Padişah'a mektup
Budala bir toplum yaratıyorsun, verdiğin eğitimle biat eden hayalsiz bir nesil istiyorsun. Tüm çaban sen yaşadıkça hoş sözler duymak, ardından söylenecekler hiç mi hiç umurunda değil. Hâlbuki tarih kitaplarını okursan senden çok önce gelmiş olanlar da sen gibiydiler, var oldukları devirde el pençe divan dururlardı biat edenler; etmeyenler ya darağacına ya sürgüne gönderilirdi. Şimdi sen de beton kafeslere koydurtuyorsun, susacaklar bitecekler sanıyorsun, onlar susunca sen güzel sözler duyacaksın dalkavuklarından. Duyduğun sözler dalkavukça olacak ve sen hepsini gerçek sanacaksın.
Büyüdükçe büyüyecek göğsün her şey sen olmak için, senin için. Gereksiz gördüğün bir sürü değişimi emredeceksin ne insan umurunda, ne hayvan, ne doğa. Sen arzuladıkça gerçekleşsin isteyeceksin. Tarihte krallar nasıl tanrı olmak istedi biliyor musun? Sen her şeyi bilirsin, bunu da mutlaka biliyorsundur. İşte sen de tanrı olmak için koca mabetler inşa ettiriyorsun, hep senin olacakmış gibi kendini sonsuz görüyorsun.
Bir sabah uyanıp koca mabetlerini yeniden yapmak, yıkmak isteyebilirsin. Buna kim karşı çıkabilir, ucube deyip "sence" sanatlar yaptırabilirsin. Hem sanat, sence olmadıktan sonra neye yarar ki... Bazen dün dediklerini unutabiliyorsun bugün inkâr edebiliyorsun. Bu konuda da çok rahat olmalısın, inkâr ettiğini hatırlatan kimseler kalmıyor. Her söylemin yeniymiş gibi günlerce döndürülüyor onlarca TV kanalının tekelleşmiş ekranında. Tam da istediğin gibi oluyor tek ses, tek ekran, tek sen, sen...
Henüz tek olmamış birkaç mesele var. Yakında yeni bir tek yaratacaksındır. Hem istediğin gibi bir nesil oluştu oluşacak sanıyorsun azıcık daha ömrün olursa, doğru ya, sen de bir canlıydın ve aslında sonsuz değildin, her canlı gibi bir sonun olacak...
Padişahım.
Diye bir mektup yazılmış vakti zamanında, bende şimdi burada paylaşmak istedim. Aslında farklı bir yazım vardı ama içinde bulunduğumuz durumlar bana bu mektubu hatırlattı ve sözü hiç uzatmadan her şeyi ezcümle anlattığı için şöyle bırakmış olayım, dilerim ki tarih kitapları hakikatleri yazar ve her canlı ölümlüdür sözünü hatırlarız…