Faili Belli İzlem Gözlemcisi Avukat Esra Kılıç, Musa Anter Davası’nın 6 ay sonra zamanaşımına uğrayacağına dikkat çekti. Anter’in oğlu Dicle Anter de, “Zamanaşımı demek, katilleri korumaktır.
Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Kültür ve Sanat Festivali'ne katılmak üzere davet edildiği Diyarbakır’da 20 Eylül 1992’de katledilen Kürt Yazar Musa Anter’in katledilmesine dair açılan davanın zamanaşımına uğratılmasına 6 ay kaldı.
Anter’in katledilmesine ilişkin 2000 yılına kadar, sorumluların tespit edilmesini sağlayacak etkin bir soruşturma yürütülmedi. Etkin soruşturmanın yürütülmemesine karşın Anter’in ailesi 22 Şubat 2000’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. AİHM, 2007 yılında “yaşam hakkının hem maddi hem de usul açısından ihlal edildiğine” karar verdi.
AİHM kararının ardından 2009 yılında Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı, eski JİTEM tetikçisi Abdülkadir Aygan’ın itiraflarını ihbar kabul ederek katliamdan 17 yıl sonra soruşturmayı yeniden başlattı. Aygan bir hatıratında Anter katliamının JİTEM'in önde gelen kadrosu tarafından planlandığını itiraf etti. Bunun üzerine PKK itirafçıları Cemil Işık, Ali Ozansoy, Abdülkadir Aygan, Hamit Yıldırım ve Yeşil kod adıyla tanınan Mahmut Yıldırım hakkında tutuklama kararı verildi ve uygulamada 20 yıllık zamanaşımı süresinin dolmasına çok kısa bir süre kala Hamit Yıldırım 29 Haziran 2012'de tutuklandı. 2013 yılında Hamit Yıldırım ile Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım, Abdülkadir Aygan ve emekli Albay Savaş Gevrekçi hakkında, “kasten insan öldürmek ve halkı silahlı isyana teşvik etmek” suçlarından yargılanmak üzere dava açıldı.
Dava, açılmasından kısa bir süre sonra 2015 yılında “güvenlik” gerekçesiyle Ankara’ya nakledildi. Dava 2016 yılından bu yana Ankara’da görülüyor. Haziran 2017’deki duruşmada sanık Hamit Yıldırım, “tutukluluk süresi dolduğu” gerekçesiyle tahliye edildi. Davanın zaman aşımına uğramasına aylar kalmasına rağmen kovuşturma aşamasında eksik kalan birçok husus tüm ısrarlara rağmen giderilmedi. İsveç’te bulunan sanıklardan JİTEM elemanı Abdulkadir Aygan’ın 2018 yılında yazılı savunması alınması talebiyle mahkemece müzekkere oluşturulmasına karşın Adalet Bakanlığı kayıtsız kaldı, yanıt vermedi. Davanın bir sonraki duruşması 23 Mart’a Ankara 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Zamanaşımına 6 ay kala görülecek olan duruşmada Adalet Bakanlığı’ndan herhangi bir yanıt gelip gelmediği merak konusu.
“Faillerin ortaya çıkması sağlanamadı”
Davayı yakından takip eden Faili Belli İzlem Gözlemcisi Avukat Esra Kılıç, şunları söyledi: “Cinayetten 20 yıl sonra açılan bu davada pek çok hukuki sorun yaşandı. Abdulkadir Aygan'ın itirafları, 2009 yılında soruşturmanın yeniden açılmasına ve Musa Anter Davası’nın JİTEM Ana Davası ile birleştirilmesine neden olduysa da yargılamanın gelinen aşamasında iki davanın birleştirilmesi yargı makamlarının kovuşturmanın esasını, ağır insan hakları ihlallerini mümkün kılan örtülü yapıyı ortaya çıkaracak ya da hesap verebilirliği sağlayacak şekilde genişletmelerini sağlayamadı. Dolayısıyla Musa Anter cinayetinin faillerinin ortaya çıkarılması, yargılama makamlarının öncelikleri arasında yer almadı.
