Adar Taş/ÖZEL HABER - (VAN)

Van Gölü, kirlilik, kıyı işgali ve kuraklık nedeniyle alan kaybetmeye devam ediyor. Van ÇEVDER Başkanı Ali Kalçık, ‘‘Sorumlu kurumlar doğa felaketine katkı sunuyor. Fakat biliyoruz ki geri dönüşü çok zor olacak ya da olmayacak’’ değerlendirmesini yaparken, Dernek Başkan Yardımcı Arzu Dinçer, ‘‘Makam sahipleri gölü korumak yerine yasaları ihlal ederek kıyıları kendilerinin ya da ailelerinin eğlence alanı olarak kullanıyorlar’’ dedi. 

Van Gölü, yaklaşık 200 bin yıl önce tektonik hareketler sonucu oluşan Türkiye’nin en büyük gölü. Son yıllarda özellikle iklim değişikliğinin de etkisi ile beraber göl, kirlilik ve kuraklık tehdidi ile karşı karşıya.

Suyun son bir yılda metrelerce çekildiği göl, 3 bin 636 km yüzey alanına ve 451 metre bir derinliğe sahip.

Van Gölü kapalı havzası geçtiğimiz yıl, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Havacılık ve Uzay Ajansı'nın (NASA) Landsat uydusu tarafından görüntülendi. Küresel ısınmanın ve iklim değişikliğinin de etkisi ile son dört yılın Ocak ayı görüntülerine göre havzanın aldığı kar yağışı oranının azalması kuraklığı tetikliyor.

Birçok canlının ve endemik bir tür olan inci kefalinin yaşadığı göl suyundaki ekosistem, kirlilikten olumsuz etkileniyor. Kapalı havza olan gölün son durumuna ilişkin çevre örgütlerinin tepkilerine rağmen kıyı şehirlerin evsel atık ve kanalizasyonları göle akmaya devam ediyor.

Küresel ısınma, akarsu debilerinin düşmesi, derelere yapılan Hidroelektrik Santralleri (HES), sazlıkların kurutularak imara açılması, göle akıtılan atık ve kanalizasyonlar, göl suyunun çekilmesi… Bu sebep ve sonuçları beraber düşünmek akla şu soruyu getiriyor: "Bölge halkının deyimiyle ‘Van denizi’ bunlara ne kadar direnebilecek veya direnebilecek mi?" 

foto 1

Van Çevre Tarihi Eserleri Koruma Araştırma ve Geliştirme Derneği (ÇEVDER) Başkanı Ali Kalçık ve Başkan Yardımcısı Arzu Çelenk, Van Gölü kapalı havzasının güncel durumunu Sur Ajans’a anlattı.

ali kalçık

‘Günde 56 bin metreküp atık su Van Gölü’ne akıyor’

Gölün çevresinde yaklaşık 1 milyon 200 bin insanın yaşadığını söyleyen Çevder Başkanı Ali Kalçık, Van Gölü’nün yüz yüze olduğu tehlikeyi kapitalist üretim anlayışı ve yetkililerin kanunları uygulamaması ile ilişkilendiriyor. Çevder olarak temel amaçlarının Van Gölü havzasını korumak olduğunu belirten Kalçık, kirliliğin ve kuraklığın sebebi olarak şunlara işaret ediyor:

"Kuraklığın en büyük sebebi küresel ısınmaya bağlı buharlaşma, yağışın az olması, su politikalarının yanlış olmasıdır. İki ilin ve 9 ilçenin evsel atıkları ve kanalizasyonlar göle akıtılıyor. Son dönemde yapılan hesaplara göre günde 56 bin metreküp kanalizasyon suyu Van Gölü’ne akıtılıyor. Yine yüzden fazla akarsu göle akıyor ancak bu suların bulunduğu yerlerin de yerleşim alanlarına açılması suların azalmasına neden oluyor."

foto 2

‘Dereler kurudu ya da debileri düştü’

