Değerli kardeşim, genç yetenek, şair, mamoste Metin Aydın'ın 20 yıl gibi uzun bir sürede 55 kişilik aydın, yazar, şairlerle yaptığı söyleşileri -BU BİR SÖYLEŞİ KİTABIDIR- kitabında buluşturmuş, hepsinin biyografik ve hayat hikayelerini büyük bir itina ile kaleme almış, döneme dair ip uçlarını tarihsel bir belgeye dönüştürmüştür. Büyük emeklerle böylesi az bulunan bir belgeyi coğrafyamıza kazandırmasından dolayı kendisini tebrik ediyorum. Bu söyleşi kitabı hakkında ben de şu cümleleri okurlara sunmak isterim.
Coğrafyaların kaderini belirleyen orada yaşayan insanlar mıdır, yoksa coğrafyanın dışındakilerin davranış ve insafına göre mi belirlenir? Tabii ki kendi coğrafyasına sahip çıkmakta zafiyet geçiren toplumlar dış coğrafyalardan gelenlerin insafına kaderlerini teslim etmek zorunda kalırlar. Sonraki süreç onlara hayatı zindana çevirme dünyanın gerisine düşmeyi nasiplendirir.
Aslanlar, avcıların tarih yazmalarını istemiyorsa ormanlarına hâkim olmalılar. Ormanda kendi hakimiyetini kaybeden aslanın tarihini avcılar yazar.
İnsanları zeki kılan coğrafya mı ırk mı zenginlik mi tanrısal mı eğitim mi? Şüphesiz eğitimdir. İnsanlar zeki doğmazlar çok iyi bilime dayalı eğitim alanlar almayanların karşısında zeki sınıfına tırmanır. Zeki birikimli kişinin birikimsiz kişiye karşı kazandığı bir rütbedir. Zekiliği eğitimin dışında başka yerde arayanlar tarihin çöpünden geçinmek zorunda kalırlar.
Bilime dayalı eğitim, mevcudu beğenmeme, eleştiri tenkit ruhunu kazandırır. Bu ruhu kazanan bilim öncüleri, muhalif olmak onları özgürleştirir, özgürlük dinamizmi yeteneklerine yaratıcılığı katar. Muhalif olmaktan ürkenler, önce ruhlarını satarlar sonra da yaratıcılıklarını kaybederler.
Dil bazen ağlar bazen çığlık atar bazen ıslık çalar bazen lal olur hepsi de uyandırmaya vesile olmak içindir.
Her insanın bir hayat hikayesi vardır, hayat hikayeleri başarı hikayeleri ile doluysa o kişi cürmünden fazla yer yakar. Bu yakış hem aydınlanmadır hem de aydınlatma.
Kürtlerin kendi coğrafyaları için öldükleri ile başkalarının coğrafyası için heba olmalarında anlam benzerliği yoktur. Birinde soylu öbüründe köledir.
Yakın temasta olunan kişileri etkilemeye çalışma mikrodur bunun çapını devasa boyutlara taşıma makro siyasettir, bu anlamda her dokunuş her ifade her sanat siyaset içerir, burada dikkat edilmesi gereken siyasetin kimin için yapıldığıdır. Siyaseti güdümlü saymak siyasete iftiradır.
Müzik her dönemde o anki kişinin ruhsal durumunu ele veren sinsi bir ihbarcıdır.
Köle toplumların edebiyatları bir dirhemdir, menzili kimseye gölge oluşturmaya yeterli değildir ama yine de bir şeydir.
Sana cenneti vadeden varsa bil ki, sana bedava iş yaptırmak istiyor.
Yazarlık acıları hafifletmez sadece tanıklık ettiği dönemi kayıt altına alır. Bu da bir iştir.
Acılar içinde kıvranan, özgür olmayan toplumların az da olsa kendi bağrından bu tür çalışmaların ortaya çıkarılması, yapılan bu çalışmaların dönemin ruhunu aydın ve yazarların dilinden yansıtması tarihe not düşme açısından son derece değerlidir. Metin Aydın'ın- BU BİR SÖYLEŞİ KİTABIDIR- kitabını Red yayınlarından isteyip büyük bir keyifle okuyabilirsiniz. Metin Aydın'a başarılar diliyorum.