Gözde Çağrı Özköse/ÖZEL HABER

Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) mezuniyet törenleri, her yıl öğrencilerin mezuniyet törenlerinde taşıdığı toplumsal içerikli pankartlarla kamuoyunun gündemine geliyor, öyle ki ODTÜ mezuniyet törenleri ve törende taşınacak pankartlar her sene merakla beklenen bir etkinlik halini aldı.

Bu yılki tören için ODTÜ Rektörlüğü birbiriyle çelişen kararlar aldı. İlk olarak törenin her zaman olduğu gibi Devrim Stadyumu’nda yapılacağı duyuruldu, ardından iptal edilerek fakültelerde parçalı bir şekilde yapılacağı belirtildi. Son olarak tören yine stadyuma alındı.

Rektörden bölüm başkanları ile öğrencilere soruşturma tehdidi

ODTÜ Rektörlüğü 19 Temmuz'da resmi Twitter hesabından bir açıklama yaparak, 2022-2023 Akademik Yılı Lisans Mezunları Diploma Töreninin 26 Temmuz 2023 Çarşamba günü saat 18.30'da ODTÜ'lüler tarafından Devrim Stadı olarak bilinen ODTÜ Stadyumu'nda 100. Yıl Cumhuriyet Yürüyüşü teması ile gerçekleştirileceğini duyurdu.

"100. Yıl Cumhuriyet Yürüyüşü ile başlayacak olan 2022-2023 Akademik Yılı Lisans Mezunları Diploma Törenimizde Türk Bayrağı, ODTÜ Flaması ve Yabancı Öğrencilerimizin Ülkelerinin Bayrakları dışında hiçbir bayrak taşınmayacak, bu kurala uymayan bayrak, flama vb. stadyuma kesinlikle alınmayacaktır.

2022-2023 Akademik Yılı Lisans Mezunları Diploma Töreninde taşınacak olan pankartların 100. Yıl Cumhuriyet temasıyla ilgili olması önceliklidir. İçerik olarak suç unsuru barındırmayan, tehdit, hakaret ve aşağılama içermeyen pankartların taşınması da mümkün olacaktır. Taşınması planlanan pankartların ilgili Bölüm Başkanlığı tarafından görülmüş ve yukarıda belirtilen özelliklere uygun olması şartı aranacak; tören alanına giriş öncesi pankartlarla ilgili son kontroller yapılacaktır. Tören ve yürüyüş sonrasında adli ve/veya idari işlemlere muhatap olmamak için belirtilen kurallara ve çerçeveye uyulması gerekmektedir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından atanan kayyım rektör Verşan Kök'ün rektörlüğü öncesinde mezuniyet törenleri bu denli gergin ve sorunlu atmosferde geçmiyordu. Ancak, Kök’ün rektörlüğünde öğrenciler soruşturmalardan tutuklamalara kadar pek çok engellemelerle karşılaştı.

Bu engellemelerden en bilineni 2018 yılında düzenlenen mezuniyet töreninde "Tayyipler Alemi" karikatürünü taşıyan dört öğrencinin "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasıyla tutuklanması oldu. Henüz sonuçlanmayan davanın yargılaması ise devam ediyor. “Tayyipler Alemi” karikatürü, mizah dergisi Penguen'in çizerleri tarafından çizilmiş ve derginin kapağı olarak 24 Şubat 2005 tarihinde yayınlanmıştı. Erdoğan’ın 40 bin TL tazminat talebiyle başlattığı yargı süreci ise 2006’da Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından reddedilmişti.

mezuniyet

26 Temmuz'da ODTÜ'nün Devrim Stadı'nda gerçekleşecek olan mezuniyet törenine dönük müdahale ve yasaklara ilişkin ODTÜ'lü öğrenciler ve mezunlarla konuştuk...

ODTÜ Tarih Bölümü öğrencisi Dilara Ercanlı, geçen senelerde ODTÜ bileşenlerinin inisiyatifiyle düzenlenen mezuniyetlerin, mezun ve öğrencilerin kitlesel katılımıyla oldukça kalabalık ve başarılı geçtiğini hatırlatarak, "Bu alternatif mezuniyetlerin başarısı tahminimce Verşan Kök'ü oldukça rahatsız etti. Bu nedenle bu sene mezuniyeti kendisi organize ederek ODTÜ ruhuna zarar verebileceğini, ODTÜ mezuniyetlerinin eleştirel ve mizahi yönünü yok edebileceğini düşündüğünü tahmin ediyorum. Kök, kendi kısıtlamalarıyla yapmaya çalıştığı bu mezuniyet töreniyle birlikte, kendisini rektör olarak tanımayan ve istemeyen binlerce öğrencinin ortak söylemini bastırabileceği gibi bir yanılgıya düşmüş durumda" ifadelerini kullandı.

