Savaş, barış, emek ve özgürlük!

Savaş, bütün kötülüklerin içinde boy verdiği bir bataklıktır! Sadece Rusya, Ukrayna savaşı için böyle konuşmuyorum. Dünyamızda sömürünün,  zorbalığın, tahakkümün olduğu bütün düzenlerde, bir nevi,  savaşa zemin hazırlanmaktadır! Dünya düzeni şimdi, kimin gücü kime yeterse biçimindedir! İki kutuplu sistemin dağılması, savaş baronlarının borularını öttürmesine neden oldu İki kutuplu sistem daha iyiydi demiyorum. Dehşet dengesi, bir şeyleri bastırıyordu! Milat, bardağı taşıran damla, Rusya, Ukrayna savaşı oldu. Laf olsun diye demiyorum. Biz şimdi somut olarak 3. Dünya Savaşı sürecine girdik! Şom ağızlı olduğumdan böyle demiyorum. 3. Dünya Savaşı olacak demiyorum. Ama devasa silah sektörü harekete geçti, 2. Dünya Savaşından bu yana silahlanmayan ülkeler bile silahlanmaya başladı. Ve Rusya’nın bu hamlesiyle bütün dünya, Amerika’nın ardına sıralandı. Finlandiya ve İsveç bile NATO’ya girmeye çalışıyor. Dünya şimdi hükmen Rusya-Çin ve Amerika- NATO merkezli iki kutba ayrıldı.

Sosyalist düzen, bir devlet kapitalizmiydi. Belki kitlelerin karın gurultusunu engelleme refleksi vardı; ama yüreğin ve beynin yaratıcı sinyallerine çokça kapalıydı. Sakın Sosyalizmi yeriyor, demek ki Kapitalizmden yana demeyin. Bu dünya batsa içinde dikili bir ağacım yok. Kapitalizm insanlık dışı bir düzendir ve kârdan başka ölçütü yoktur. Bu durum, “proleterya diktatörlüğü” garabetini doğrulamaz! Ve ben, insanlığın mahkum olduğu sömürü düzeninden, kâr hırsından,' maddi yattan nefret edecek konuma geldim. İnsanlığın bu sefil düzene mahkum olmasından tiksiniyorum. Ama bu dünya düzeninin, bugünden yarına değişmeyeceğini de biliyorum.''

İki kutuplu sistemde nükleer dehşet dengesi, Sovyetlerin dağılımına kadar şu veya bu şekilde sürdü. Rusya’nın Ukrayna’ya girişiyle pandoranın kutusu açıldı! Amerika’nın hedefinde Çin varken, devreye Rusya girdi. Şimdi Rusya ve kaçınılmaz biçiminde Çin, Amerika ve NATO’nun hedefindedir. Ve yaşlı dünyamız da büyük bir tehlikenin eşiğinde demektir.

Yaptırımlar, iki tarafı keskin bıçak! Bütün dünya için sıkıntılı bir durum. Hem Rusya, kendine yeten bir ülke. Bu durum, sürdürülebilir değil. Bu olay, bugünden yarına da değişmez. Ya yeryüzünde nükleer silahlar tümden ortadan kalkacak ya da günün birinde soğukkanlılık yitirilecek ve dehşet yaşanacak!

Dünya, nükleer dehşetin olduğu bu süreci soğukkanlılıkla nereye kadar taşıyabilir? Üstelik Rusya’nın bu hamlesiyle devasa silah sektörü dehşetli bir atağa kalkmışken...

Anladık, devletler ya malınızı ya canınızı demeye getiriyor! Belki bazı gelişmiş ülkelerde insanların, ayıracak malları var. Pandemiden çıkmış, kurumlarının işlevini yitirdiği ve canından başka bir şeyi kalmamış bizim gibi toplumlar ne yapacak?

Kan sırası…

Dokunaklı bir bahardır ve gece '

Yıldızlar beliriyor göğün sahnesinde'

Islaktır kırpış gözleri'

Kaval sesleri duyulmuyor'

Havai fişekleri yok'

Ölüm kol geziyor dağlarda'

Silah sesleri yankılanıyor'

Ardı hüzünlü bir yazdır'

Ağustos böcekleri'

Farklı bir ağustostur bu, demiyor'

Onca ölüme rağmen'

Şarkılarını sürdürüyor'

'…

Beynim mi yalama oldu nedir?'

Yüreğim mi detonedir?

'Elime kalemi bile alamıyorum'

Uçaklar yeniden havalanıyor'

Namlular yeniden çevriliyor üzerimize'

Yeniden öldürülüyoruz

Ey dünya!'

Bir çağdaşlık yap 21. Yüzyıl için'

Kaçınılmaz son için hızlandır süreci'

En ilkel hakkımız olan'

Bizim de biz olarak yaşamamız için'

Kotayı açıkla!'

Kolonicilik yıkansın kanlarımızla'

Yok olsun!'

Varsın gelincik kolonyası olsun'

Bizim de biz olarak yaşamamız için'

Herkes gibi'

Sırf bunun için…Sırf bunun için'

Daha ne kadar öldürülmemiz gerekiyor?'

Ey dünya!'

Hadi açıkla!'

Bizim de biz olarak yaşamamız için'

Herkes gibi'

Sırf bunun için... Sırf bunun için...

'Hem demokrasi için ey dünya!'

Hadi kotayı açıkla!'

Açıklasana!'

Kurtulmak için kaç kişinin daha ölmesi gerekiyor?'

Bu ölümlerin toplamı kaç basamaklı bir sayı?'

Tanığımız ol ey dünya

Gönüllü olacağız Drakulaları doyurmak için kan sırasına!

AYDIN ALP TUFANLARDAN ARTAKALAN JJ YAYINLARI 2015'

Ben bir şair olarak yazının başlığında bile “ekmek, özgürlük” diye bildim. Ki bundan bile uzağız. Peki, bilim, kültür, sanat; müzik, dans, tiyatro, şiir, kahkahalar... Eminim bu son sıraladığım değerlere ”Ekmek yoktur yemeye, atla gidiyor gezmeğe!” diyorsunuz. İşte bizi ekmeğe muhtaç ettiler! Özgürlük isteğimiz, ancak karın gurultusunu bastırmak için olsun istiyorlar! Asla! Halkların refah içinde ve özgür olmadığı hiçbir toplum ayakta kalamaz!'

Haftaya Okul Günlükleri’nde buluşmak dileğiyle sevgiler, saygılar...