Helin Hasret Şen’in ölümüyle ilgili yargılamada, olay anına dair zırhlı araç tarafından kaydedilen kamera görüntüleri izlendi. Mahkeme başkanı, sanık polisin tutuklanmasına isyan eden anne Nazmiye Şen’e, “çık dışarı” dedi.

Diyarbakır'ın Sur ilçesinde 12 Ekim 2015 tarihinde zırhlı araçtan açılan ateşle hayatını kaybeden 12 yaşındaki Helin Hasret Şen'in ölümüyle ilgili yargılamaya devam edildi. Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya sanık polis Abdullah E., görev yaptığı Maraş'tan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Taraf avukatlarının salondaki yerlerini aldığı duruşmaya öldürülen Şen’in baba ve annesi Ekrem ve Nazmiye ile kardeşi Kadir Şen katıldı.  Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) temsilcilerinin gözlemci olarak takip ettiği dava duruşmasında Helin Hasret Şen’in hayatını kaybettiği anlara dair Kobra tipi zırhlı araç tarafından kaydedilen kamera görüntüleri izlendi.

Görüntüler izlendi

Olay anına dair görüntüler, anne Şen ve oğlunun psikolojik olarak etkilenmemeleri için ailenin avukatlarının talebi üzerine salondaki ekrana yansıtılmadan sadece mahkeme heyeti ve taraf avukatları tarafından bilgisayar ekranlarından izlendi. Önceki duruşmada dosyaya eklenen 1 saatlik zırhlı araç görüntülerinde ilk bölümün 08.15 ila 08.26 dakikalarına ait olduğuna, ikinci kısmın ise saat 08.30 itibaren başladığına dikkat çeken aile avukatlarından İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, eksik olan 4 dakikalık görüntü kesintisinin nedenini sormuştu. Zeytun’un kayıp 4 dakikalık görüntüleri yeniden hatırlatması üzerine mahkeme başkanı, dosyaya yeni eklenen söz konusu görüntülerin de izleneceğini söyledi.

Mahkeme başkanı, izlenen görüntüleri tutanağa, “Görüntülerin 08.40 ile 08.44 dakikaları aralığında Kobra tipi zırhlı araçtan elektrik panosunun sağ ve sol kısımlarına birkaç ateş kez silahla açıldığının görüldüğü ve maktul olduğu ifade edilen kişinin elektrik panosunun arkasında gözüken cenazesinin aile fertleri tarafından alındığı görüldü” şeklinde geçirdi.Görüntülere dair söz verilen Av. Zeytun, görüntüleri ayrıntılı incelemek için mahkemeden süre talebinde bulunurken, sanık avukatı da izlenen kayıtlarda zırhlı araçtan açılan ilk ateşin elektrik panosunun altındaki betonarme bölüme, ikinci atışın da trafonun sol kısmında bulunan betonarme bölüme yapıldığının görüldüğünü söyleyip, görüntülerin bu yönüyle gözlemlenmesi gerektiğini ifade etti.

Baba: adalet olsaydı sanık cezaevinde olurdu

 Söz verilen baba Ekrem Şen ise “Benim kızım 6,5 yıldır toprağın altında. Sanık olan polis ise hala görevinin başında, adalet olsaydı şimdi cezaevinde olması gerekirdi” dedi.

‘Hedef gözetilerek katledildiği açık’

Yargılamaya dair yeniden söz verilen Av. Zeytun, öncelikle dava dosyasına eklenen tüm görüntüleri talep ettiklerini dile getirdi. Daha önceki beyanlarını destekler şekilde, izledikleri olay anı görüntülerinden “Helin’in hedef gözetilerek yaşamının sonlandırıldığını açıkça gözüktüğünü” söyleyen Zeytun, “Sanığın savunmalarının aksine İl Emniyet Müdürlüğü’nce 3 Aralık 2015 hazırlanan tutanakta da görüldüğü üzere olay gününe dair kendilerine ulaşan herhangi bir ihbar yoktur. Sokağa çıkma yasağının kısmen kaldırıldığı, insanların ihtiyaçlarını karşılamak üzere dışarıda olduğu ve zırhlı aracın karşı tarafından herhangi bir şiddet olayı yaşanmadığı görüntülerden sabit. Tam aksine olayın yaşandığı Yıkıkkaya Caddesi üzerindeki insanların çekinerek baktıkları tarafın zırhlı aracın bulunduğu taraf olduğu görülmektedir. Buradan yurttaşların bu taraftan ateş açılması kaygısı taşıdığını anlıyoruz” dedi.