"Resmi açıklama yapılmaması rektörlük stratejisiydi"

ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi öğrencisi Tunahan Gözlügöl ise 26 Temmuz için yapılan açıklamaya değiniyor ve şöyle ekliyor:

"tunahan gözlügöl

Geçen sene mezuniyet töreninin öğrenciler tarafından ve kayyımsız olarak son derece ihtişamlı bir şekilde gerçekleştirilmiş olması toplumda büyük yankı buldu. Bizler ODTÜ öğrencileri olarak bu yankının ilerleyen senelere kadar yayılacağını tahmin ediyorduk. Bu sene ilk olarak 20 Temmuz'da gerçekleştirileceği duyurulan mezuniyet töreni, daha sonra beş güne yayılarak bölümlere sıkıştırılmak istendi ancak buna dair bir resmi açıklama yapılmadı. Bu durum, rektörlüğün bir stratejisiydi. Açıklama yapmayarak var olan durumu kesinleştirmeden öğrencilerin gücünü görmek istediler. Öğrenciler, geçen sene olduğu gibi kendi mezuniyetlerini güçlü bir şekilde örgütlemeye başlayınca, bu durumu boşa düşürmek amacıyla Kök bir açıklama yaptı ve törenin 26 Temmuz'da gerçekleşeceğini duyurdu. Mezuniyet töreni için insanların hassasiyetlerini kullanarak ‘Cumhuriyet'in 100'üncü yılı’ temasını koymasının nedeni de, getirdiği yasaklamalara meşruiyet kazandırmak ve olası protestoların önüne geçmekti."

"Mezuniyet aynı zamanda bir protesto biçimidir"

Daha önce yaşanan protesto eylemlerinde ODTÜ'nün iç güvenlik birimi ile öğrenciler arasında şiddetli tartışmaların olduğunu, bu tartışmalara ilişkin hakikati paylaştığı için ODTÜ Medya Topluluğunun kapatıldığını ifade eden Gözlügöl, bu süreçte protestolarda yer alan pek çok öğrencinin de keyfi bir biçimde gözaltına alındığını hatırlattı.

"Mezuniyet aslında mezun olanlar için bir geçit olmasının yanında bir protesto biçimidir de. Pankartlar da bunun aracı oluyor ve bu pankartlar oldukça gündem oluyor. Mezuniyet öncesi toplum tarafından merakla beklenen bu pankartlar, mezuniyet sonrasında da özellikle öğrenci kesiminin sorun ve beklentilerini içermesi açısından uzun bir süre gündem olmaya devam ediyor. Dolayısıyla mezuniyet töreninin ve törende taşınan pankartların çok önemli medya araçları ve kaynakları olduğunu söylemek mümkün.

Bundan dolayı bu pankartların önüne geçebilmek hem iktidar hem de iktidarın yaması kayyım için oldukça büyük önem arz ediyor. Bunu bu sene çok daha net göreceğimizi söyleyebilirim" ifadelerini kullandı. Kök'ün kayyım rektör olarak atanması sonrasındaki hemen her eyleminin ODTÜ geleneğini yok etmeye yarayan bir mekanizmanın bir parçası olduğunun altını çizen Gözlügöl, "Demek istediğim şu ki, kayyım rektör ODTÜ geleneğine kendilerine dokunan noktalardan büyük bir düşmanlıkla yaklaşıyor. Evet, ODTÜ geleneği yok edilmeye çalışılıyor ve bunun yerine devletin makul sınırları içerisinde ODTÜ'ye yeni bir form kazandırılmak isteniyor. Ancak ODTÜ'nün en büyük geleneği Hasan Tan'lardan bu yana faşizm karşısında bu geleneği korumaktır ve öğrenciler de bu geleneği diri tutmak için elinden geleni yapacaktır"

Nefret söylemleriyle LGBTİ+ hedef alınıyor

Son dönemde LGBTİ+ bireylerinin ve kurumlarının mevcut iktidar tarafından sıkça hedef alındığına değinen Gözlügöl, ODTÜ yönetimi tarafından yayınlanan bilgi notundaki "bayrak" ifadesine ilişkin şunları söyledi:

"Bütünen baktığımız zaman asıl meselenin LGBTİ+ bayrağının engellenmesine dönük strateji olduğunu söylemek mümkün. LGBTİ+'lara yönelik nefret düzeni makrodan mikroya iktidarın sızdığı her yerde ortaya çıkıyor. 9 Haziran'da yaptığımız 11. ODTÜ Onur Yürüyüşü bunun çok net bir örneği. Yürüyüş bittikten sonra taksi beklerken işkenceyle gözaltına alınmamız bir güvenlik sorununun önüne geçmekten ziyade bizlere dönük nefret politikası olduğu açıktır.

