Urfa'da baskı, tehdit ve işten çıkarılmalara karşı direnişte bulunan Özak Tekstil işçilerine dönük 6 Aralık’ta yaşanan jandarma saldırısında 20'yi aşkın işçi gözaltına alındı. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Avukat Ahmet Atış, gözaltına alınan işçilere hukuki destek vermek için Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Jandarma Karakolu’na gitti. Burada müvekkili ile Kürtçe konuştuğu için karakol komutanı ve askerlerin hakaret ve fiziki saldırısına maruz kalan avukat zorla dışarı çıkarıldı.

Yaşananları tutanak altına alıp hastaneden darp raporu alan Atış, daha sonra Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı'na giderek saldırıyı gerçekleştirenler hakkında “kasten yaralama, hakaret ve görevi yaptırmamak”tan suç duyurusunda bulundu.

Avukat Ahmet Atış, maruz kaldığı saldırının detaylarını anlattı.

Kendisine yönelik darp olayının gözaltındaki işçiler hastaneye götürüldüğü sırada yaşandığını dile getiren Atış, yaşananları şöyle aktardı: “Gözaltına alınan işçilerden biri darp edilmişti. Vücudunda darp izleri duruyordu. Ben de müvekkilime Kürtçe, ‘hastaneye gittiğinde darp raporu al’ dedim. Bunun üzerine jandarma personeli, ‘dilinizi anlamıyorum’ diyerek konuşmama engel olmaya çalıştı. Ben de müvekkilim ile benim aramda, sizin anlamanızı gerektirecek bir durum yok, kanunlarda da açık bir şekilde belirtilmiş dedim. Daha sonra başka bir jandarma personeli, ‘Burası Türkiye, buranın dili Türkçedir’ dedi. Ben de Kürdüm ve kendi anadilimle konuşacağım diyerek, tepki gösterdim. Bu tartışmalar yaşanırken karakol komutanı içeri girerek bana saldırdı. ‘Kürtçe konuşmayacaksın’ diyerek bana hakaret etti. Daha sonra 4-5 kişi zorla kollarımdan tutarak beni dışarı attı.”

‘Türkçe konuş çok konuş zihniyetinin devamıdır’

Atış, Kürtçeye yönelik tahammülsüzlükten kaynaklandığını dile getirdiği saldırının ‘Türkçe konuş çok konuş’ zihniyetinin devamı olduğunu ifade etti.

Gözaltına alınan eşbaşkanlar tutuklandı Gözaltına alınan eşbaşkanlar tutuklandı

Müvekkili ile Kürtçe konuşmasının hukuki hak olduğunu vurgulayan Atış, “Eskiden mahkemelerde Kürtçe savunma yapmak yasaktı. Büyük bir direnişin sonucunda Kürtçe savunma hukuki bir hak oldu. Ancak halen karakollarda ve devletin diğer kurumlarında Kürtçeye yönelik tahammülsüzlük hala devam ediyor. Dün de Amed’in Bismîl ilçesinde Kürtçe ‘Hoş geldiniz’ yazan tabela kayyım tarafından kaldırıldı. Aynı şekilde Kütçe olan birçok cadde, meydan, park ve mahalle isimleri kayyımlar eliyle değiştirildi. Geçtiğimiz yüzyıl ret, inkâr ve katliamlarla geçti. Hem bir avukat hem de bir insan hakları savunucusu olarak bu yüzyılı da böyle geçirmememiz, tüm diller ve kimliklerin özgürce birlikte yaşaması gerektiğini söylüyoruz” diye konuştu.

‘Hukuki yollardan hesap soracağız’

Olay ile ilgili suç duyurusunda bulunan Atış, “Darp edildim, hakarete uğradığım ve avukat haklarım çiğnendiği için suç duyurusunda bulundum. Bu olayın takipçisi olacağız. Kürtçeye yönelik bu tahammülsüzlüğü gösterenlerden hukuki yollardan hesap soracağız. Bunu yapanlar cezasızlık politikalarından güç alıyor. Her ne kadar hukuki haklardan bahsetsek de devlet hiçbir zaman kendi koyduğu kanunları uygulamadı. Bu nedenle bu tarz olaylar giderek artıyor. Mahkemenin de bunu yapanlar hakkında soruşturma açmasını bekliyoruz. Çünkü bu sadece bana yönelik değil, benim şahsımda Kürt halkına yönelik bir yaklaşım. Çünkü anadilimiz, varlığımızdır. Varlığımıza karşı bu yaklaşımı kabul etmiyoruz. Dilimize ve kimliğimize sahip çıkacağız” dedi.

‘Kendi koydukları yasaları dahi tanımıyorlar’

Bu tarz olayların bir daha yaşanmaması için saldırıda bulunanların cezalandırılması gerektiğini söyleyen Atış, “Hukuken Kürtçe savunma yapmak ya da bir avukatın müvekkili ile Kürtçe ya da başka bir dilde konuşması suç değil. Ancak kendi koydukları yasaları dahi tanımıyorlar. Bu nedenle de hukuktan ve kanunlardan bahsedemeyiz. Eğer hukuk uygulanırsa bu fiili işleyenlerin cezalandırılması gerekiyor. Kürt diline yönelik bu yaklaşımda hukuk göz önünde bulundurularak cezasız bırakılmaması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

  

Editör: Ali Abbas Yılmaz