Göle akan su oranının azalmasının başka bir nedeninin de derelere kurulan HES’lerin olduğunu ifade eden Kalçık, süreci şu sözlerle aktarıyor:

"102 dere Van Gölü’ne akıyor ama yaklaşık 80 tanesi kurudu, geri kalanların ise debisi düştü. Örneğin Zilan Çayı üzerinde kurulan HES projesinin iptal edilmesi talebi ile açtığımız davada mahkemeden Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu çıkmalıdır, önlem alınması ve barajın kapatılması gereklidir kararı çıktı. Buna rağmen yapımına devam edilerek ‘ÇED gerekli değildir’ diye bir karar aldılar. Böyle çarpık bir uygulama var. Barajlarda sözde enerji üretimi yapılıyor ama bu kadar enerjiye ihtiyacımız yok. Varsa da yenilenebilir, doğaya zarar vermeyen enerji üretimi ile bu sağlanmalı. Amaç yaşam alanlarımızı birilerine peşkeş çekmek ve rant sağlamaktır."

‘Kurumların duyarsızlığı topluma yansıyor’

foto 3

Temmuz 2022 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan kararla Van Gölü ve çevresinin ‘’Doğal-sit sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı’’ olarak tescillenmesine rağmen gölün çevresindeki yapılaşma ve imar planlamaları resmi kurumlar tarafından kontrol altına alınmıyor. Kalçık, durumu şöyle özetliyor:

"Bütün kurumlar, STK’lar, siyasi partiler bu sorunu, sorun olarak görmüyor. Kurumlara yıllardır seslenmemize rağmen kimse bizim varlığımızı görmüyor veya görmek istemiyor. Başta yerel yönetimler, Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı, Tarım İl Müdürlüğü, Orman İşletme Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Müdürlüğü tüm ısrarımıza rağmen bizi yok sayıyor, cevap verme gereği dahi duymuyorlar. Bu kurumların duyarsızlığı bireye ve topluma da yansıyor. Herkes kendi çapında doğa felaketine katkı sunuyor. Fakat biliyoruz ki geri dönüşü çok zor olacak ya da olmayacak."

Gölün kuruma tehlikesinin yanı sıra havzada ormanlık alanların az olmasından dolayı, sazlık ve sulak alanlar da kuruma tehlikesi ile karşı karşıya. Çevder Başkan Yardımcısı Arzu Dinçer bu noktaya dikkat çekerek şunları söylüyor:

arzu dinçer

"Ormanların olmadığı yerde sazlıklar canlıların doğal yaşam alanlarıdır. Türkiye’deki sazlıkların 5/1’inin kentimizde olmasına rağmen, havzadaki sazlıklar yanlış uygulamalar sonucunda imara, tarıma açılıyor, yakılarak yol yapılıyor. Oysaki ileri arıtmanın olmadığı yerde sazlıklar doğal arıtma görevini taşır, kirlilik için bir filtredir. Sazlıkların kuruması da gölün kirlenmesinde önemli bir rol oynuyor.

‘Makam sahipleri yetki kullanarak yasaları ihlal ediyor’

Kıyı kanununa göre kıyı şeridinin kamusal alan olarak kullanması gerektiğini ifade eden Dinçer, keyfi uygulamalarla kıyının işgal edildiğinin şöyle anlatıyor:

"Van Gölü, çevresindeki iller için turistik potansiyeli yüksek bir istihdam kaynağıdır. Fakat maalesef bu değeri koruyamıyoruz. Kıyıların doldurulması demokratik olarak kullanılmalarına engel oluyor. Yine makam sahipler gölü korumak yerine, yetkilerini kullanarak veya yasaları ihlal ederek (3621 sayılı yasa) kıyıları kendi ailelerinin dinlenme ve eğlence alanı olarak kullanıyorlar. Yasaların moloz, tel, çit, duvar dahi çekilmeyeceğini söylemesine rağmen bu alanların keyfi kullanıldığı görüyoruz. Gevaş’ın İn Köyü’nde, Erciş'in Karatavuk Köyü’ne olan sınırda insanların ve canlıların suya erişimi bu tür uygulamalarla engellendi."