Bütün bunlar bize şunu anlatıyor: Biz LGBTİ+'lar varız ve varlığımız heteroseksist patriarkal kapitalist sistemin mekanizmaları gereği bir mücadeledir. Elbette bayraklarımız dalgalanacak ancak sığ, milliyetçi bir görüsüzlüğün aksine bayrak bizim için kutsal değil sadece temsiliyettir. Bizler var oldukça LGBTİ+ bayrağını dalgalandıracağız ve varoluşumuzu her alanda haykıracağız. Buradayız ve burada oldukça da mücadele edeceğiz. Bayrak engellenir, eylem engellenir ama bizler varız ve bu hakikat ne olursa olsun kafalarının en ücra köşesinde her daim yankılanacak. En azından bunun için elimizden geleni yapacağız."

"Mesajı mezuniyet yürüyüşünde vereceğiz!"

2023 ODTÜ mezunlarının hem gelecekteki ODTÜ öğrencilerine hem de kayyım rektöre mesajlarını mezuniyette vereceğinin altını çiziyor.

"Mezuniyetin her sene hiç yılmadan mezunlar ve potansiyel mezunlar, yani bizzat öğrenciler tarafından örgütleniyor olmasının açık bir "ODTÜ'ye sahip çık!" mesajı verdiğini görüyoruz. Bizlerin iktidar yaması kayyım Verşan Kök'e her sene, her alanda verdiğimiz en net cevap bu okula asla rektör olamayacağıdır. Bu sene de , her sene olduğu gibi öğrencilerin yüzüne bile bakamayacak ve köşe bucak bizden kaçmaya devam edecek çünkü bu okulu sisteme ve AKP iktidarına ve onun yaması Verşan Kök'e teslim etmek gibi bir niyetimiz yok. Dün Hasan Tan döneminde öğrencileri bombalatanlardan bugün işçilerin servis hakkını elinden alanlara kadar bu okulda işçilerin, emekçilerin, akademisyenlerin, öğrencilerin, doğanın ve canlıların haklarını savunmaya devam edeceğiz. Tüm ODTÜ bileşenlerini de bu savunmayı büyütmeye davet ediyoruz"

ara foto1

Gözdağı amaçlı ev baskınları

Kayyım rektör Kök'ün göreve geldiği günden itibaren mezuniyet törenlerine müdahalelerde bulunduğunu ve özellikle kamuoyuna yansıyan mezuniyet pankartları nedeniyle onlarca öğrenciye soruşturma açıldığını belirten İşletme bölümü son sınıf öğrencisi Berkay Yıldırır, 2018 yılında ise LGBTİ+ bayrağı açan öğrencilere güvenlik tarafından saldırılar gerçekleştirildiğini hatırlattı. Yıldırır, bu saldırıların mezuniyet öncesinde kimi öğrencilerin evlerine baskınlar düzenlenerek öğrencilerin evlerinden gözaltına alınmasına kadar gittiğinin altını çizdi.

"Kayyım'ın davetiyesine ihtiyacımız yok"

Pandemi sürecinin de iktidar ve kayyım rektör Kök tarafından ODTÜ'nün muhalif duruşunu engellemeye yönelik bir bahane olarak kullanıldığı belirlemesinde bulunan Yıldırır, şöyle devam ediyor,

berkayyıldırır

"2020 senesi kayyım Verşan'ın sanırım en mutlu olduğu seneydi. Covid 19 salgını nedeni ile okulda planlanacak tüm etkinlikler iptal edilmiş oldu. Bunlardan biri de mezuniyet yürüyüşüydü. Sonraki yıllarda ise Covid 19 bahane edilmeye devam edilerek mezuniyet yürüyüşleri ODTÜ geleneğine uygun olmayan şekilde herkesin kendi bölümünden diploma alacağı küçük organizasyonlara çevrilmeye başlandı. Son 2 yıldır biz ODTÜ öğrencileri kendi imkanlarımızla mezuniyeti geleneklerimize uygun ve özgürce gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Geçtiğimiz yıllarda akademisyenlerimizden de bu konuda destek alıyorduk ancak Kök'ün çeşitli uygulamaları, akademisyenlerin okula girişini engellemek için sticker yasaklamaları yapması, evlerinden uzaklaştırması, görevlerini değiştirmeye çalışması ve tehditleri yüzünden bu sene hiçbir bölümden resmi bir dönüş alamadık"

Mezuniyet töreninin Kök'ün yok etmeye çalıştığı tek gelenek olmadığını vurgulayan Yıldırır, Kök'ün kendi öğrencisi önünde konuşamamaktan, iktidara karşı açılacak pankartlardan ve LGBTİ+ öğrencilerden korktuğunu belirtti. Kök'ün ODTÜ'nün kara lekesi olarak hafızalarda kalacağına değinen Yıldırır, ODTÜ geleneklerinin korunması için öğrenciler, onlara destek veren mezunlar ve akademisyenlerin var gücüyle mücadele ettiğinin altını çizdi.

