Gündem

Kürecik Festivali’nde muhabbet cemi

Kürecik Doğa ve Kültür Festivali’nde yerel sanatçılar tarafından türküler söylenip, nefesler okundu. Çeşitli panellerle devam eden festivalin sonunda muhabbet cemi yürütüldü.

SUR AJANS- Kürecikliler Dayanışma Kültür Derneği ve Uluslararası Uluslararası Kürecik Meclisi (UMK)  tarafından ‘Kürecik Doğa ve Kültür festivali’ yapıldı. İki gün süren programın finalinde 3 ayrı panel düzenlendi.

Festivalin ikinci gününde ilk olarak yerel sanatçılar ezgiler seslendirdi. Festivale Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Zeynel Kete, Yazar Mehmet Bayrak, Akademisyenler Eşref Atabey ile Onur Özkan, Dil Bilimci ve Çevirmen Mazlum Doğan ile çok sayıda kişi katıldı.

Festival kapsamında DAD Eş Genel Başkanı Zeynel Kete tarafından verilen gülbeng ile aşureler de paylaşıldı.

Festivalin ikinci gününde ‘Doğa ve Kıyım, Kürecikte Yapımı Planlanan Baraj’ adlı panel düzenlenirken, sonrasında ise ‘Kürecik Tarih ve Kültürü’ isimli panel gerçekleştirildi. Günün sonunda ise inanç temelli panel yapıldı.

‘Kürecik’te yapımı planlanan barajlar’ paneli

Avukat Erdal Kadem, 12 milyon 300 bin TL kazanmak için Kürecik’e baraj yapılmak istendiğini belirterek, söz konusu ihaleye karşı mücadelenin sürdüğünün de altını çizdi. Av. Kadem, “Bu baraj işletmesinden ziyade, maden ocaklarını bölgeye açmak, ranta, talana çevirmektir. Bölgenin bir maden projesi olduğu, kamuoyu yararına olmadığı, çevreye çok büyük zararlarının olduğunu belirterek projenin iptali için bilirkişi raporu geldi” dedi.

“Kültürel mirası yok etmek istiyorlar”

Hukuki anlamda Kürecik Barajı davasını takip edeceklerini belirten Av. Gül Erdoğan, “Kürecik Göleti’nin yapılacağı alanda 264 dönümlük bir alanın kamulaştırılması isteniyor. Bu alanda yerleşim alanları var. Atalarınıza ait olan, miras kalan alanlar, mezarlar var. Buranın kamulaştırılması, göç ettirilmesi bir kültürel mirasın yok oluşu anlamına gelmektedir” diye konuştu.

“Siyanürlü madencilik açmak istiyorlar”

Panel konuşmacılarından Polen Ekoloji Kolektifi üyesi Cemil Aksu ise “Şu an Türkiye’de 12’inci kalkınma projesini yayınladı ve bu projeyle maden sorunu olarak hukuki düzenlemeler yapıldı. Bu milli menfaat düzenlemesine göre dava açılamayacak, herhangi bir eylem yapılamayacak. Herhangi bir eylemde polis zoruyla karşılaşacaksınız. Türkiye’de şu an fiilen 22 tane altın madenciliği çalışması var ama şu anda 123 tane daha siyanürlü altın madenciliği açmak istiyorlar. Bu 123 tane proje felaket demek” dedi.

‘Kürecik tarihi ve kültürü’ paneli

Kürecik tarihiyle ilgili panelde konuşan emekli öğretmen Mustafa İçöz, “Kürecik ilkleriyle bilinen bir yerdir ve birçok ilklerin yaşandığı bir bölgedir. İlk köy mitingini Kürecikliler yapmıştır. 1975’te ilk köy gazetesi olarak Kürecik Gazetesi çıkarılmıştır. Bu derece hareketli bir bölgede bu derece meselelerine sahip çıkan bir toplum… Bu toplum çok bedel ödemiştir, hala da ödeniyor. Bu bölgede kalan insanları göçertmek için de baraj yapılmak isteniyor. Hala dere kenarında arazileri olan insanları da yerlerinden çıkarmak istiyorlar” şeklinde konuştu.

