TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Ahmet Karer Yurttaş, Tıp Fakültesi tercihlerinde taban puanın bu yıl 10 bine kadar düşmesini “Sağlıkta yaşanan şiddet, bu durumu tetikleyen en büyük nedendir” diye yorumladı.

Yönetilemeyen sağlık politikaları, hekimlere uygulanan şiddet, özlük hakları, dönüşüm programları ve bununla birlikte hekimlerin değersizleştirilmesiyle, tıp fakültesini düşünen adaylar için de endişe oluşturdu. 2022-2023 öğretim yılında üniversitelerin lisans ve ön lisans programlarına 1 milyon 5 bin 490 aday yerleşirken, 12 bin 587 kontenjan boş kaldı.

Tıpta taban puan 10 bine düştü

Kamu üniversiteleri tıp fakültelerinin taban puan sıralamasında, önceki yıla göre 10 bine varan düşüşler oldu. Bazı vakıf üniversitelerinin tıp fakülteleri aldıkları öğrencilerin başarı sıralaması, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi’nin (ÖSYM) koyduğu 50 binlik baraja dayandı.

Türkiye’de tıp fakültesi kontenjanları sürekli arttırılıyor. 2003’de 4 bin 550 olan kontenjan 2008’de 6 bin 98’e, 2011’de 8 bine 205, 2012’de 8 bin 915, 2013’de 11 bin 37’ye ulaştı. Yine kontenjanlar 2018’de 14 bin 647, 2019’da 15 bin 50, 2021’de 17 bin 330’a ulaştı.

110 Tıp Fakültesi öğrenci alıyor

Ankara Tabip Odası’nın açıkladığı tıp fakülteleriyle ilgili raporuna göre, 78 devlet, 32’si vakıf üniversitesi olmak üzere toplam 110 tıp fakültesi öğrenci alıyor. Devlet üniversiteleri içinde Türkçe tıp programlarının genel kontenjanı 13 bin 150, İngilizce tıp programlarının genel kontenjanı bin 80 olmak üzere toplam 14 bin 230 oldu. Okul birincileri için ayrılan 392 ve KKTC uyruklu öğrenciler için ayrılan 15 kontenjan da dahil edilince devlet üniversitelerinin tıp fakültelerinde bu yıl toplam 14 bin 637 öğrenci eğitim görecek. Vakıf üniversitelerineyse 2 bin 77 Türkçe tıp, bin 196 İngilizce tıp olmak üzere 3 bin 273 kontenjan ayrıldı. Milli savunma ve İçişleri bakanlıkları için toplam 224 öğrenci alınacak. Kıbrıs’ta eğitim veren üç tıp fakültesinin toplam kontenjanı 260. Azerbaycan’daysa 40 öğrenci eğitim görecek.

Uzun süredir yönetilemeyen sağlık politikalarının tıp eğitimini de çöküşe sürüklediğini ifade eden Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Üyesi Dr. Ahmet Karer Yurttaş, Tıp Fakültelerinin neden tercih edilmediğini, sağlıkta yaşanan çöküşün eğitime yansımalarını değerlendirdi.

Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Üyesi Dr. Ahmet Karer Yurttaş

‘Şiddet baskısı altında çalışmada hükümetin ciddi bir etkisi var’

Hekimlerin işçileştirilmesine dair genel bir eğilimin olduğuna dikkat çeken Yurttaş, “Neoliberalizmle birlikte 2002’den bu yana kendini daha fazla gösteren bir dönüşüm var. Dönen çarkın içerisine hapsolmuş bir meslek grubuyla karşı karşıyayız.  Şiddet baskısı altında çalışmada hükümetin ciddi bir etkisi var. Uzun zamandır itiraz ettiğimiz bir yöntemle sağlıklı bir toplum için değil, sağlığın kar ve rıza alanına dönüştürülmesi bir kontenjan artışına denk geliyor. Tüm bunlarla birlikte kontenjan artışlarının tıp fakültelerinin sıralamasını düşürmesinin etkileri de görülüyor” diye konuştu.

Tercihte 10 bine yakın düşüş

Geçen yıllara oranla tıp fakültelerini tercih etmede 10 bine yakın bir düşüş olduğunu anımsatan Yurttaş, bu yıl sadece 110 tane tıp fakültesinin öğrenci aldığını söyledi. Yurttaş, “Öğrenci alan tıp fakültelerinin içerisinde de 41’i akredite edilmiş. Bazı tıp fakültelerde çok ciddi bir düşüşler var. Akredite edilmemiş birçok fakülte var. Bilgisayar bölümleri ve teknolojinin ağırlıklı olduğu bölümler daha fazla tercih edildi.  Eskiden tıp fakültelerinin kontenjanları dolardı.  Adaylar, doktor olmak için çok çabalardı.  Durum çok vahim ve kanayan bir sağlık ortamı var” dedi.

Hekimi işçileştirme

“Bir sağlık emekçisi olarak, işe gidiyorsunuz ve işyerinde hayatınızı kaybediyorsunuz” diyen Yurttaş, “Hekimleri işçileştirme, bir çarkın dişçisi haline getirme şiddetin temel gerekçesidir. Burada kamu otoritesi altında yapılan yöntemlerin şiddet ortamını değil çözmek, daha da yangın haline getirdiğinin farkındayız. Kamu otoritesi, sağlık emek gücünü karşısına alarak bir yere varamayacaktır” diye ekledi.

Yoğun göç dalgası

Hekimlerin yurt dışına gitmeyi tercih etmesiyle beraber Türkiye'de yoğun bir göç dalgasının olduğunun altını çizen Yurttaş, “Ağustos ayında TTB’den belge alan hekimlerin sayısı rekor kırdı. Henüz 2022 bitmediği halde Ağustos ayı hekimlerin en çok yurt dışına gittiği ay olmuş durumda. Bir hekim sabah evden çıkıp akşam acaba eve dönebilir miyim, sorusunu soruyorsa, durum çok vahim. Sağlık hizmetlerinin hedefi bir kar mekanizmasının dişçisi olmaksa ve sağlık hizmeti üretmek ve siz çarkı döndürmeyle uğraşıyorsanız durumun ne kadar kötü olduğu ortadadır. Hekiminden, hemşiresine, sağlık teknisyeninden, sağlık memuruna kadar herkes bunu hissediyor” ifadelerini kullandı.

Mücadele çağrısı

Sadece üniversite tercihlerinde değil, Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) için de birçok kontenjanın boş kaldığının altını çizen Yurttaş, aile hekimliği başta olmak üzere pediatri gibi alanların boşaldığına değindi. Yurttaş, sağlıkta yaşanan çöküşe dair bu yıl içerisinde yaptıkları “Emek bizim söz bizim” eylemlerine dikkat çekerek, şunları söyledi: “Haklı taleplerimizi haykırmaya dair, kamu otoritesine çağrılarda bulunduk.  Sağlıkta şiddet bitmeden, bizim rahat nefes almamız mümkün değil. Sıkıntılı bir sağlık ortamı olduğu zaman, sorunlar da çekilmez hale geliyor. Sağlıkta isteksizlik yaratan bir durumun içerisindeyiz. Ekonomik, özlük haklarımızı yerine getirmeye başladığımızda kazanımlarımızı alabildiğimiz noktada, elbette sağlık sistemine dair daha kalıcı ve köklü değişikliklerle beraber sorunlara çözüm bulacağımızı biliyoruz. Sağlık ortamının acil sorunlarına karşı, mücadele etmeye devam edeceğiz.” (Kaynak: MA)

Editör: Haber Merkezi