Öğrencilere mail yoluyla bildirilen yasakların ne öğrenciler ne de mezunlar için kabul edilebilir olmadığını belirten Yıldırır, bu baskılara karşın öğrencilerin sık sık bir araya gelerek ortak kararlar aldığını ve bu baskılara karşı örgütlendiklerini ifade etti. "Kendi mezuniyetimizde yürümek için atanmış bir rektörün mührü olan bir davetiyeye ihtiyacımız yok" vurgusunu yapan Yıldırır, şu şekilde devam etti:

"İfade özgürlüğümüzü kısıtlayacak pankart kontrolleri veya taşınmayacak bir bayrak anlayışımız yok. Öğrenciler olarak Verşan'ın attığı maili tanımıyoruz ve 26 Temmuz tarihinde kontrol edilmemiş pankartlarla, davetiye almadan ve gökkuşakları içinde yürümeyi planlıyoruz. Maalesef akademisyenlerimizden de özellikle LGBTİ+ öğrencilere ve bayrak taşıyacak öğrencilere polis müdahalesi olabileceğine dair duyumlar alıyoruz. Özellikle bu öğrencilerin yürütülmeyeceğine dair bölümlerden aldığımız duyumlar o gün yine en çok zararı LGBTİ+ öznelerin göreceğini gösteriyor."

"ODTÜ her zaman mücadelenin kalesi olacak"

Son yıllarda hükümetin LGBTİ+ ile ilgili nefret söylemlerinin arttığını ve muhalefet partilerinin de bu konuda destek göstermekten kaçındığını hatırlatan Yıldırır, "Bu şekilde bu öğrenciler hedef gösterilmiş oluyor. Kök, bu şekilde bize, "Bakın mezuniyette bu tarz şeyler yapmasaydınız ben de polisi size saldırtmazdım. Sizin güvenliğinizi bu öğrenciler tehdit ediyor" mesajı vererek polis saldırısını meşru göstermeye çalışıyor" dedi ve şöyle ekledi:

“Bizler, LGBTİ+ özneler ve onların dostları olarak gökkuşaklarıyla, trans, interseks, non-binary ve diğer bayraklarla kayyım Verşpan'ın adını anmaktan bile çekindiği "Devrim Stadyumu'nu renklendirmeye geliyoruz. Her sene olduğu gibi bu sene de tüm renklerimizle orada olacak ve fobik Kök'ün yüzündeki kırmızılığa da renk katacağız. Biz mücadeleyi 68 kuşağından öğrenmiş ve bu ruhu taşıyan bir kampüste okuyoruz. Bizlere birilerine baş eğmek, susmak veya harekete geçmemek öğretilmedi.

Biz, ODTÜlüler bu ülkede her zaman mücadelenin bir kalesi olarak hatırlanacağız. Arkadaşlarımızın da önümüzdeki yıllarda Devrim veya Onur yürüyüşünde, mezuniyet yürüyüşlerinde veya okulda haklarını almaları gerektiği yerlerde çok daha iyi işler başarabileceklerine inanıyorum. Biz, mezunlar olarak da her zaman onların yanında olacağız. Kayyım Verşan'ın adını dahi söylemeye korktuğu stadyumumuzda, görmekten çekindiği renklerimizle ve tüm başkaldırımızla bir 'devrim' yapacağız. ODTÜ öğrencileri olarak iktidarın atadığı ve geleneklerimizle hiç alakası olmayan bu şahsa en güzel mesajı o gün yürüyüşte vereceğiz"

devrimstadyumu1

"Mezuniyet baskılardan dolayı mücadele alanı haline geldi"

1997-2005 arasında ODTÜ'nün İnşaat Mühendisliği bölümünde okumuş olan Murat Çeşme, mezuniyeti sonrasında da ODTÜ geleneğinin bir parçası olmaya devam ettiğini belirtti.