Caddedeki insanları ve diğer canlıların varlığının tespit edilebildiği görüntü kayıtları bulunmasına rağmen sanığın birden fazla kez ateş açtığını gördüklerini belirten Zeytun, sanığın kullandığı silah ve zırhlı araç üzerindeki termal kamera konusunda dosyaya eklenen uzman raporunda, kayıt yapılan termal kameranın 1 kilometre uzaklıktaki canlıları dair rahatlıkla tespit edebildiğini, oysaki Helin ile zırhlı araç arasındaki mesafenin 150 metre olduğuna dikkat çekti.

Sanığın tutuklanması istendi

 İşlenen cinayete ilişkin son derece önem arz eden bazı somut delillerin bugüne dek toplanmamasını eleştirip, bunların dosyaya eklenmesini talep eden Av. Zeytun, kasten öldürme fiili ile hareket edip Helin’i katlettiğini söylediği sanık polisin dosyadaki mevcut ve henüz toplanmamış olan deliller üzerinde etki edebilme riski bulunması nedeniyle tutuklanmasını istedi. Zeytun, dernekleri İHD tarafından hazırlanan 2011-2021 yıllarına ait silahlı çatışma ortamında çocuklara yönelik yaşam hakkı ihlallerini içeren raporu da mahkemeye sundu.  Ailenin Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi üyesi olan avukatı Ömer Sansarkan de, yaşanan olay öncesinde Valilik tarafından 6 mahalleye dair yasağın kısmen kaldırılmış olması, olay günü herhangi bir eylem, şiddet ya da provakatif bir durumun yaşanmamış olması ve Helin’in annesi ile alışveriş için sokağa çıkmış olmasına dair tüm göstergelerin sanığın kasten öldürme suçunu işlediğini gösterdiğini ifade etti. Sansarkan, hal böyle iken kamu vicdanı açısından sanığın derhal tutuklanmasına karar verilmesini istedi.

Sanık toplum için tehdit!

Helin’in henüz 12 yaşında bir çocuk olduğunu hatırlatarak 7 yıldır açılmış bulunan dosyadaki eksikler bulunmasına tepki gösteren avukat Büşra Eylül ise, “Maktulün çocuk, failin ise kolluk görevlisi olduğu bir dosyada toplumsal adaletin gecikmeden karşılanması için sanığın tutuklanması gerekmektedir. Sanığın bu hali ile görevini sürdürüyor olması toplum açısından tehlike oluşturmaktadır” diye konuştu.Mahkeme heyetinin söz verdiği anne Nazmiye Şen ise şunları söyledi: “7 yıldır adaletin peşinde geziyor, sanığın tutuklanmasını istiyoruz.  Böylesi bir çocuk katili nasıl hala dışarıda olabilir. O üniformayı nasıl hala giyebiliyor. İnsanların canı nasıl bu kişiye emanet edilebiliyor. Derhal görevden alınmasını ve tutuklanmasını istiyoruz” Sanık polis Abdullah Ercan ise, yaptığı savunmada maktul avukatlarının olay gününe dair telsiz kayıtlarının dosyada yer almamasına dönük beyanlarına karşı “O dönem sürekli operasyonların içerisindeydik. Günde belki 20-30 kez yapılan taciz atışlarına karşılık veriyorduk. Ancak çok fazla taciz açışı yapıldığında telsizle merkeze durum bildiriminde bulunuyorduk. Ama bazen teknik olarak bağlantı sağlayamıyorduk. O gün de olayı merkeze anons edip etmediğimi hatırlamıyorum” dedi.