“Dava, Eylül’de zamanaşımına uğrayacak”
Bir diğer engel olan sanık Cemil Işık’ın ölümüne dair bilgiler Almanya Devletinden yine uluslararası adli yardım hükümleri çerçevesinde Adalet Bakanlığı tarafından istenilmesi talep ediliyor ama aynı şekilde Bakanlıktan cevap alınamıyor. Böylelikle şu an gelinen aşamada 30 yıllık uzatılmış zamanaşımı süresinin Eylül ayında dolacağı düşünüldüğünde 6 aydan kısa bir süre kalmış oldu
Yasalarda zorla kaybetme ve yargısız infaz suçları düzenlenmemesine rağmen uluslararası sözleşme ve içtihatlara uygun bir şekilde yargılamalar yapılacağına dair beyanlarda bulunuluyor. Aslında bu da bize bu davaların açılması iradesinin ve bugün bulunduğu durumlarının yani beraat ya da zamanaşımından düşürme kararlarıyla kapatılmalarının tamamen siyasi irade ile ilişkili olduğunu gösteriyor.”
Dicle Anter: Sıfırdan başladık
Dava sürecinde kritik bir aşamaya gelindiğine dikkati çeken Musa Anter’in oğlu Dicle Anter, ilk gündem beri gerekli soruşturmanın yapılmadığını vurguladı. 1996’da Avukat Selim Okçuoğlu’yla birlikte dava sürecini başlatmak için Diyarbakır’a gittiklerinde dosyanın içinde sadece bir A4 sayfasının olduğunu söyleyen Anter, “Sıfırdan başladık. O günkü şartlar altında hiçbir şeye kovuşturma ve soruşturmaya yer yoktu. Davayı AİHM’e kadar getirdik ve Türkiye’nin cezalandırılmasıyla birlikte dosya raftan indirildi. Dosyanın raftan indirilmesiyle zaman kazandık ve bu süre içinde çok farklı tanıklar ortaya çıktı. Her tanık yeni bir isim verdi. Çok sayıda kişi mahkemeye geldi ama o dönemin en önemli isimleri gelmedi” dedi.
“Babamın katilini bulsunlar o zaman helalleşiriz”
Türkiye’de yürütülen siyaseti de eleştiren Anter, 6 partinin birleşerek “helalleşeceğiz” dediğini hatırlattı. Anter, “Biz o 6 partinin liderlerini çok iyi tanırız. Özellikle Kürtlere karşı tutumları belli. Ben onlarla nasıl helalleşeceğim. Eğer helalleşmek istiyorlarsa, faili meçhul cinayetleri işleyenleri ortaya çıkarsınlar. Köy boşaltmalarında sebep olanları ortaya çıkarsınlar. Özellikle Kürdistan bölgesindeki yolsuzlukları ortaya çıkarsınlar. Babamın katilin bulsunlar, güven versinler o zaman helalleşiriz. Öyle lafla olmaz, kimse kimseyi kandırmasın. Cesaretleri varsa bu konuların açsınlar halka güven versinler. Yoksa Diyarbakır’a gelse ne olur gelmezse ne olur. Benim yerime düşünme, düşünceme saygı göster. Taybet Ana 7 gün dışarıda kaldı. Her günümüz kahır içinde geçiyor. Yaşam hakkı tanımıyorlar. Şimdi zamanaşımına geldik” diye ekledi.
“Mahkeme sürecini devam ettireceğiz”
Zaman aşımıyla birlikte hukuksuzluğun en son aşamasına gelineceğini işaret eden Anter, “Dava Yargıtay’a gidecek sonra itirazlarımız olacak. Davayı tekrar AİHM’e taşıyacağız. Biz hukuk ve adalet istiyoruz. Türkiye’de bir sistem var. Bizim derdimiz Türkiye’de kemikleşmiş sisteme karşı. Bu sistem ortadan kalkmalı. Savaşımız buna karşı. Mahkeme sürecini devam ettireceğiz” dedi. (Kaynak: MA)