MuratÇeşme1

"Benim öğrenci olduğum 90'lı yılların sonundan 2000'lerin ortasına kadar mezuniyet töreni bu kadar gündemde değildi. Mesela ben kendi mezuniyet törenime katılmamıştım. O yıllarda biz ilerici, devrimci öğrenciler mezuniyet töreninin hangi tarihte yapılacağını çok da takip etmezdik. Bunun bu son dönemde bu kadar gündem olmasının bir kaç farklı sebebi var bence. Bir tanesi elbette öğrencilerin mevcut baskıcı yönetime karşı duruşudur.

Daha önce bu mezuniyet törenlerinin bu kadar anlam ifade etmemesinin nedenine bakacak olursak şunu söyleyebiliriz. Her ne kadar Türkiye hiçbir zaman bir demokrasi beşiği, temel hak ve özgürlüklerin çok net kullanıldığı bir ülke olmasa da, en azından örgütlenme, ifade özgürlüğü, eylem, etkinlik, toplantı özgürlüğü noktasında bu kadar geride değildik. Bu anlamda da öğrencilerin kendilerini ifade edebildiği zeminler çok daha fazlaydı. O anlamda belki de bu dönemde, mevcut baskılarla, mezuniyet töreni, öğrenci arkadaşların kendilerini ifade edebileceği, kendi gündemlerine ve sorunlarına, ülke sorunlarına ilişkin söz söyleyebileceği  bir platform haline geldi. Böylece mezuniyet törenlerinin görünürlüğü arttı ve kamuoyunun ilgisini çekmeye başladı."

"Saldırı altında olan gelecek jenerasyonlara yönelik aktarım"

ODTÜ'lü öğrencilerin rektörlüğün duyurduğu yasaklara ve dayatmalara teslim olmayacaklarını zaten ifade etmiş olduklarını belirten Çeşme, bir mezun olarak, geleneğe sahip çıkılması çağrısında bulundu. Rektörlüğün bilgi notunda Devrim Stadyumu'ndan ODTÜ Stadyumu olarak bahsedilmiş olmasına değinen Çeşme, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Rektörlük attığı bilgilendirme notunda Devrim Stadyumu demiyor, ODTÜ stadyumu diyor. Bu stadyumun ODTÜ'lüler açısından şöyle bir önemi var. Biliyorsunuz stadyuma "Devrim" yazılması, 68'lerde, dönemin devrimci önderleri ve gençlik örgütlerinin birlikteliğiyle yapılıyor ve o günden sonra ODTÜ'lüler açısından değerli bir anlam ifade etmeye başlıyor.

Bugün bile hala, 2023 yılında, sohbet etmek için, oturmak için stadyumda buluşurlar ve "Stadyumda buluşalım" demezler, "Devrim'de buluşalım" derler. Böyle bir sahiplenme var. Rektörlük ısrarla bu ismi ağzına almasa da, oranın adı Devrim Stadyumu. O dönemden beridir de her türlü etkinliğin önemli bir parçası oldu Devrim Stadyumu. Bu anlamda, bu saldırılar yalnızca ODTÜ geleneklerine değil, hafızaya saldırıdır, tarihin unutturulmaya çalışılması çabasıdır. Ülkedeki ilerici, devrimci, demokrat tarihin yok edilme çabasıdır. Muhalif iradenin, söz söyleme, itiraz etme iradesinin unutturulması çabası, mücadele kültürünün yok edilme çabasıdır denebilir.

Az sayıda kalan tarihsel mücadele dinamiklerinin unutturulmaya çalışıldığını görüyoruz. ODTÜ özelinde mesela bahar şenlikleri de fiilen engellendi, yaptırılmadı. Bunların hepsi bir bütünün parçası. Şöyle bir şey var, ODTÜ'ye bir öğrenci geldiğinde, aslında o geleneklerle geliyor.

Evet ODTÜ'nin ilerici devrimci bir geleneği var, ama gelen öğrencilerin tamamı net bir politik duruşla gelmiyor. Ancak okulun içinde devam eden gelenekler, öğrenci toplulukları ve onların çalışmalarındaki birlikte çalışma hali, bahar şenliklerinin öğrenciler tarafından hep beraber örgütlenmesi gibi, devrim yürüyüşü gibi etkinlikler, gelen öğrencilerin bu gelenekleri sahiplenmesini ve politikleşmesini sağlıyor. Saldırı altında olan budur aslında. Bunun gelecek kuşaklara aktarılması engellenmeye çalışıyor. ODTÜ yanı sıra Hacettepe bahar şenlikleri, Mülkiye'nin inek şenlikleri gibi pek çok üniversitede, bu 68'lerden gelen gelenekler unutturulmaya çalışılıyor"