Sur Ajans’ı ziyaret eden DEVA Partisi Diyarbakır İl Başkanı Cihan Ülsen, Diyarbakır Newroz’una ilişkin yaptığı değerlendirmede, “İnsanlar o meydanda şunu söylediler: Evet ekonomik bir kriz var, hayatımızı idame ettirmek için çok ciddi problemlerle boğuşuyoruz ama biz onurlu ve haysiyetli bir yaşam için öncelikle hak ve özgürlükleri daha fazla önemsiyoruz” dedi.
DEVA Partisi Diyarbakır İl Başkanı Cihan Ülsen ve parti il yönetiminden bir heyet Sur Ajans’ı ziyaret etti.
Ziyaret sırasında Hafta başında gerçekleşen görkemli Diyarbakır Newrozu üzerine değerlendirmelerde bulunan DEVA Partisi Diyarbakır İl Başkanı Cihan Ülsen, Türkiye genelinde ve bölgede kutlanan Newroz etkinliklerinde özgürlük ve hürriyet meselesinin öne çıktığını belirtti.

Deva Partisi Diyarbakır İl Başkanı Cihan Ülsen'den Sur Ajans'a ziyaret
‘İşsizlik hat safhada, ama buna rağmen insanların öncelediği en önemli şey, özgürlük ve hürriyet’
Diyarbakır Neerozu’nun verdiği mesaja ilişkin Ülsen, şu değerlendirmeyi yaptı: “Diyarbakır’daki Newroz’un kalabalığı, aslında sadece Diyarbakır ve bölgeye değil bütün Türkiye’ye bir mesaj veriyor. O mesajın ana temelinde de şu var; Türkiye’de ciddi bir ekonomik kriz var. İnsanlar ekonomik olarak çok ciddi sorunlar yaşıyor. Ateş mutfaklara ceplere girmiş durumda. İşsizlik hat safhada, ama buna rağmen insanların öncelediği en önemli şey, özgürlük ve hürriyet meselesidir. Başta iktidar olmak üzer Türkiye’deki siyasilerinde oradan alması gereken mesaj o.”
Hükümeti kuracak olan muhalefete yönelik bir mesaj olarak algılanmalı
Diyarbakır Newroz’u başta olmak üzere kutlanan tüm Newroz etkinliklerinde siyasilerin çıkarması gereken derslere ilişkin olarak da Ülsen, şöyle konuştu: “İnsanlar o meydanda şunu söylediler; evet ekonomik bir kriz var, evet hayatımızı idame ettirmek için çok ciddi problemlerle boğuşuyoruz. Ama biz onurlu ve haysiyetli bir yaşam için öncelikle hak ve özgürlükleri daha fazla önemsiyoruz. İktidar zaten bu mesajı almıyor, almak istemiyor. Mesaj önümüzdeki seçimde hükümete gelecek muhalefete bir mesaj olarak algılanmalı. Bu mesajı muhalefet doğru bir şekilde algılarsa, Türkiye’deki en önemli çıkış yolunun hak, hukuk ve özgürlüklerden geçtiğini anlamak zorunda. Biz partimiz olarak yaptığımız bütün çalışmalarda ekonomi, sağlık, eğitim ya da işte yerel yönetimlerle ilgili meselelerde, bir söz söylediğimizde en başta şunu söylüyoruz; bu ülkede hak, hukuk, özgürlük, demokrasi yerle yeksan edildiği için biz bugün bu durumdayız.”
Hürriyetin ekonomiden daha önemli olduğu mesajı verildi
Newroz’dan Tüm Türkiye’nin çıkarması gereken dersler olduğuna vurgu yapan Ülsen, konuşmasını şöyle sürdürdü: “İstediğiniz kadar ekonomi ile ilgili formüller geliştirin, istediğiniz kadar liyakatli kadrolar getirin bu ülkede hukuk ve adaleti tesis etmediğiniz müddetçe ekonomi de diğer sorunlu alanlarda düzelmeyecek. Newroz’un mesajını bu anlamda okunması gerektiğini düşünüyorum. İnsanlar, ‘evet ekmek önemli ama hürriyet daha önemli’ mesajını vermiştir. Bu mesajı da sadece Diyarbakır ve Bölge değil bütün Türkiye’nin alması gerektiğini düşünüyorum.”