'Müvekkil ölü noktalara ateş etmiş'

Müvekkilinin beyanlarına iştirak ettiklerini dile getiren sanık avukatının, beyanları sırasında “ölü noktalar” ifadesi kullanması dikkat çekti. “Müvekkil ölü noktalara ateş aşmıştır. Ateş ettiği noktalar da hiçbir şahsın olmadığı görülüyor” diye sanık avukatı, zıhlı araç şoförünün mahkemece tanık olarak dinlenmesi talebinde de bulundu.

Tutuklama çıkmadı

İddia makamı ve taraf beyanlarının taleplerinin alınmasının ardından duruşmaya ara veren mahkeme heyeti, salonu boşalttı. Sonrasında ara kararlarını açıklayan mahkeme heyeti, sanık polise dair tutuklama talebinin reddine karar verdi. Anne Nazmiye Şen, bu karara dönük tepkisini “7 yıldır adalet istiyoruz ama sanık yine tutuklanmadı” diyerek gösterdi.

Tepki göstteren anneye ‘çık dışarı’ dedi

Mahkeme başkanı ise, tepki gösteren anne Şen’e yönelik “Ya çık dışarı” ifadesini kullandı. Başkanın, anne Şen’e dönük bu söylemi aile avukatlarının tepkisine neden oldu. Av. Zeytun mahkeme başkanına “Evladını yitirmiş bir anne ve babaya bu şekilde mi davranıyorsunuz. Siz bu mantıklı bu yargılamayı sürdüremezsiniz" dedi. Bu esnada mahkeme başkanının koruma polisi araya girip avukatları zorla dışarı çıkarmak istedi. Avukatlar koruma polisine de tepki gösterip, salondan ayrıldı.

Ne olmuştu?

Diyarbakır'ın merkez Sur ilçesinde, sokağa çıkma yasağının devam ettiği 12 Ekim 2015 tarihinde annesiyle birlikte fırına ekmek almaya giden 12 yasındaki Helin Hasret Şen, zırhlı araçtan sıkılan kurşunların hedefi olup hayatını kaybetti. Şen’in bedeni, yaklaşık bir saat sonra bulunduğu yerden alınıp hastaneye kaldırılabildi. Olayla ilgili Diyarbakır Valiliği tarafından “örgüt üyeleri tarafından kolluk güçlerine saldırı olduğu, saldırı esnasında 12 yaşında bir çocuğun yaralandığı ve tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdiği” açıklaması yapıldı. Şen’in ölümüyle ilgili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma, olaydan 3 yılı aşkın süre sonra tamamlanıp, sanık polis hakkında 12 Aralık 2018’de “olası kastla öldürme” suçundan iddianame hazırlandı. Fakat “sevk maddelerindeki hata” olduğu gerekçesiyle iade edilen iddianame, 14 Ekim 2019 tarihinde bu kez “taksirle öldürme” suçundan hazırlandı. İddianamenin gönderildiği Diyarbakır 8. Asliye Ceza Mahkemesi, sanığın eyleminin “olası kastla öldürme suçu” oluşturduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verdi. Görevsizlik kararının ardından, sanık polis memuru Abdullah E. “taksirle öldürme suçu”ndan Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başlandı. İlk duruşmasına katılmadığı davanın 3 Mart 2020’de görülen ikinci duruşmasına Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanıp, savunma yapan sanık polis, Helin Şen’i kendisinin vurmadığını, olay günü çatışma olduğunu, “herhangi bir sivil bulunmayan betonarme yapılara üç el kontrollü şekilde” ateş ettiğini iddia etti. 24 Eylül 2020’de görülen son duruşmada ise sanık avukatı, kamu görevlisi olan müvekkili hakkında soruşturma izni verilmeden dava açıldığını belirterek, yargılamanın durdurulmasını talep etti. Yargılamayı durdurma kararı veren mahkeme, Diyarbakır Valiliği’nden soruşturma izni istedi. Katılan vekillerinin yargılamanın durdurulmasına ilişkin itirazda bulunduğu Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi, kararda isabetsizlik bulunmadığını savundu. Diyarbakır Valiliği ise 6 Nisan 2021 tarihinde sanık polis hakkında soruşturma izni verdi. Bu kararla birlikte sanık polisin Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılamasına 2021/444 esas sayısı ile kaldığı yerden devam edildi. (Kaynak: MA)

Editör: Haber Merkezi