Bir kuş sürüsüydük, gökte süzülerek, mavi gökler boyunca kanat çırparak uçan. Rüzgara karşı, yelken gibiydi rengarenk kanatlarımız. gökyüzü kadar özgür, uçuyorduk hepimiz; dağlar, vadiler geçip dallarda konakladık. Yıldızlı, yıldızsız gecelerde, yıldızlar pusulamızdı kaybolmamak için gökte. Uçtuk; günler, haftalar boyu. Aylarca uçtuk, gittik her yere.
Kıtalar gördük, uçsuz bucaksız; 'sahralar kuru yaşamsız. Nehirler gördük, denizlere dökülen; kan gibi akıp her şeye hayat veren.
Denizler, okyanuslar sonsuz mavilikler. Bulutlarla kaplı göğü, sisli kör zamanları. Yüksek yerlerden sarkmış kılıç gibi sarkıtları. Karları, doluları, yağmuru gördük.
Soğuğu, sıcağı yaşadık; günler, haftalar boyu. Açlık ve susuzluk gördük.
Konakladık ve uçtuk, sonsuza kadar. Hayatı gördük...
Çoğaldık, göğü kapladık; ayrı sürülere döndük. Renk renk ayrıldık. Yıldızları bırakıp peşine düştük en güçlünün. Kanatlarımız yolununcaya kadar uçtuk; en güzele varmak için.
Kanadı kırılanlar göklerden düşünceye kadar uçtuk. Durmadık devam ettik gitmek için en güzele.
Yorulduk, pes etmedik. Aramaya devam ettik en güzeli. En hızlılar, en öndeydiler, çok önce vardılar sandık. Meğer biz hep aldandık. Döne döne başladığımız yere varınca, orada tavaf eder gibi, aynı yerde döne döne uçan güvercinler gördük.
Sorduk, siz neden gelmediniz, en uzağa uçabildiğiniz halde?
En yaşlıca olanı, ilk siz değilsiniz, en güzeli arayan. Tüm dünyayı dolaşıp hiç bir yer bulamayan. Biz çoktan vazgeçtik, en güzel yerden. Anladık ki, en güzel, ömür denen hikâye; bitecek ne de olsa başladığı yerde. Bir avuç toprak olur, her hikâyenin sonu; burada da toprak var, gittiğiniz her yerde.
Dünyanın sonu belli; başlar ve biter her şey. Mevsimler, yıllar bitter. Günler geceler biter. Gün gelir ömür biter. Bitmeyen Tek şey sevgi.
Yolda yitirdiklerimiz, ayrı düştüklerimiz. Göz yaşları dökmeden uğurladıklarımız. 'Renklerinden dolayı ayrı düştüklerimiz. Şimdi kara topraktır, hiç bir fark olmaksızın.
Başlar ve biter her şey. Her şeyin sonu belli. Bitmeyen bir tek şey var, o da dünyada sevgi...