‘Dip temizliği göstermelik’

Ekran Resmi 2023-09-29 10.06.25

Göl kirliliğini azaltmak için Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı’nın koordinasyonunda iki yıla yakın süredir başlatılan göl temizlik çalışmasının göstermelik olduğunun altını çizen Dinçer, uygulanan yöntemlerin de yanlış olduğunu vurguluyor. Dinçer, sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Van Gölü’nün zemininde 807 bin metreküp dip çamuru çıkarıldı. Dip çamurunun temizlenmesi acil bir ihtiyaç ama bu çalışma ilkel yöntemlerle yapılamaz. Denizin iç kısmından karaya doğru gemilerle iş makinesine bağlı bilgisayarlarla nerede ne kadar dip çamuru olduğu tespit edilerek çıkarılmalıdır. Çıkan dip çamuru gerekli analizler yapılarak ortalık yere bırakılmamalı, bertaraf edilerek çalışma tamamlanmalıdır. Yazın başından bu yana dip çamuru temizliğinin tamamen "algı çalışması" olduğunu, üniversiteden Edremit ilçe çıkışına kadar sahil boyunca 13,9 kilometrelik alanla sınırlı kalmasından anlıyoruz. Sahil boyunca şu ana kadar enlemesine 500 metrelik bir alanda sadece 200 metre derinlikte dip çamuru temizliği yapıldığı bildirildi."

Esnaflar şikâyetçi: ‘Yetkililer görüyor’

foto 5

Birçok çevre örgütü ve aktivistin konuyu resmi kurumlara taşımalarına rağmen taleplere bir cevap verilmemesi uzun süre boyunca Van Gölü’nün bu sorunlarla boğuşacağı sinyalini veriyor. Yoğun kirliliğin ve su çekilmesinin olduğu göle kıyısı olan Bitlis’in Tatvan ilçesinde de sahildeki işletme sahipleri ve halk bu durumdan şikâyetçi.

8 yıldır sahilde cafe işlettiğini söyleyen Şener Barut son bir yıldır gölün kirliliğinden ciddi rahatsızlık duyduğunu aktararak yerel yönetimin yetersizliğinden yakınıyor.

şener barut

"Gölün ciddi bir temizliğe ihtiyacı var, özellikle kıyı şeridinin. Erciş ve Tatvan’da 5 metreden fazla bir su çekilmesi var. Nedeni de göle akan suların tarıma kullanılması, yapılaşmanın kıyı şeridine yayılmasıdır. Kanalizasyon belli yerlerde göle akıyor, koku müşterilerin gelip mekânımda oturmasını engelliyor. Çünkü akşam saatlerinde müthiş bir kanalizasyon kokusu var, kimse oturmak istemiyor. Göz önünde olan bir sorun, belediye geçen yıl temizlik için bir çalışma yürüttü ama onu da devam ettirmedi. Kaçak akan kanalizasyon suları var, onların kesilmesi lazım. Yetkililer bunu görüyor ama yetersiz kalıyor."

foto 6

Celal adındaki bir başka esnaf, resmi kurumlara bireysel olarak da başvuruda bulunduğunu ama bir cevap alamadığını şu şekilde anlatıyor:

"Dışarıdan gelen insanlar bize ‘Burası neden böyle kokuyor?’ diye soruyor. Son bir yıldır burada gezen insanlar burnunu kapatarak geçiyor. Halk da devlet de bu hali görüyor. Kaç kere fotoğrafladım, CİMER’e şikâyet ettim fayda etmedi. Burası bizim memleketimiz, insanlara bu kadar kötü bir görüntü vermek hoş bir durum değil. Belediye bunu görüyor, çalışmıyor, gelip baktılar ama hiçbir faaliyete bulunmadılar"