HDP’nin Alevi Milletvekili Kemal Bülbül, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul Şahkulu Sultan Dergahı ve Cemevi'nde Alevi toplumuna yönelik açıklamalarını değerlendirdi. Bülbül, Alevilerin inancına bir kültür olarak yaklaşılmasının sorunun çözümüne katkı sunmayacağına vurgu yaparak, “Aleviliği bir inanç olarak kabul etmemek oryantalist bir bakıştır ve bu da sağ devlet anlayışının bakış açısıdır” dedi.

kemal bülbül

HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül

Erdoğan’ın “Alevsiz Alevilik” yaptığını ifade eden Bülbül, HDP’de 4 yıldır Alevi toplumuna yönelik eşit yurttaşlık mücadelesi yürüttüklerini ve bunun hem iktidar hem de ana muhalefet partisinde sarsızı etkiler yarattığına işaret ederek, “Hem CHP'yi hem AKP'yi salladı, sarstı. Bu sallama ve sarsılma sonucunda CHP nasıl olsa Aleviler eliminin altındadır, ben Sünnileri de kazanayım diye başörtüsüne sarıldı. AKP de nasıl olsa Sünniler benim elimin altında diyerek cemeviler ile Alevileri kapayım diye; yani herkes kendi alanını genişletmenin peşinde” diye belirtti.

İstanbul’da Şahkulu Sultan Dergahı ve Cemevi'nde düzenlenen Cemevleri Temel Atma ve Toplu Açılış Töreni'ne katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Alevi- Bektaşi vatandaşlarımızın bir araya geldiği mekânların tüm meselelerinin devlet nezdinde takibini ve yürütmesini yapacak kurumsal bir yapı kuruyoruz” dedi.

erdoğan

İstanbul’da Şahkulu Sultan Dergahı ve Cemevi'nde düzenlenen Cemevleri Temel Atma ve Toplu Açılış Töreni'ne katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan

‘Cemevlerinin devlet nezdinde takibini ve yürütmesini yapacak kurumsal bir yapı’

Burada konuşan Erdoğan, Alevi- Bektaşi toplumunun beklentilerini tespite ve çözüm yolları bulmaya yönelik kapsamlı bir hazırlık yaptıklarını söyledi. Erdoğan Kültür Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı koordinasyonunda çalışma yürütüldüğüne işaret ederek, 1585 cemevi ziyaret ettiklerini belirtti. Erdoğan, “Valilik vasıtasıyla çözülebilecek bina, tadilat, ısıtma gibi sorunlar için hemen talimatlar verildi, adımlar atıldı. Ayrıca daha köklü çözümler için ayrıntılı çalışmalar yürütüldü. Bugün burada bunların müjdesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Alevi- Bektaşi vatandaşlarımızın bir araya geldiği mekânların tüm meselelerinin devlet nezdinde takibini ve yürütmesini yapacak kurumsal bir yapı kuruyoruz” ifadelerini kullandı.

‘İnanç önderlerinden talep edenlere de bu kurumsal yapı bünyesinde kadro’

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bünyesinde kuracakları Alevi- Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın cemevlerinin tamamının yönetimini yürüteceğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cemevi hizmetlerinden eğitim faaliyetlerine kadar tüm çalışmalar bu kurumsal yapı altında kamu güvencesi, desteği ve denetimiyle yürütülecektir. Böylece cemevlerinin aydınlatma, içme ve kullanma suyu, yapım, onarım, bakım giderlerinin karşılanması ve imar planlarındaki yeriyle ilgili tüm sorunlar çözülmüş olacaktır. Aynı şekilde cemevlerinde erkan hizmetlerini yürütmekten sorumlu Alevi- Bektaşi inanç önderlerinden talep edenlere de bu kurumsal yapı bünyesinde kadro verilebilecektir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şahkulu Sultan Dergahı’nda yaptığı açıklamaları HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül Sur Ajans’a değerlendirdi.

alevi örgütleri miting

Alevilik

Sünnilik inanç da Alevilik neden kültür?