“19. yüzyılın ilk çeyreğinde Kürecik’te kıyımlar gerçekleşti”

Yazar Mehmet Bayrak ise konuşmasında Kürtlerin, Alevilerin tarihsel süreç boyunca katliamlara uğradığından söz etti. Bayrak, “Bize öğretilen tarihin bizimle hiçbir ilgisi yok. Ben Türkoloji eğitimi yaptım. Bize öğretilen ‘Bilinen en eski Alevi şair Yunus Emre’dir’ şeklindeydi. Yaptığımız araştırmacılar derinleşince gördük ki Yunus Emre’ye gelinceye kadar 35 Yaresan Kürt şair var. Bunların 15’i kadın. Bunların yarısı da tembur eşliğinde sözlerini icra ediyorlar. Bu yüzden bize öğretilen resmi tarihin sorgulanması gerekiyor. Alevilerin yer aldığı iki büyük havza var. Bunlardan bir tanesi Dersim merkezli Dicle-Fırat havzası, diğeri de Maraş merkezli Seyhan-Ceyhan Havzası. Cumhuriyet döneminde yapılan katliamların büyük bir bölümü bu coğrafyada gerçekleştirildi. Kürecik’te gerek 19. yüzyılda gerek 19. yüzyılın ilk çeyreğinde Osmanlıların buralarda ne kadar kıyım yaptığı belgelerle kanıtlanmıştır” ifadelerini kulandı.

“Sistemin politikalarını boşa çıkarabiliriz”

Yaşamı Yeniden İnşa Projesi Başkanı Başkanı Ahmet Güden ise konuşmasında Avrupa’da yaşayan Alevi ve Kürtlerin topraklarına geri dönmesi gerektiğini belirtti. Güden, “Buralara gelip ekolojik ve komünal bir hayatı yeniden kuracağız. Topraklarımıza gelip yeni bir hayatı inşa edelim. Avrupa’dan buraya gelerek sistemin Kürtlere dayattığı politikaları boşa çıkarabiliriz” diye vurguladı.

İnanç paneli ve muhabbet cemi düzenlendi

Alevilerin en yoğun asimile edildiği dönemin son 100 yıllık cumhuriyet dönemi olduğuna vurgu yapan Demokratik Alevi Dernekleri Eş Genel Başkanı Pir Zeynel Kete, şu konuşmayı yaptı:

“Devlet dışı kalmış toplumlara yönelik her türlü katliamları yapıyorlar. Bir de en büyük sorunumuz olan yerel yönetimler, belediyeler. Alev inancını modern şekilde Diyanetlere muhtaç ettiler. Belediyeler üzerinden bu toplum kontrol ve denetim altına alınmaya çalışılıyor. Binlerce yıllık hakikat elektrik ve su paralarına kurban ediliyor, yerelden başlayıp merkeze kadar giden iktidarlar tarafından yürütülüyor. En büyük sorunumuz, Aleviliğin en fazla asimile olduğu, hakikatinden uzaklaştığı dönem bu dönemdir. Fiziksel olarak üstesinden gelemedikleri soykırımlara şimdi de kültürel soykırımla üstesinden gelmeye çalışıyorlar. Bu yönüyle de Aleviler taksitle, yavaş yavaş öldürülüyor. Buna karşı da Aleviler hakikat arayışından asla taviz vermeyecek.”

“Fatma Ana gibi birbirimize yaslanalım”

Pir Sultan Abdal Derneği Malatya Şubesi Başkanı Latife Ulutaş ise Alevi kadınların söz söyleme noktasında eşit olmadığının altını çizerek, “Gelin kadınlar olarak birbirimize sahip çıkalım. Tıpkı Fatma Ana gibi, Zeynep Ana gibi, Zarife Bacı gibi birbirimize yaslanalım ve bütün haksızlıklara karşı birlikte mücadele edelim” şeklinde konuştu.

Tan: Alevileri birbirine düşürmek için politika geliştirdiler

Kayseri Cemevi Başkanı Abbas Tan, Aleviler üzerinde uygulanan asimilasyon politikalarını eleştirerek şunları söyledi:

“Son dönemlerde cemevi-cami projesi ortaya atıldı. Bu karşılık bulmayınca da cemevlerimizi Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağladılar. Cemevi Başkanlığı cemevlerine ‘ne isteğiniz varsa karşılayacağız’ hatta istiyorsanız size kadro da verelim şeklinde teklif sunuyorlar. Alevi dedelerini maaşa bağlayıp arkasından ‘bizim istediğimiz gibi dualar okuyacaksınız’ diye yazı gönderecekler. Bunun dışında en büyük sıkıntı Alevileri birbirine düşürmek için bir politika geliştirdiler. ‘İslam içi, İslam dışı, Türk Alevi’si, Kürt Alevi’si’ gibi…”

Paneller sonrasında muhabbet cemi yürütüldü. Sinemilli Ocağı Pirlerinden Pir Tacim Bakır’ın yürüttüğü cem sonrasında lokmalar paylaşıldı.