Tuncay Şur ve Yalçın Çakmak’ın derlediği “Kürt Aşiretleri” çalışması İletişim Yayınları’ndan çıktı.

Yaklaşık iki yıllık ortak bir çabanın ürünü olarak çıkan kitap, müstakil Kürt aşiretlerinin tarihsel ve politik serüvenine odaklanmayı hedefliyor.

kürt aşiretleri

Kürt aşiretleri-Tuncay Şur-Yalçın Çakmak

Kürt aşiretleri…

Kitabın başlarken bölümünde aşiret yapısına dair şu ifadelere yer veriliyor: “Kan bağı, parçalı soy, iç dayanışma (asabiyya), topografik egemenlik, hiyerarşik örgütlenme gibi özelliklerin bir kısmını ya da aynı anda hepsini içinde barındırabilen aşiret mekanizması; bulunduğu coğrafya, iklim ve kuşkusuz politik atmosfer ve çevreyle olan ilişkileri neticesinde devletleşebilecek kadar büyüyebilme potansiyelini taşırken aynı anda bir tür aşiret altı birim olan klan (clan) ya da daha küçük alt birimler olan hane/mal olarak bölünebilmekte veya tamamen parçalanıp yok olabilmektedir de. Bizim bir tür politik organizasyon olarak değerlendirdiğimiz bu çalışmanın konusu olan Kürt aşiretleri hem Osmanlı hem de Cumhuriyet dönemi historiografisinde adı sıklıkla zikredilen fakat kavrama bir muhteva, hususiyet ya da hüviyet yüklemeksizin, çoğu defa tarih dışı bir zaviyeden, ahistoric bir nazardan ele alınmıştır. 16. yüzyıldan itibaren Osmanlı ile müttefiklikten düşmanlığa uzanan iliş- kileri sonucu Kürt aşiretleri, sürekli bir ıslah çabasının nesnesi, şakîliğin membası olarak hem kayıtlara geçmiş hem de buna koşut bir muameleyle karşı karşıya kalmıştır. Fakat paradoksal biçimde 18. yüzyılın ilk yarısına kadar geniş bir coğrafya üzerinde otonom ve yarı otonom bir şekilde hükümranlık sürüp imparatorluğun takdir, taltif ve terfilerine mazhar olan da yine bu Kürt aşiretleri olmuştur. Zikredilen yüzyılın ilk yarısından sonra yoğunlaşan merkezileşme politikaları bağlamında Kürt aşiretlerinin devletle olan ilişkisi, belirli vechelerle değişse de ana eksen sabit kalmıştır. II. Abdülhamit’ten İttihat ve Terakki’ye ve nihayet Cumhuriyet periyoduna devreden ilişkinin ana aksını, karşılıklı çıkarlara dayalı, itaatle isyan arasında salınan bir politik evren belirlemiştir. İttihatçıların mutlak iktidarıyla birlikte Kürt aşiretleri, önceki yüzyıllardan farklı bir biçimde dönemin “bilimsel araştırmalarının” ve özellikle de istatistikle sosyolojinin konusu haline geldi.”

‘Aşiretler rakip aşiretle yaşanılan çatışmalarda birleşir iç çatışmalarla parçalanır’

Çalışmaya “Kürt Aşiretlerinin Muhtelif Tezahürleri” başlığıyla önsöz yazan Martın Van Bruınessen, Kürt aşiretlerinin toplumsal organizasyonunun tüm karmaşıklığına ve çeşitliliğine rağmen Ortadoğu’daki diğer aşiretlerde de bulunan iki temel yapısal ilkeyi paylaştığına vurgu yapıyor.

Bruınessen, aşiretlerde babasoyluluğun ve içevliliğin karakterize ettiği parçalı soy kavramı üzerine şunları ifade ediyor: “Bu eşitlikçi bir ilkedir ve en azından teorik olarak aşiret üyelerinin akraba olmalarından kaynaklı eşit haklara sahip oldukları düşüncesini yansıtır. Diğeriyse iç hiyerarşi ve bazen aşiretin ve grupların aşiret reislerinin ve aile büyüklerinin otoriter merkezî kontrolü ilkesidir. Parçalı soy (segmentary lineage) ilkesi kısaca şöyle açıklanabilir: Aşiret en azından yapısal olarak birbirine eşit sayılan birçok gruptan oluşur. Bu gruplardan her biri de yine daha küçük öbeklere bölünen birçok alt grup meydana getirir ve geniş ailenin yukarıdan aşağı en alt düzeyinde güçlü bir içevlilik tercihi vardır. Bir erkeğin amcasının kızıyla ya da bunun mümkün olmadığı durumlarda başka bir yakın akrabasıyla evlenmesi beklenir (Ya da bir babanın kızını yeğeniyle ya da aynı soydan gelen başka bir yakın akrabasıyla evlendirmesi beklenir). Bu evlilik örüntüsü kızların doğurganlık potansiyellerini geniş ailede ya da çok geniş olmayan sülale içinde tutar ve böylelikle aşiretin bütününe ya da daha geniş gruplara dahil olma pahasına sülalenin bütünlüğünü son derece sağlamlaştırır (ki bu farklı evlenme örüntüleriyle daha uygun bir şekilde yapılabilir). Ve şunu eklemeliyiz ki bu durum kadınların bireysel özgürlüklerini ve istişare kabiliyetlerini de önemli ölçüde sınırlamaktadır. Bu model, parçaları birlikte tutan ve en önemlisi mera ve tarım alanı kullanım hakkı olan ortak çıkarlarla dengelenmeseydi sülaleler sürekli daha küçük gruplara bölünürdü. Aşiretler, sürekli öne sürülmesi ve rakip hak iddiacılarına karşı savunulması gereken arazi hakkı iddialarında bulunurlar. Çatışmalar aşiret organizasyonu için tutkal işlevi görür ve aşiretin parçalı (segmen- tary) yapısı en iyi bu çatışma halinde ortaya çıkar. Aşiretler rakip aşiretle yaşanılan çatışmalarda birleşir ancak ittifakların ve muhalefetin aşiretin parçalı yapısını yakından takip ettiği iç çatışmalarla da parçalanırlar.”