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti iktidarının ‘Alevi açılımı’ adı altında yürüttüğü çalışmaları asimilasyonun bir parçası olarak gördüğünü belirterek, değerlendirmelerine şöyle başladı: “Bir kere Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklama yaptığı mekan onun büyük büyük büyük dedesi II. Mahmut tarafından kapatılıp oraya Kayyum atılmıştır 2 Mahmut 1826'da tahta çıktığında Alevi dergahlarını, tekkelerini kapatıp Aleviliği yasaklamıştır. Alevliyi resmen yasayla yasaklayan ilk kişi II. Mahmut’tur. Mustafa Kemal de bunu cumhuriyetten sonra güncellemiştir. İkincisi Şahkulu Dergahı şuanda tekke ve zaviyeler kanununa göre yasaktır kapalıdır. Birincisi Osmanlı'nın Alevi toplumuna yaptığı zulmü yasaklamayı, tahkiri, katliamı kabul etmemek; ikincisi de şuan kapalı olan Şahkulu Dergahında Alevi toplumuna lütufta bulunduğunu söylemek ve bunu bir cuma günü yapmak. Bunu yaparken de tamamen Alevi toplumunu ihsan edilecek, lütufta bulunulacak gibi. Sanki Alevi toplumunun böyle hakları yok, bunları hak etmiyor da kendi veriyor gibi yapmak şeklinde bir durum söz konusu. Yani dolayısıyla işin mantığı baştan yanlış.  İkinci nokta; Cemevlerine kültür deyip Kültür Bakanlığına bağlamak. Bunun bir inanç olarak kabul edilmediğinin en bariz göstergesidir. İnanç elbette ki kültür ögesi içerir ama camiyi niye Kültür Bakanlığına bağlamıyorlar? Camiyi de Kültür Bakanlığına bağlasınlar göreyim. Cami için Din İşleri Yüksek İstişare Kurulu, Fetva Kurulu, Diyanet İşleri Başkanlığı vs. yüzlerce kurum var ve Aleviliği tutup Kültür Bakanlığına bağlıyorlar. Aleviliği bir inanç olarak kabul etmemek oryantalist bir bakıştır ve bu da sağ devlet anlayışının bakış açısıdır. Bunun kimi sol devlet kopyaları da vardır.”

diyarbakir-cemevi

Diyarbakır Cemevi

Bülbül: Erdoğan, Alevsiz Alevilik yapıyor

Devletin sağdan ve soldan toplumu yeniden dizayn etme girişimleri olduğuna işaret eden Bülbül, şöyle konuştu: “Asıl mesele şu ve toplumun asıl dikkat etmesi gereken de şu: Alevi ve solcu olduğu söylenen Kemal Kılıçdaroğlu, başörtüsü için atak yapıyor. Sünni ve sağcı olduğu belli olan Recep Tayyip Erdoğan da Alevilik için atak yapıyor. İşe bakın bu ne yaman çelişkidir böyle. Burada ne yapılmak isteniyor?  Bu devletin devamlılığı vakasıdır. Aslında iki aynı zihniyetin, devletin bu rutin periyottan çıkmasının, demokratikleşmesinin, çoğulcu, çok kimlikli, çok etnisiteli toplumsal kültürel yapısını kabul etmek istemeyen iki devlet akımının 2023’e giderken atraksiyonlarıdır. Oysa 2023'e giderken ne olmalıydı, şu olmalıydı: Bir, her inanç grubunun aktif katıldığı bir toplumsal sözleşme olan yeni bir anayasa, biz buna eşit yurttaşlık diyoruz. İki, her toplumun kendini güvencede hissettiği dolaylı ve direkt tehdit edilmediği, kapılarının işaretlenmediği bir demokratik eşitlikçi ortam. 2010 yılından beri yüzlerce kapıyı işaretlendi. AKP Genel Başkanı bunlardan birini bulabildi mi, birini kamuoyunun karşısına çıkarabildi mi, birinin hakkında dava açılabildi mi? Peki ne yapıldı, şöyle yapıldı; Hatırlardanız Yas-ı Kerbela orucunda önce Ankara'da 3 tane Alevi kurumuna saldırı. Alevi sorununun, Alevi toplumunun, Alevi inancının gündeme oturtulduğu bir oyun. Arkasından AKP Genel Başkanının alana çıkışı. Nerede çıktı alana Hüseyin Gazi Dergahında. Sonra Hacı Bektaş etkinliklerinde çıktı ortaya ve Alevisiz bir Alevilik ile. Kendisi ‘Ali’siz Alevilik’ diyor ya kendisi de Alevsiz Alevilik yapıyor. Şimdi bu niye yapıldı, şunun için yapıldı; kamuoyunun ve basının fark etmediği bir hakikat var o hakikat şu: Bizlerin 4 yıldır HDP’de yürüttüğümüz Alevi toplumuna eşit yurttaşlık mücadelesi hem CHP'yi hem AKP'yi salladı, sarstı. Bu sallama ve sarsılma sonucunda CHP nasıl olsa Aleviler eliminin altındadır, ben Sünnileri de kazanayım diye başörtüsüne sarıldı. AKP de nasıl olsa Sünniler benim elimin altında diyerek cemeviler ile Alevileri kapayım diye; yani herkes kendi alanını genişletmenin peşinde.”

