SUR AJANS- Kayıp yakınları ve insan hakları savunucularının kayıpların bulunması ve faillerinin yargılanması temelinde yaptıkları eylemler bu hafta da devam etti.

Dersim'de 4,1 deprem Dersim'de 4,1 deprem

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" talebiyle sürdürdükleri eyleminin 813’üncü haftasında Bağlar ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı, İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. Açıklamaya katılanlar kayıpların fotoğraflarıyla katılırken, alanda kayıpların fotoğraflarının yer aldığı pankart açıldı.

Eyleme Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Diyarbakır İl Eşbaşkanları Abbas Şahin ve Gülşen Özer, Demokratik Bölgeler Partisi  (DBP) Diyarbakır İl Eşbaşkanları Mehmet Şirin Gürbüz ve Sultan Yaray katıldı. Bu hafta Êlih’te 4 Eylül 1993 tarihinde Elma Sokak’ta uğradığı silahlı saldırıda katledilen Mehmet Sincar’ın hikâyesi okundu.

Sincar’ın eşi Cihan Sincar, eşinin iki farklı silahla öldürüldüğünü, eşinin o gün orada barış adına gittiğini ve katledildiğini dile getirdi. Sadece eşinin değil bütün failli meçhullerin faillerinin bulunması temennisinde bulundu. 

DEM Parti Diyarbakır İl Eşbaşkanı Abbas Şahin de “Bu cinayetler failli meçhul değil failli belli cinayetlerdir. Failler er ya da geç ortaya çıkacak” dedi.

Sincar’ın katledilme hikâyesini İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Ömer Saman okudu. Saman, “Sincar, 1991 yılında Demokrasi Parti’den (DEP) milletvekili seçilmiştir. Derneğimiz üyesi olan Sincar, dönemi itibariyle Mecliste özellikle bölgedeki faili meçhul cinayetler, JİTEM, Hizbullah’ın gerçekleştirdiği katliam ve cinayetlere ve köy korucularının saldırılarına karşı aktif çalışmalarda bulunmuştur. DEP Mêrdîn Milletvekili Mehmet Sincar’ın, Parti Meclisi üyeleri Habip Kılıç ve Hikmet Kılıç’ın ‘faili meçhul’ bir şekilde katledilmesine dair incelemede bulunmak amacıyla gittiği Êlih’te, İl Örgütü yöneticileri olan Metin Özdemir ile birlikte 4 Eylül 1993 tarihinde Elma Sokak’ta uğradığı silahlı saldırıda katledilmesinin üzerinden 31 yıl geçti” dedi.

“Türkiye’de 90’lı yıllar, OHAL rejiminin yürürlükte olduğu, zorla kaybetme, yargısız infaz ve faili meçhul cinayetler gibi insanlığa karşı suçların yaygın ve sistematik bir saldırının bir parçası olduğu dönemdir” diyen Saman, “O dönemde yaşanılan ağır insan hakları ihlalleri ile ilgili açılan soruşturma ve dava dosyaları, zaman aşımı devreye konularak adliye raflarında çürümeye bırakılmakta, dosyalar kapatılmaya çalışılmaktadır. Bunun son örneklerinden biri de üyemiz Mehmet Sincar’ın dosyasında karşımıza çıkmaktadır. Dosya, zaman aşımı ile karşı karşıyadır. Bilindiği üzere zorla kaybetme, yargısız infaz ve faili meçhul cinayetler gerek uluslararası insan hakları hukuku gerek uluslararası ceza hukuku sözleşmelerinde, suçun nitelikleri itibariyle insanlığa karşı suç olarak tanımlanmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 7. Maddesinin 2. Fıkrasında insanlığa karşı işlenen bir fiil nedeni ile evrensel hukuk kurallarına göre fail/failler her zaman yargılanabilir, cezalandırılabilir, zaman aşımı söz konusu olamayacaktır” diye belirtti

Açıklama oturma eylemiyle son buldu.

Editör: Haber Merkezi