Kürt aşiretlerinde yönetici tabakada evlilik ilişkileri

Aşiretlerin yönetici kesiminin evlilik ilişkilerine dair ise Bruınessen şunları ifade ediyor: “Geniş aşiretlerin yönetici tabakasının –evlilik stratejileri dahil– toplumsal ilişkileri aşiretin sıradan üyelerinden farklıdır ve sıkça içevlilik normundan ayrılır. Aşiret reisi ailesinin birçok üyesi aslında kuzenleriyle (ya da aynı toplumsal tabakadan yakın akraba kadınlarla) evlenseler de dışardan stratejik evlilik ittifakları da yaygındır ve bu da göze çarpan ölçüde dışevlilikle sonuçlanır. Reisler diğer Kürt aşiretlerinden kadınlarla evlenebilirler, rakip aşiret reislerinin bir çatışmanın sonunu belirlemek adına aşiret kızlarını kendileri ya da oğulları için eş olarak alıp-vermesi olağan dışı bir durum değildir. Bunun yanı sıra bölgedeki diğer etnik gruplardan eş alabilir, ya da kent seçkinleriyle ya da bürokrat aileleriyle kız alıp verebilirler. Çokeşlilik, böyle dışevlilik ittifaklarını aile içi güçlendirici bağlarla dengelemelerine imkân verir.”

Kitapta yer alan çalışmalar:

-Aşiretler ve Siyaset / Hamit Bozarslan

-Tori ve Boti: Dicle’nin Kestiği Coğrafyada Aşiretler ve Aşiret İlişkileri / Suavi Aydın

-Son Dönem Osmanlısında Aşiretlerle İlgili Yapılan Kanuni Düzenlemelere Dair Bir Bilanço Denemesi (1909-1917) / Serhat Bozkurt

-Hemavend Aşireti / Gökhan Çetinsaya

-“Mitik Bir Yurt” Olarak Horasan’dan Dersim’e Şeyh/Şıh Hasan Aşiretleri / Yalçın Çakmak

-Kürt Aşiretleri, Aşiret Liderleri ve Global Süreçler: Hakkâri’de Oramarî Örneği / Laleya Çın - Heckmann

-Pastoral Hayatın Son Temsilcileri: Beritanlar / Ercan Çağlayan

-Aşiretten Paramiliter Örgüte: Bucaklar / Tuncay Şur

-Etnik Kimliğin Değişken Doğasını Hormek Aşireti Üzerinden Okumak / Kamil Fırat

-19. ve 20. Yüzyıllarda Milli/Milan Aşireti / Mehmet Rezan Ekinci

-Kürt Tarihinde Müteferrik Bir Aşiret: Birûkanlar / İsmet Konak

-Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Hayalî Bir Cemaat Olarak Heyderan Aşireti ve Değişimi / Erdal Çiftçi

-Koçgiri ve “Aşiretleri” / Ali Haydar Bektaş - Burak Bektaş - Gültekin Uçar

-Celali Aşireti: Üç İmparatorluğun Sınırında / Yener Koç

-“Şiddet Yüzyılı” İçinde Dört Sınırdaş Aşiret: Hesenan, Cibran, Pencînaran ve Xweytî (1837-1937) / Sedat Ulugana

-Banoki Aşiretinin Bellek ve Belgelerdeki Tarihi / Orhan Örs

-Boz Abanın Altındakiler: Alxas (Alhas) Aşireti / Berhan Aren Çoban

-Metinan Aşireti: Anlatıdan Tarihî Belgelere Bir Aşiretin İzini Sürmek / Safiye Ateş Burç

-Sınırda Üçüncü Bir Güç Olarak Caf Aşireti: Beyler, Şairler ve Siyaset / Fasih Dinç

-Dicle’nin ve Hasankeyf’in Yüzyıllık Ağıtları: Batman ve Raman Aşireti / Hasan Biçim

-Anadolu’nun İçlerine Yönelen Bir Yolculuğun Hikâyesi: Şeyh Bızın Aşireti / Mehmet Fiğan

-Tarihsel Süreçte Hizol Aşireti / Suphi İzol

-Aşiret Kavramı ile Etnik Aidiyetin Oluşumuna Örnek Olarak Lolan Aşireti / Hirokiwa Kamatsu

-Diyarbekir’den Serhad’a Kadim Bir Aşiret: Zilan / Hakan Kaya

SUR AJANS

Editör: Haber Merkezi