SUR AJANS - Partisinin Siirt İl Divan toplantısında konuşan Saadet Partisi GİK Üyesi Fesih Bozan, Türkiye nüfusunun yüzde 32’sinin sosyal yardım aldığını ve asgari ücretin genel ücrete dönüştürüldüğünü belirterek, “Açlık sınırının 7 bin liranın, yoksulluk sınırının da 25 bin liranın üzerinde olduğu bir ülkede asgari ücretin 5.500 lira olması tek kelimeyle zulümdür. Emeğe zülümdür, emekçiye zulümdür, alın terine zulümdür, insana zulümdür!” dedi.
Saadet Partisi GİK Üyesi Fesih Bozan, partisinin Siirt İl Divan toplantısında konuştu. Bozan, partisinin siyaset anlayışının kutuplaştırıcı değil kucaklayıcı, ayrıştırıcı değil birleştirici, kuvveti değil hakkı üstün tutan, siyasi rantı değil hizmeti esas alan bir anlayış olduğunu belirtti.
'Özgürlüklerin teminat altına alındığı bir Türkiye'
Bozan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bizim yönetim anlayışımız; Adalet, Liyakat, İstişare, Ahlak, Şeffaflık ve Denetim ile Plan ve Programı esas alır. Saadet Partisi olarak vizyonumuzu şu beş başlık altında özetliyoruz: Özgürlüklerin teminat altına alındığı bir Türkiye, tam bağımsız bir Türkiye, müreffeh bir Türkiye, Güçlü bir Türkiye, öncü bir Türkiye...
Bunların neticesinde ise 3 temel hedefimiz var; yaşanabilir bir Türkiye, yeniden büyük Türkiye, yeni ve Adil bir Dünya...”
'Korumamız gereken şey adalettir, mazlumların, mağdurların ve mazlumların hakkıdır'
“Milli Görüş” geleneğine vurgu yapan Bozan:
“-İslam'ı, Müslümanların yanlışlarına kurban edemeyiz!
-Cami'yi, cami cematinin yanlışlarına kurban edemeyiz!
-Kabe'yi, dolar ve petrol zenginlerinin çıkarlarına kurban edemeyiz!
-Değerlerimizin, birtakım yapıların istismar edişine sessiz kalamayız!
-Devleti ayakta tutanın adalet olduğunu çok iyi bilenleriz. Devleti değil, devleti ayakta tutan adaleti kutsal kabul eden bir anlayışımız var bizim.
-İnancımızın gereği olarak, insanların temel hak ve özgürlüklerini kutsal sayar; hiçbir pazarlığa konu edilmesine rıza göstermeyiz!
-Biz, adaletin yerli yerine oturtulması için gayret gösteriyoruz. Bizim korumamız gereken şey adalettir, mazlumların, mağdurların ve mazlumların hakkıdır.
-Her şeyi alınacak oyları tartarak hesap edenlerin aksine bizler, zalimlerin ve müstekbirlerin karşısında her daim müstaz'afların yanında yer almaya devam edeceğiz.
-İnancımız bize bunu emreder, oy alacağız diye inancımızın gerekliliklerini asla çiğnemeyiz. İktidardakiler ile aramızdaki temel fark da budur” ifadelerini kullandı.
İktidarın suni gündemlerine atıfta bulunan Bozan, “Gerçek gündemler konuşulmasın diye, her gün bir başka suni gündem üretiliyor ve adeta bir 'sis bombası' sürekli olarak gündemin orta yerine bırakılıyor. Bir hafta bu sis bombası "nas tartışması" oluyor, bir başka hafta "market zincirleri" oluyor, bir başka hafta sosyal medyada infiale sebep olacak üretilmiş gündemler... Ekonomimiz alev almış, kriz her geçen gün daha da derinleşiyor; ama krizle mücadele etmesi gerekenler, krizi değil algıyı yönetmenin peşinde koşuyor” dedi.
Rakamlarla oynamak çözüm değil
Yurttaşların yaşadığı geçim derdine işaret eden Bozan, şunları ifade etti: “Lisans öğrencileri için burs miktarı 850 liradan 1250 liraya çıkarıldı. Bu fiyat güncellendi; fakat öğrencinin içtiği kahve, yediği yemek, giydiği kıyafet, gittiği sinema, aldığı kitaplar, bindiği toplu taşıma, verdiği kira da günden güne artıyor. Enflasyon üç haneye çıkmışken, dolar bazında iki haneli kalan bu burslar hangi öğrenciye yetecek? 2016’da 400 Lira olan öğrenci bursu 135 Dolara, 2017’de 425 Lira olan burs 120 Dolara, 2019'da 500 Lira olan burs 95 Dolara, 2021'de 650 Lira olan burs 78 Dolara, 2022'de 850 Lira olan burs 48 Dolara tekabül ediyordu. 2023'te 1.250 Lira olacak burs ise kaç dolara denk geldiğini hep birlikte göreceğiz; şimdilik 67 Dolara tekabül ediyor.
