CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, haftalık grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Kılıçdaroğlu, grup toplantısında, “Terörün olmadığı bir Türkiye inşa edeceğiz. Çok ağır bedeller ödendi. Masumlar hayatlarını kaybetti. Türkiye'yi buradan çıkaracağız”
Partisinin
Meclis’teki haftalık grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine dair "Bu ülkenin başkentinde bir suikast gerçekleşti. Akademisyendi, milliyetçiydi ve iki kız çocuğu babasıydı. Ankara'nın göbeğinde katlettiler. Konu siyasallaşmasın diye sabırla susuyoruz" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasında şunları söyledi:
Bu ülkenin başkentinde bir suikast gerçekleşti. Akademisyendi, milliyetçiydi ve iki kız çocuğu babasıydı. Ankara'nın göbeğinde katlettiler. Konu siyasallaşmasın diye sabırla susuyoruz.
Hakimi Samsun'a sürdüler. Söylediği şeyler var hakimin. Bugün grup başkanvekillerimiz, Adalet Bakanlığı'na gidecekler. Samsun'a sürülen hakimin iddiaları konusunda soruşturma açılsın istiyoruz. Eğer soruşturma açılmazsa, Adalet Bakanı da bu kumpasın içindedir. Hakim hangi gerekçe ile sürüldü?
Hakim savcılara sesleniyorum, saraydan talimat alıyorsanız, bunu hesabını yeri gelince vereceksiniz. Ayarını bozduğunuz kantarın sizi de tartacağını bilin.
İBB Başkanlığı bünyesinde terörle iltisaklı kişiler çalışıyormuş. 1668 kişiye çıkardı bu rakamı. Belediye, bu kişileri bize bildirin diyor. Size cevap vermeyiz deniyor. Sevgili halkım, hem suçlayacaksın hem de bildirmeyeceksin. Siz işlem yapın o halde diyor belediye, sonra yapacağım diyor bakanlık. Arşiv araştırması yapın diyor belediye, AYM yazı yazıyor. Ekrem Bey suçlanıyor. 'İyi hal kağıdı almadığınız bir kişi var mı?' dedim yok dediler. Sen terörist arıyorsan, o kişilere iyi hal kağıdı veren savcıyı suçlaman lazım.
Hep beraber bir yılı devirdik. Toplumun beklentileri fazla. Daha güzel bir Türkiye istiyoruz. Düşüncenizi ifade ederken bile çekindiniz. Başıma bir şey gelir mi diye kaygı içinde oldunuz. Ama artık Türkiye bu zincirlerini koparmak zorunda, bu tablonun dışında çıkmak zorunda. Türkiye'yi bu tablonun dışına çıkarmaya herkesin huzurunda söz veriyorum.
Bir politikacının alkıştan çok, sağlıklı ve tutarlı eleştiriye ihtiyacı vardır. Yanlışımız varsa o insanlar bize söyleyebilmeli, biz bundan gocunmamalıyız. Akıl akıldan üstündür. Demokrasi bunun üzerine inşa edilmiştir. 'Her şeyi ben bilirim, ben yaparım' düşüncesi insanlığı felakete sürükler. Devleti bir adama teslim etmek o devleti felakete sürükler.
Altı ayrı partiyiz ama demokrasi konusunda aynı felsefeden hareket ediyoruz. Neyi nasıl yapacağımızı biliyoruz. Sadece liderler değil onların altında ekipler çalışıyor. Güzel şeyler yapacağız, güzel şeyleri hayata geçireceğiz. Göreceksiniz. Yepyeni bir Türkiye. Türkiye'yi yöneten kişi asla para için kapı kapı dilenci gibi dolaşmayacak. Buna da son vereceğiz. Kendi gücümüzle büyüyeceğiz ve kalkınacağız. Rüşvetin, torpilin, yolsuzluğun olmadığı bir Türkiye'yi inşa edeceğiz. Eğer kul hakkına herkes saygı gösteriyorsa, kul hakkı yemenin en büyük günah olduğuna toplum olarak inanıyorsanız kul hakkı yiyenleri iktidardan göndereceğiz, adaletten yana olanları iktidara getireceğiz.
Terörün olmadığı bir Türkiye inşa edeceğiz. Çok ağır bedeller ödendi. Masumlar hayatlarını kaybetti. Türkiye'yi buradan çıkaracağız. Demokrasinin olduğu, düşüncelerin özgürce ifade edildiği, terörün olmadığı bir Türkiye inşa edeceğiz. Bütün komşularımızla barış içinde yaşayacağız. Hiçbir komşumuzu düşman olarak görmeyeceğiz. Türkiye, bölgesinde en güçlü ülke olacak, dünya da bunun tanığı olacak.
Allah nasip eder halkın oylarıyla iktidar olduğumuzda, her kuruş verginin hesabını vermeyi onurlu bir görev olarak üstleneceğiz. Gençlere söylüyorum; ödediğiniz verginin hesabını sormuyorsunuz, bu yüzden demokrasi gelişmiyor. Temel faktör bunu sormaktır. Bu ülkenin yediden yetmişe hepimiz ödediğimiz vergilerin nerelere harcandığını sormak zorundayız. Bizim iktidarımızda bu soru sorulmasa da biz bunun hesabını kuruş kuruş vereceğiz.
