Son bir haftadır CHP’nin Diyarbakır İl Başkanlığı’nda tabiri caizse kıyamet koptu. Ancak Genel Merkez’den yani CHP Parti Örgütü ve Örgüt Yönetimden henüz tek bir açıklama yapılmış değil.

Görüş: Arif Bulut

CHP’de kongre isteyen üyeler topladıkları imzaları CHP Genel Merkezi’ne gönderdi. Genel Merkez ise Mevcut il yönetimi ile yola devam deyince imzacılar, genel merkezin hukuksuz davrandığına kanaat getirerek mahkemeye başvurdu. Devam eden davaya ilişkin mahkeme, kararını 18 Temmuz’da açıkladı. Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesi, İl Başkanlığı Yönetimi'ne Canan Tanış, Behçet Gezer, Muzaffer Değer, Mehmet Beşir İpekçi, Devrim Budak ve Süleyman Berberoğlu’nu kayyum olarak atadı. Mahkeme tarafından belirlenen 6 kişilik kayyum heyetine CHP Diyarbakır İl Başkanlığı’nı kongreye götürme görevi verildi. Mahkeme kararında ayrıca istinaf yolunun açık olduğu belirtildi.

Bunun üzerine CHP Genel Merkez Avukatları istinaf için kolları sıvadı ve kararı yüksek mahkemeye taşıdı. İstinaf süreci henüz başlamadan, mahkeme tarafından belirlenen kayyum heyeti, görevi devralmak için CHP Diyarbakır İl Binası’na gitti. Yönetim, görevin devredilmesinin hukuki olarak mümkün olmadığını kayyum heyetine aktardı. Kayyum heyeti, il binasından ayrılarak emniyete, ardından da adliyeye gidip şikayetçi oldu. İşte kıyamet tam da burada koptu. Yani asıl mesele burada başladı.

Kayyum Heyeti

Kimi demiş yargı hızlı işlemiyor?

18 Temmuz’da Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesi, CHP Diyarbakır İl Yönetimine kayyum ataması yönünde karar veriyor ve istinaf yolunun açık olduğuna hükmediyor. Normalde 25 gün için yazılması gereken ‘Gerekçeli Karar’ ise 19 Temmuz’da yazılıyor. 20 Temmuz’da ise kayyum heyeti görevi devralmak için CHP Diyarbakır İl Başkanlığı’na geliyor. CHP’liler tarafından “hukuki süreç netleşmedi” denilerek kayyum heyeti binaya alınmıyor. Binadan ayrılan kayyum heyeti, emniyete gidip polis eşliğinde geleceğini söylüyor. Kayyum heyeti, binadan ayrıldıktan kaç dakika sonra polis eşliğinde binaya geri geliyor. İl binasının bulunduğu daireye giden polisler birkaç dakika sonra aşağı iniyor. İl binasında bulunan CHP Hukuk Komisyonu ve İl Yönetimi kararın netleşmediğini bu şekilde bir görev devrinin hukuki olmayacağını belirtikten sonra polisler ile kayyum heyeti binadan ayrılıyor. Tüm bu olanları o an orada haber takibi yapan gazeteciler de görüyor.

Umudunu kaybetmeyen kayyum heyeti bu kez de adliyeye gidip şikayet dilekçesini veriyor. 18-19-20 Temmuz… Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesi istinaf yolunu açık bırakmasına ve davayı karara bağlamasına rağmen aradan çekilmiyor. 21 Temmuz’da yine Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesi ‘Tedbir’ kararı çıkarıyor ve emniyete müzakere yazıyor. 22 Temmuz’da da kayyum heyeti tekrar polis eşliğinde CHP Diyarbakır İl Binasına geliyor. Üstelik Diyarbakır İl Başkanı ve heyetinin seçim çalışmaları kapsamında dışarıda bulunduğu ana denk geliyor bu durum ve kapı çilingir ile kırılıyor, kayyum heyeti içeri giriyor ve yönetimi devraldığına dair fotoğrafları basına servis ediyor. Ardından sözcüklerle biraz ‘demokrasi’ kokan bir çağrı metni yayınlanıyor. Saat 17:00 olmadan kayyum heyetiyle görüşmek üzere gittiğimiz il binasının kapısının kilitli olduğundan dolayı görüşmeyi bugüne bırakmak zorunda kalıyoruz.

Bugün gittiğimizde de kayyum heyeti, heyette bulunan Muzaffer Değer’i bizimle konuşmak için çağırdı. Fakat ilk andan beri tedirgin olan Değer, beklemediğimiz bir tepkiyi “Söylediklerimi yazarsanız sizi mahkemeye veririm. Biz basına demeç vermeme kararı aldık” sözleriyle yanımızdan ayrıldı. Söylediklerinizin doğruluğundan emin iseniz neden yazılmasını istemezsiniz ki? Bu telaş ve tedirginliğin nedeni ne?

Tedirginliğin nedeni bir yana? CHP Genel Merkez’i 18 Temmuz’dan bu yana tek bir açıklama yapmayarak suskunluğunu korumaya devam ediyor. Üstelik seçim kapıya dayanmışken bu tavrını sürdürüyor? Bu tavır, CHP’nin Diyarbakır’ı ne kadar önemsediğini mi gösteriyor? İstanbul’da Kaftancıoğlu’na yapılanları haksızlık olarak değerlendiren CHP acil çağrı ile İstanbul’da toplanmıştı. Peki, Genel Merkez avukatlarının Gönül Özel ve yönetimi hakkında verilen mahkeme kararlarına itiraz etmesinden hareketle Özel’e de bir haksızlığın yapıldığını kabul etmiyor mu CHP Genel Merkezi? Suskunluğunun nedenini bir cümleyle de olsa açıklayamıyor mu? Ne olacak Diyarbakır’da?

Devrim Budak

Peki mahkeme tarafından atanan kayyumların ‘görevi devralma’ anına ilişkin paylaşılan fotoğraflar ne anlama geliyor?

Devrim Budak’ın CHP Diyarbakır İl Başkanı Gönül Özel’in koltuğuna oturak çektirdiği fotoğraf ne anlama geliyor? Kimlere ne mesaj veriliyor? Ya çilingirle kapının kırılmasına ne denmeli? Tüm bu yaşananları değerlendirmek için Diyarbakır’a neden bir CHP heyeti gelmiyor ya da bir açıklama yapmıyor? CHP, 18 ile 22 Temmuz arasında alelacele işletilen yargıya, bundan sonra yargı ‘hızlı işlemiyor’ diyecek mi? Tüm bu yaşananlar basına servis edilirken CHP’nin adı geçmiyor mu? Haberler başka partiyi mi ilgilendiriyor?

Editör: Haber Merkezi