"Öğrencinin dolarla işi olmaz" diyorsanız da; buyurun, bir zamanlar en ucuz olarak bilinen ve cebindeki bozukluklarla alınabilen tavuk dönere bakalım.
KYK burs ve kredisi ile alınabilen en ucuz tavuk döner dürüm sayısı:
2016: 75 2017: 73 2018: 71
2019: 63 2020: 63 2021: 64
2022: 45 2023: 31 (o da en fazla ve şu anki fiyatlara göre)
Demek ki rakamları yukarı yönlü revize ederek hiçbir şeyi çözemiyorsunuz.”
‘Geçen yılın 2825 lirası, bu yılın 5500 lirasından daha değerliydi’
Gündemdeki asgari ücret tartışmalarına ilişkin de Bozan, şöyle konuştu: “Hepimiz biliyoruz ki; geçen yılın 2825 lirası, bu yılın 5500 lirasından daha değerliydi. Yılbaşında yapılacak artışın da etkisinin birkaç ay süreceğini öngörmek için "ekonomist" olmaya gerek yok diye düşünüyoruz. Üstelik iktidar, tüm bunları kendi kesesinden lütfediyormuş gibi, millete tepeden bakarak yapıyor. Sanki milletimiz, ekonomik zorluklara rağmen bütçede hedeflenen vergi gelirinin çok üstünde vergi vermemiş, faturalarından bile devlete kaynak aktarmamış da; iktidar, kendi kasasından bunu dağıtıyormuş gibi ikramda bulunduklarını ima ediyorlar neredeyse.”
‘Emeğe zülümdür, emekçiye zulümdür, alın terine zulümdür, insana zulümdür!’
Yurttaşların yaşadığı ekonomik darlığı “zulüm” olarak niteleyen Bozan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İktidar, milletin memnuniyet duymasını değil kendisine minnet duyulmasını istiyor. Sürekli ihsanda bulunan bir edayla, milletin kaynaklarını enflasyonu artırma pahasına seçim ekonomisi için harcayıp; bir de kendilerine şükran duyulmasını bekliyorlar. Çok net söylüyoruz: Açlık sınırının 7 bin liranın, yoksulluk sınırının da 25 bin liranın üzerinde olduğu bir ülkede asgari ücretin 5.500 lira olması tek kelimeyle zulümdür. Emeğe zülümdür, emekçiye zulümdür, alın terine zulümdür, insana zulümdür! Bu rakamlara rağmen hala, “çalışandan fedakarlık istemek” ise bir trajedidir. Bu millet yeterince fedakarlık yaptı. Asıl fedakarlık yapması gereken iktidarın ta kendisidir. Sadece israf politikalarından vazgeçseler, asgari ücretli abad olur!”
‘Herkes asgari ücrete mahkum ediliyor!’
Asgari ücret genel ücret haline geldiğine değinen Bozan, şunları söyledi: “Türkiye, Avrupa’da Euro bazında en düşük asgari ücret veren ülke konumundayken; asgari ücretli oranı en yüksek olan ülke aynı zamanda. Her 10 çalışandan 4’ü asgari ücretli… Ayrıca Türkiye’de ortalama ücret, asgari ücrete giderek yaklaşıyor. 2014 yılında 534 dolar olan iki ücret arasındaki fark 2022 yılında 224 dolara inmiş… Yani artık herkes asgari ücrete mahkum ediliyor! Derece yapmış mühendis, kadrosunu almış memur, ihtisas sahibi sağlık çalışanı herkes aynı ücreti almaya doğru gidiyor. Üstelik Türkiye, tüm bunların yanında 60 saatten fazla çalışma süresine sahip birinci ülke konumunda. 15 yaş üstü istihdam/nüfus oranında ise %43 ile yine son sıralarda yer alıyor. Yani çalışan sayımız nüfusa oranla az, çalışanlarımız ise düşük bir ücrete yüksek mesai saatleriyle çalışmak zorunda bırakılıyorlar. Yani aslında asgari ücret rakamı büyürken; asgari ücretlinin ekmeği, memur maaşları artarken; memurun sofrası, burslar artarken; öğrencinin öğünü küçülüyor. Hep birlikte "istikrarlı" bir şekilde fakirleşiyoruz, "istikrarlı" bir şekilde yoksullaşıyoruz.”