Bu ülkenin hapishanesinde haksız yere yatanlar var. Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, haksız yere yatıyorlar! Adaleti savunmazsanız siyaset yapmanızın mantığı yoktur. Her haksızlığa itirazımızı yapacağız. 85 milyon yurttaşıma sesleniyorum, karamsarlığa kapılmayın. Bu haksızlıkları görüyoruz, yaşıyoruz ama asla karamsarlığa kapılmayacağız. Sandık geldiğinde gideceğiz ve bir zulüm iktidarına son vereceğiz. Kimse endişe etmesin, geliyor gelmekte olan.
Bu ülkenin başkentinde bir suikast yapıldı, Sinan Ateş. Ülkücü hareketin değerli isimlerindendi, akademisyendi, milliyetçiydi, inançlıydı, Atatürkçüydü, babaydı ve değerli bir eşi vardı. Ankara'nın göbeğinde katlettiler. Ailesi talep etti diye sabırla susuyoruz. Baba ile de konuştum, eşi ile de konuştum. Sabırla sonucu bekliyoruz. Bize de bilgiler akıyor, farkındayız. Çok şey biliyoruz bu konuyla ilgili olarak, bu işten ne kadar pis kokular geldiğinin de farkındayız. Görevliler işini yapsın diye sesimizi çıkarmıyoruz şimdilik. Saray'dan tık yok. Saray'ın stepnesi ise sanki en değerli evlatlarından biri öldürülmemiş gibi tek kelime dahi etmiyor. Kendi evladına dahi sahip çıkamıyor. Bu cinayeti görmezden gelemezler, susarak geçiştiremezler. Biz buna izin vermeyeceğiz, gerçek aydınlanacak. Aile adalet istiyor, adaleti savunan kişiler olarak bizler de bu olay aydınlanıncaya kadar da takipçisi olacağız. Eşine de babasına da söz verdim. Kimse unutmasın, Bay Kemal kafasına bir şey koyduysa mutlaka çözecektir.
Yeni bir komplonun peşindeler. Birinci kumpas; Ekrem Bey birisine ya da YSK üyelerine hakaret etti diye iddianame hazırlandı. Söylenen YSK değil, açıkça söylendi zaten muhatabı olan kişi Fotoraman Süleyman. YSK 'bu bize söylendi' dedi. Sonra dosya namuslu bir hakimin önüne gitti. Bu hakimi değiştirdiler. Aldılar Samsun'a sürdüler. Bu hakimin söylediği bazı şeyler var. Grup Başkanvekillerimiz ve bazı hukuk kökenli vekillerimiz Adalet Bakanlığı'na gidecekler, Samsun'a sürülen hakimin iddiaları konusunda soruşturma açılsın istiyoruz. Soruşturma açılmazsa Adalet Bakanı da bu kumpasın içindedir. Saray'ın sofrasına oturan hakimin kararına itibar edilmez.
İkinci kumpas, İBB Başkanlığı bünyesinde teröristler ve terörle iltisaklı kişiler çalışıyormuş. Bunun üzerine İBB, İçişleri Bakanlığı'na yazı yazıyor, 'Kim bu insan biz gereğini yapalım' diyor. Hem suçlayacaksın, hem bildirmeyeceksin. 'O zaman siz işlem yapın' deniliyor, 'Sonra yapacağım' diyor. Sen terörist arıyorsan, o kişilere 'iyi hal' kağıdı veren savcıyı suçla. Daha önce Mevlüt Uysal ve Vali de kısa süre belediye başkanlığı yaptı. 4116 kişi göreve başlamış, 1800'ü için güvenlik soruşturması yapılmamış. Birinci kumpasta hakimi değiştirdiler. İkinci kumpasta da müfettişi değiştirdiler. Tam bir kumpas. Akıl var, mantık var. Ahlak, yasa, erdem denen bir şey var. Belediyeler elbette denetlenebilir ama önyargısız ve yasalara uygun olarak denetlenir. Kumpasa karşı çıkmak bizim görevimizdir. Üçüncü kumpas da 'Siz neden Fatih Sultan Mehmed tablosunu aldınız, getirdiniz. İnanılır gibi değil.
Muhalefetin kazandığı İBB'yi kumpaslarla ele geçirmeye çalışıyorlar. Şimdi görüyoruz ki işi kayyuma kadar götürme hevesindeler. Ekrem Başkanımıza bu komployu devam ettirirlerse, kayyum atama aptallığına girişirlerse bunu bir diktatörün haklına karşı uyguladığı terörizm olarak göreceğiz. Bunu yapmaya kalkarlarsa kimse Bay Kemal'den sabır beklemesin. Cehennemin kapılarını açarlar, hiç kimse için iyi olmaz. Atamayla gelen hakimlere mi güveniyorsunuz?