HDP’nin Alevi Milletvekili Ali Kenanoğlu, AK Partinin Alevi açılımına ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Bu mesele devletin AKP’ye yaptırdığı, onunla yaptığı son yüzyılın Alevilere en büyük kazığı bu” ifadesini kullandı.

HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu

‘Alevilik yine bir tarikat olarak görülüyor’

AK Partinin Alevi açılımında sona geldiğini ifade eden HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, “ Bu sondan kastımız açılımın bitmiş olması değil, aslında yeni başlıyor olmasıdır. Cumhurbaşkanı şöyle bir açıklama yaptı, dedi ki: “Alevilikle ilgili yeni bir sürece giriyoruz. Şuanda Kültür Bakanlığı’nda bir daire oluşturulması çalışması yürütülüyor. Bu daire oluşturulunca Alevilik buraya bağlanacak. Cemevleri buraya bağlanacak. Cemevlerinde hizmet yürütenler buradan görevlendirilecek. Dedeler buradan görevlendirilecek ve maaşlarını buradan alacaklar. Cemevlerinde hizmet yürütenler de buradan maaş alacaklar. Diğer taraftan da cemevlerinin elektrik, su ve benzeri giderleri -mahkeme konusu olan sorunlar da buraya bağlanarak- buradan çözülecek.” Bağlanmayanlar ne olacak, onlar da bu kapsamın dışında tutulacaklar. Bu alanda bir yardım, destek alamayacaklar. Bu ne anlama geliyor? Esasında bunu şöyle okumayalım: AKP’nin seçimlere gidilirken, Alevilerden oy alma kaygısıyla yapmış olduğu iş olarak görmek. Bu mesele öyle basit değil, o kadar hafif de değil. Bu mesele devletin AKP’ye yaptırdığı, onunla yaptığı son yüzyılın Alevilere en büyük kazığı bu. Böyle ifade etmek gerekiyor. Şöyle bir şey var, Türkiye Cumhuriyeti devleti bir bütün iktidarlardan bağımsız düşünürsek, temelini oluşturduğu toplumda şunu esas almıştır. Dinleri kontrol altında tutmak, zaptrurap altına almak ve kontrollü bir toplum oluşturma hedefi gütmüştür. O nedenle de makbul vatandaş tanımı yapmıştır. Yani Sünni ve Türk olacak, makbul vatandaş budur. Türkiye Cumhuriyeti açısından kuruluş kodları böyle çalışıyor. Toplumun çoğunluğunu oluşturan Sünnileri 1924 yılında Diyanet İşler Başkanlığı’nın kurulmasıyla birlikte esasında zaptrurap altına almış. Yani Sünnilik, Müslümanlık bir bütün olarak kontrol altına alınmış. Akabinde 1925 yılında Tekkeler ve Zaviyeler Kanunu ile tarikatların, cemaatların, Tekkelerin, Dergahların yasaklanmasını getirmiştir. Bu esasında bir bütün olarak Aleviliği yasaklayan bir kanun olmuş. Aleviliğe bir tarikat gözüyle yaklaşıldığı için Alevilik bütünen yasaklanmıştı. Peki şimdi nasıl görülüyor, yine tarikat olarak görülüyor. Fakat gelinen noktada özellikle Alevi kurumlarının, Alevi toplumunun demokratik mücadelesi ve Avrupa’da elde edilen çeşitli kazanımlar -Bağımsız, müstakil bir inanç olarak kabul edilmesi ve oradaki Alevilerin beyanlarının esas alınması- ile birlikte Türkiye’yi bir telaş aldı. Türkiye Cumhuriyeti devleti Aleviliğin bir bütün olarak yok sayılamayacağını, görmezden gelinemeyeceğini düşünerek uzun süredir bir çalışma yürütüyor. Alevi çalıştayları da bu amaca hizmet ediyordu. Alevi toplumunun hakikatini olduğu gibi kabul eden değil, Aleviliği nasıl kontrol altına alırız çalışmalarıydı. Yani bu çalışmalar AKP’nin bir seçim çalışması değil. AKP’nin Alevilerden alacağı oy da yok. Mesele Alevilerin oylarının nereye gideceği meselesi de değil. Cumhuriyetin birinci yüzyılı tamamlanırken, Alevilerin kontrol altına alınma zamanın geldiği ve bunun da AKP’ye yaptırıldığının bir göstergesidir.”

SUR AJANS

Editör: Haber Merkezi