Gündem

Sadece 3 ay çalışabiliyorlar: Ülkenin durumu budur

Ekonomik krize alternatif oluşturmaya çalışan kadınlar, birçok iş kolunda çalışırken, kimi zaman 40-45 derece güneşin kavurucu sıcaklığında mesai yapmak zorunda kalıyorlar.

Ekonomik krize alternatif oluşturmaya çalışan kadınlar, birçok iş kolunda çalışırken, kimi zaman 40-45 derece güneşin kavurucu sıcaklığında mesai yapmak zorunda kalıyorlar.

Kadınlar, akşamdan hazırladıkları iş kıyafetlerini sabahın ilk ışıklarıyla giyip ellerinde eldiven, erzak poşetleri ve kovalarıyla ortak buluşma noktasına ilerlerken, havanın hala aydınlanmamış olması nedeniyle yürürken cep telefonlarının ışıklarını kullanıyorlar. Daha sonra bir kamyonetin kasasına binen kadınlar, buradan tarlanın yolunu tutuyor. Çalışmak için erken bir saat olması bakımından, yolculukta uykusu kaçsın diye sohbet edenler de oluyor, uyuklayanlar da. Engebeli, çukur ve taşlarla dolu yolda 1 saatlik sarsıntılı yolculuğun ardından kamyonet tarlaya varıyor.

Diyarbakır’ın Çınar ilçesinde tarım işçisi kadınların zorlu mesaisi sabah saat 04.00’de başlıyor. Şallarını bağlayan kadınlar son hazırlıklarını da tamamlayıp işe koyuluyorlar.

Pamuk ve Patlıcan tarlasında ürünleri toplamak için kolları sıvayan kadınlar, yaklaşık iki saat sonra yanlarında getirdikleri yiyecekler ile kahvaltı yaptıktan sonra yeniden çalışıyor. 

Saatin ilerlemesiyle hava da iyice ısınıyor. Günde 12 ila 15 saat çalışan ve bunun karşılığında 500 ila 600 TL yevmiye alan kadınlardan tarım işçisi olmanın zorluklarını dinliyoruz.

Tarlada patlıcan toplayan işçilerden evli ve 6 çocuğu olan Besna Çakı, “650 TL yevmiye alıyoruz. Aldığımız yevmiye bir kilo çayın 400, 5 kilo pirincin 400, bir torba unun 800, bir torba şekerin 750 TL olduğu yerde yetmiyor. Tamamen çaresizlikten gelip tarlalarda çalışıyoruz. Çocuklarım için ve kimseye muhtaç olmamak için çalışıyorum. Verdiğimiz emeğin karşılığını alamıyoruz. Mevcut ekonomik sisteminde zengin daha zenginleşirken, fakir ise daha da fakirleşti. Herkesin bizim gibi emek vermesi gerekiyor. Bu topraklar ancak bu şekilde kurtulur. Burada çalıştıktan sonra gidip evde de çalışıyorum. Küçük çocuklarım ve hayvanlarım var, onlara da bakmak zorundayım.  Zaten bunları yapana kadar zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. Dinlenmeye asla fırsatım olmuyor. Sabah tekrar işe gideceğimiz için ev işleri bittiği gibi uyuyorum” dedi.

Hem tarla sahibi olan hem de tarlasında işçilerle patlıcan toplayan Şükran Datumani, ürünleri ekerken ve bakım sürecinde çok fazla zorluk çektiklerini belirterek, “İlaçtan tutalım gübre ve mazota kadar her şey çok pahalı. Verdiğimiz emeğin ve masrafın karşılığını alamıyoruz. Bu sene kavunun, biberin kilosu 5-6 TL’dir. Verdiğimiz emeğe hiç bir şekilde değmiyor. Gübrenin tonunu 2-3 bin TL’ye alıyoruz. Yani anlayacağınız biz malzemeleri pahalıya alıp ürünü ucuza satıyoruz. Bu krizin ve durumun nedeni savaş politikalarıdır” diye kaydetti.

Aysel Gültekin (28), 8 yaşından bu yana tarlada çalıştığını söyledi. Sabah tarla işi yaptığını akşam da eve gidince temizlik yaptığını söyleyen Gültekin, “Pamuğun çapasını yapıyoruz daha sonra büyüyen otları elimizle topluyoruz. Sonbahara doğru pamuğu topluyoruz. Başka şehirlerde pamuk işçiliği yapan işçilerle zorluklarımız aynı olmasına rağmen yevmiyemiz onlardan az. Tarladan aldıkları yevmiyeyle geçinemiyoruz. Yüksek elektrik faturaları ödüyoruz, ev masrafları da var. Herhangi bir sağlık güvencemiz yok ve sigortasız çalıştırılıyoruz. Bu şartlarda nasıl geçinebiliriz” diye sordu.

 Sabahın erken saatlerine uyanıp iş başı yapmak zorunda kaldığını dile getiren Şildan Tunç (20), 14 yaşından bu yana tarlalarda çalıştığını ifade etti. Tunç, “Ağustos ayında sabahtan akşama kadar güneşin altında bu şartlarda çalışmak bizi zorluyor. Aldığımız 500 lira yevmiye ihtiyaçlarımızı karşılamıyor. Evde 8 kişi yaşıyoruz ve 4 kişi çalışıyoruz. Burada çalışma saatimize oranla aldığımız maaş emeğimizi karşılamıyor” ifadelerini kullandı.

Pamuk işçiliği yaparak ailesini geçindirmeye çalıştığını söyleyen Songül Gültekin (23), 10 yaşından beri tarlalarda işçilik yaptığını kaydetti. Kadınların her yerde olduğu gibi tarım işçiliğinde de sömürüldüğünün altını çizen Gültekin, “Burada hem okuyup hem çalışanlar var. Tek başına çalışıp ailesine bakanlar var. Evde annemle babam ve ben yaşıyoruz. Dolayısıyla çalışan tek kişi benim. Çınar’da kadınların yapabileceği tek alternatif iş tarımdır. Ancak tarımda da sadece 3 ay iş var. 3 ay aldığımız parayla 12 ay geçinmeye çalışıyoruz. Ülkenin iş durumu da budur. Yıllardır tarlalarda çalışıyorum ve aldığım 500-600 liralık yevmiye hiçbir şekilde yetmiyor. Her şeye rağmen bu yaşta yerine getirmem gereken sorumluluklarım var. Devlet bize bu koşulları dayatıyor. Kadınlara olabildiğince güvenceli iş alanları açılmalıdır” dedi.