‘İnsanlık dışı muamelelere karşı herkesin ses çıkarması gerekiyor’
Diyarbakır Newroz’una yönelik alınan yoğun güvenlik önlemlerini ve kutlamaya gelen kitleye yapılan polis müdahalesini değerlendiren Ülsen, “Türkiye artık polis devleti. Bunu artık kabul etmek gerekiyor. Son 6-7 yıldır, hukuk devletinden kanun devletine, kanun devletinden de polis devletine evirilen bir sürece hep beraber yaşıyoruz. Newroz alanındaki polis şiddeti ile Adana’daki Furkan Vakfı’na gösterilen polis şiddeti arasında hiçbir fark yok. Sadece ülkenin batısı polis şiddetin yeni yeni görüyor. Bu bölge için yeni olan bir şey değildi. Bunun en büyük sebebi de İçişleri Bakanlığı’nın nezdinde Türkiye’de cezasızlık politikasının artık kanun hükmünde olduğu gerçeği. Çünkü o copu sallayan, kötü muamelede bulunan ve haysiyet kırcı davranışta bulunan memurla ileriki dönemlerde kendilerine bir zarar gelmeyeceğini bildikleri için bunu yapıyorlar. Ses çıkaran, itiraz eden ve yapılan yanlışı kamuoyu ile paylaşanlarda hemen terörist ve bölücü damgası yediği için de insanlar toplu olarak da ses çıkaramıyorlar. Ama şu bir gerçek ki insanlık dışı muamelelere karşı herkesin ses çıkarması gerekiyor. Sadece Newroz alanında HDP’ye yapılan değil, Furkan Vakfı veya bir başkasına yapıldığı zamanda aynı tutumu sergilemeli. Bunu böyle aşabiliriz. Öbür türlüsü ileriki dönemler için şiddetin daha da yükselmesine neden olur” ifadelerini kullandı.
‘İktidarın uygulamış olduğu politikaların yanlışlığı bütün bir Türkiye’ye mal oluyor’
Demokratik eylem ve etkinliklere dönük polisin orantısız güç kullanımının cezasızlık politikasından beslendiğine dikkati çeken Ülsen, “Türkiye’nin son 10 yılı ‘cezasızlık’ ile özetlenebilir. Bu onun göstergesi ve Newroz alanında yükselen sesi, alanda dile getirilen talepleri duyurulmasına karşı ya da kitleselleşmesine karşı bir tahammülleri de yok. Yani orada o kalabalık ile birlikte verilen mesajların engellenmesi için o kadar yoğun güvenlik önlemi altında bayram alanına girişler engellenmeye çalışıldı. Yani orada ciddi mesajlar verilse bile katılımı az gösterip verilen mesajları karşılıksız gösterme çabası sergilendi. Ama yüzbinler oraya gelip aynı şeyi söylediği zaman, iktidarın uygulamış olduğu politikaların yanlışlığı bütün bir Türkiye’ye mal olmuş oluyor. Bunu da boşa çıkarmaya çalışıyorlar. Ama bir yanlışta ısrar başka bir yanlışı doğurur. Uzun zamandır her Newroz’da bunu yapmaya çalışıyorlar. 2017’de Kemal Kurkut meselesi vardı. Ama 2018 daha kalabalık geçti. İnsanlar ölse de oraya girişler zorlaştırılsa da gözaltı ve tutuklamalar yaşansa da baskıya bir tepki olarak insanlar daha fazla bir araya geliyor” diye belirtti.
‘Baskı daha fazla tepkiye yol açıyor’
Yurttaşların anayasal hak kullanımına karşı engelleyici uygulamalara değinen Ülsen, şunları söyledi: “İktidarın şunu anlaması lazım; özgürlükleri genişlettiğiniz zaman bu olayların daha aza ineceği bir gerçek. Ama baskı daha fazla tepkiye yol açıyor. İşte tüm bunların sebebi konuşmamda değindiğim gibi artık bir hukuk devleti değil de bir polis devletine everilmesidir. Denklem böyle olunca normal geliyor ama bir hukuk devleti olmuş olsaydık kesinlikle bu görüntülerle karşılaşmazdık. Örneğin Anayasal bir hak olan yürüyüş hakkı var. Siz bu hakkı sağlamakla mükellefsiniz ve bu hakkın kullanılabilmesi için bütün engellemeleri ortadan kaldırmanız gerekiyor. Ama tam tersine bu hakkı zorlaştırıcı ve bu hakkın önünde bariyer olacak şekilde davranıyorsunuz. Bu da demokratik bir toplumda olmaması gereken bir şey.”
SUR AJANS