Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve bağlı sendikalar, “Emekten yana demokratik halk bütçesi istiyoruz” şiarıyla Kartal Meydanı'nda miting gerçekleştirdi. Kortejler halinde miting alanını dolduran kamu emekçileri, “Patronlara değil öğretmenlere bütçe”, “Sermayeye değil halka bütçe”, “Yaşamak yaşatmak istiyoruz”, “Susmuyoruz korkmuyoruz hiçbir yere gitmiyoruz”, “İşyerinde, sokakta, meydanda, emekçinin mücadele cephesini kuralım” pankartlarını taşıdı.
Mitingde, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “İş ekmek, barış, özgürlük”, “Yaşasın sınıf dayanışması”, “Silaha değil, eğitime bütçe”, “Diyanete değil, eğitime bütçe”, “Yaşasın örgütlü mücadelemiz”, “İnsanca yaşamak istiyoruz”, “Jin jiyan azadî” , “Savaşa hayır, barış hemen şimdi”, “Gün gelecek devran dönecek, AKP halka hesap verecek” sloganları atıldı. Mitinge, kadın örgütleri, siyasi partiler, Türk Tabipleri Birliği (TTB), Emek ve Demokrasi Güçleri gibi birçok sivil toplum örgütü katıldı. Miting, emek mücadelesinde yaşamını yitirenlerin anısına saygı duruşuyla başladı.
‘Mutlaka emekçiler kazanacak’
Mitingde konuşan KESK İstanbul Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Nezahat Altınsoy, emekçilerin demokrasinin teminatı olduğunu ifade etti. Siyasi iktidarın hazırladığı bütçenin bir “ihanet” belgesi olduğunu vurgulayan Altınsoy, baskıcı rejimlerin sırtını sermayeye dayattığını belirtti. “Irkçılıktan, militarizmden beslenen siyasi iktidarlar halktan yana bütçe yapamazlar” diyen Altınsoy, mücadele etmekten başka çarenin olmadığını söyledi. Altınsoy, “Bütün emek örgütlerinin sendikaların, yoksulların sesi alanlarda yükselmeden yeni demokratik bir yaşamı kuramayız. Siyasi iktidarın halkımıza yaşattığı yoksulluk insanca yaşam hakkına saldırıya dönüşmüştür. Bizler bu saldırıyı püskürtmek için buradayız. Yılmayacağız, geri adım atmayacağız, mutlaka bir gün emekçiler kazanacaktır” ifadelerini kullandı.
Demokrasi için mücadele
KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik ise, herkesi Kürtçe ve Türkçe selamlayarak konuşmaya başladı. İktidarın baskı politikalarının işçi ve emekçileri üzerinde devam ettiğini ifade eden Bozgeyik, “Açık bir faşizmle karşı karşıyayız” dedi. Dünyanın birçok yerinde savaş, işgal ve soykırım politikalarının devam ettiğini dile getiren Bozgeyik, “İsrail’in Filistin’e yönelik politikaları, ülkemizde Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklı savaş, kayyım politikaları çoklu krizi derinleştirmekte. Artık yönetemiyorlar. Her geçen gün oligarklar, mafyalarla AKP-MHP’nin kirli ilişkiler basında yer alıyor. Halkımız ise artık nefes alamaz hale geldi. Bugün sizlerle birlikte İstanbul ve Amed meydanlarında emekten, halktan bir bütçe için alanlardayız. Siyasi iktidar militarist, dinci, cinsiyetçi politikalarına sarıldıkça kaybeden halk, emekliler, asgari ücretliler, öğrenciler oluyor. Ülkede demokratik olması için ortak bir mücadele yürütüyoruz” diye belirtti.
‘Krizin faturası kimlere kesilecek?’
İktidarın hazırladığı bütçeyle tercihini sermaye ve yandaşlardan yana kullandığını vurgulayan Bozgeyik, bütçenin halk için olumsuz olduğunun altını çizdi. Eğer bütçe kabul edilirse emekçiler açısından “tehlikeli” olacağını dile getiren Bozgeyik, “Özellikle emeklilerin yaşadığı açlık ve yoksulluk artacaktır. Sahte TÜİK rakamlarına göre ücretlerimizi artırmayı düşünüyorlar. Arsalarımız haraç mezat yabancılara peşkeş çekmeyi hedefliyorlar. Hayat pahalılığı ve işsizlik iktidarın politikaları nedeniyle kronik bir hale gelmiştir. Bugün en temel sorun krizin faturasının kimlerin ödeyeceğidir. Ülkeyi yönetenler yine krizin faturasını genç işsizlere, yoksullara, emeklilerin sırtına yüklüyorlar. Bizlerin derin yoksulluğa sürüklenirken, sermayedarlar servetlerini katlamaya devam ediyorlar” şeklinde konuştu.
Yegane güç
Bozgeyik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkede başlattığımız mücadeleyi yükseltmezsek hepimiz kaybedeceğiz. O yüzden hepimize çok görev düşüyor. Eğer yeniden geçen seçimlerinde yaşadığımız motivasyon ve kaybetme eksikliği yaşamak istemiyorsak, mücadeleye büyütmeye, yan yana gelmekten başka çaremiz yok. Laik, demokratik bir ülkeyi kuracak olan yegane güç bizleriz. Emeğin birliği ve halkların kardeşliği için umut bizleriz. Yeter ki yan yana olalım. Bu karanlığı dağıtarak demokrasi, adalet ve barış mücadelesini hep birlikte büyütelim.”
‘Mücadeleden geri durmayacağız’
TTB Merkez Konseyi (MK) Başkanı Şebnem Korur Fincancı da, yaşatmak için mücadele ettiklerini vurguladı. Emeğin ve yaşamın mücadelesinin içinden geldiklerini belirten Fincancı, mücadeleden geri durmayacaklarını vurguladı. Fincancı, “Yıllardır KESK ile yan yana durmaktan onur duyduk. Özellikle depremde KESK ile beraberdik. Hatta bu yüzden TTB ve KESK’i tek bir örgüt gibi anladılar. Biz ancak yan yana birbirimizi güçlendirerek, sağlığı güçlendirmeye ve mücadeleyi büyütebiliriz” dedi.
‘Biz her yerdeyiz’
“Amaç dışı faaliyet” nedeniyle görevlerinden kendilerini almaya çalıştıklarını anımsatan Fincancı, “özgürlükten, sağlıktan tasarruf olunmaz” diyenlerle yürüdüklerini söyledi. “Özgürlük, sağlık, adalet, barış olmadan hiçbir şey olmaz” diyen Fincancı, “O yüzden sağlığın yanında, özgürlük ve adalet ve barış için mücadele ediyoruz. Barış olmadan insanların yaşaması mümkün değil. Gazze’de olanları görüyoruz. Bunları izlemek olmaz. İşçi sınıfı güçlüdür. İşçi sınıfını evde değil, alanlarda görmeliyiz. Çünkü tek başına kurtuluş yok, ya hep beraber ya hiçbirimiz. Ayrıca TTB hepimiziz. Biz her yerde mücadeledeyiz; Akbelen’deyiz, Sinop’tayız ve tabi ki savaşlara karşı Gazze’de, Rojava’dayız. Kısaca biz nerede çatışma varsa onları durdurmak için mücadelemizi büyütüyoruz. Susmak, sessiz kalmak bizi kurtarmaz. Susma sustukça sıra sana gelecek” ifadelerini kullandı.
Fincancı’nın konuşmasını ardından herkes “TTB biziz biz buradayız” sloganını attı.
Miting, MKM sanatçılarının konseriyle son buldu. (Kaynak: MA)