‘Ülke nüfusunun %32’si bir şekilde sosyal yardım alıyor’
“Asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı bir ülkede insanca yaşamdan bahsedilebilir mi?” diye soran Bozan, “Devletin resmi rakamlarına göre ülke nüfusunun %32’si bir şekilde sosyal yardım alıyor... Yiyecek, içecek, yakacak veya gıda desteği olmadan ayakta duramıyor. Böyle bir ülkede insanca yaşamdan bahsedilebilir mi! "Efendim, ne güzel işte sosyal yardımları arttırdık" diyecekler... Sosyal devlet; daha çok insana yardım eden devlet değil, vatandaşını yardıma muhtaç hale düşürmeyen devlettir” ifadelerini kullandı.
‘Asgari ücret değil insanca yaşam ücreti’
Asgari ücret yerine insanca yaşam ücretine dikkati çeken Bozan şunları söyledi: “Asgari ücret; açlık sınırı altından kurtarılarak, Milli Gelirden adil pay alan “İnsanca Yaşam Ücreti”ne dönüştürülmelidir. Peki ,nedir "İnsanca Yaşam Ücreti?" Çalışanın hakkını aldığı, enflasyona ezdirilmediği ücrettir. Bunun için asgari ücret, her yıl reel olarak enflasyonun üzerinde arttırılmalıdır.. Enflasyon oranında bir artış lütuf değil zaten bir sorumluluktur, zorunluluktur. Asgari ücret, mutlaka enflasyonun üzerinde olmalıdır. İşçi, memur ve emeklilere yapılacak ücret artışı ve asgari ücretin yoksulluk sınırının üzerine çıkarılması ile birlikte; vatandaşlarımızın gelirleri artacak, bu durum diğer iş sahalarına da etki edecek ve artan toplam taleple birlikte işsizlik de azalacaktır. Yine diyecekler ki; "efendim, gerçekçi olmak lazım, bu kadar kaynak nerden bulunacak?" İşte TBMM’de 2023 bütçesi görüşülüyor.. 2023 yılında; Anapara için 564 milyar lira, faiz için ise 519 milyar lira kaynak ayrılmış. Yani neredeyse bütçedeki her 2 liranın 1 lirası faize ödenecek!”
‘İktidar değişmedikçe sonuç değişmeyecek’
Türkiye’de israf ve yolsuzluk had safhada olduğuna vurgu yapan Bozan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki faize bir yılda toplam 519 milyar lira ödeyecek iktidarın, aynı dönemde milyonlarca köylü, çiftçi ve üretici için tarımsal desteklemelere ayırdığı pay ne kadar? Sadece 54 milyar lira.
-İşte biz bu düzene karşıyız! Biz; ücretin de yaşamın da asgarisini reddediyoruz!
-Adil olanı, hakkımız olanı istiyoruz! İsrafa da, yolsuzluğa da karşı çıkıyoruz!
-Milletin alın terinin bir avuç mutlu azınlığa aktarılmasına rıza göstermeyeceğiz!
Tarihi bir dönemeçteyiz! Bütün dünya yeniden şekillenirken, sadece haritalar değil ekonomik eksenler de yeniden dizayn edilirken; Türkiye, her gün içerdeki başka bir kokuşmuşluk ve yozlaşmayla yüzleşmektedir.
Maalesef iktidar çevresine çöreklenenler, sadece yetimin malını, garip gurebanın hakkını, milletin emeğini değil; Türkiye’nin geleceğini de çalıyor!
Açık söylüyoruz; bu iktidar değişmedikçe, sonuç değişmeyecek! Zira aynı şeyleri tekrar ederek farklı sonuç elde edemezsiniz.. Şimdi önümüzde bir fırsat var. Türkiye bir seçim atmosferine girmiştir.
Bu seçimde;
-Parti kaygısıyla değil, ülke kaygısıyla hareket eden bir yönetim gelecek.
-Partisinin iktidarını değil, Türkiye’nin itibarını düşünen bir yönetim gelecek.
-Şahısların menfaatlerini değil, milletin ihtiyaçlarını merkeze alan bir iktidar gelecek.
-Bu iktidarın mayası ve ruhu da Saadet Partisi olacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Çünkü Saadet Partisi; haksızlığın, yolsuzluğun, rüşvetin olmadığı bir Türkiye’nin teminatıdır.”