‘Aleviliği baskı ve zulüm altına alan, zorbalıkla ezen, yok sayan anlayış’

HDP’nin Alevi toplumuna yönelik çalışmalarının iktidarıyla muhalefetiyle sistem partilerini sarstığına dikkati çeken Bülbül, şunları kaydetti: “Biz hiçbir popülizasyon, hiçbir kimseyi kuşatma falan olmaksızın toplumun kendisine giderek bu yaz Çanakkale'den Kırklareli'ne Balıkesir'den Muğla'ya Antalya'dan Hatay'a Ardahan'dan Erzurum Kars'a kadar Malatya'dan Adıyaman'a kadar Alevi köylerinin tamamını ziyaret ettik ve eşit yurttaşlık programını konuştuk. AKP ise CHP'den devşirdiği birini Süleyman Solyu marifetiyle cemevlerine gönderdi, bir isteğiniz var mı diye. Elbette Alevi toplumun bir isteği var, isteği şu: eşit yurttaşlık, cemevlerinin ibadethane olarak kabulü ve bunların yasal güvenceye kavuşturulması. Ama bunu böyle yapmıyor el altından adam gönderiyor. Niye gizli gönderiyor? Hadi getirin yasayı ya da bizim getirdiğimiz yasa tasarısını kabul edin, hayır onu yapmıyor; çünkü kendi Alevisini, kendi bakış açısıyla, Muaviye soylu Yezit anlayışıyla sorunu çözüyormuş gibi yap daha büyük sorunlar yaratmaktır. Nedir bu anlayış, Aleviliği baskı ve zulüm altına alan, zorbalıkla ezen, yok sayan anlayış.”

‘Gelip geçen bütün hükümetler Alevi toplumuna karşı suç işlemiştir’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Alevi açılımının samimi olmadığına vurgu yapan Bülbül, şu ifadeleri kullandı: “Ne yaptı AKP Genel Başkanı; Madımak katliamı ile ilgili zaman aşımı kararı verilince bu karar Türkiye'ye hayırlı uğurlu olsun diyerek madımak katliamında suç ortağı olduğunu itiraf etti. Bu da yetmedi adıma katilini affederek yine suç ortağı olduğunu itiraf etti. Bu da yetmedi şu ana kadar hala aranıp da bulunamayan madem hak katilleri var bu katiller aranırken askerlik yapmış, aranırken belediyede çalışmış, aranırken nikah kıymış. Madımak katillerini bulmayan bir anlayış kalkmış bugün Şahkulu Dergahı’nda ihsanlar saçıyor,  cüluslar dağıtıyor, hilaflar veriyor. Böyle bir şey şimdi bunun tamamen bir politik oyun olduğu sadece sağ cenahtan, sağ Sünni devlet, Diyanet açısından, yoksa bizim Sünnilerle ilgili bir problemimiz yok. Aynı ülkede, aynı toprakta ortak yaşıyoruz. Biz eşit yurttaşlık istiyoruz. Devletin Aleviliği tarifini de Sünniliği tarifini de İslamlığı tarifini de kabul etmiyoruz. AKP’nin, Diyanetin din tarifi, mezhep tarifi, inanç tarifi münafıklıktır, açık net. Hal böyleyken bugün Şahkulu Dergahında yapılan; birincisi Dergah kapalıdır, yasaktır.  İki Alevi toplumunun varlığını kabul etmiyorsunuz. Üç, 2009'da başlattığınız Alevi açılımı yürütemediniz. Roman açılımı yürütemediniz. Kürt açılımını yürütemediniz. Şimdi 2023'e geliyoruz güya demokrasi projesiymiş gibi, hak veriyorum adı altında, halklara ihlal etme, sorunu unutturma, çözmüş gibi yapma ki, 20 yıllık AKP politikasının ustaca yönü budur.  Çözüyormuş gibi yapıp hiçbir şey yapmamak, çözüyormuş gibi yarım yamalak ortada bırakmak. Dolayısıyla biz meclis kürsüsünden de söylemiştik; tarih boyunca gelip geçen bütün hükümetler Alevi toplumuna karşı suç işlemiştir. Kürt halkına, Ermeni toplumuna, kadına, gençliğe vs. Alevi toplumuna karşı da suç işlemiştir. Aleviliğe karşı suçların en önemli faili de son 20 yılda AKP hükümetidir. AKP bütün zamanlarda yapılan katliamlara Maraş olayları, Sivas olayları diyerek sanki olay dediği şeyler kendiliğinden çıkmış gibi, planlı bir katliam değilmiş gibi bir hafıza yitimine yol açmaya çalışarak, güya hukuki baktığını söyleyerek, bu katliam dosyalarını açmayarak; en bariz örneği Dersim’e dair: Gerekiyorsa özür dilemek devletin literatüründe varsa özür diliyorum deyip bir tür CHP-AKP çatışması düzleminde bunu söylemiş olarak vs. Özcesi bu AKP’nin Muaviye soylu bir oyunu olup, sorunun çözümü değil, çözüyormuş gibi yapıp daha büyük sorunlar yaratmak.”

SUR AJANS / ÖZEL