86 yıl önce Dersim’in önde gelen isimlerinden Seyit Rıza ve arkadaşları Ankara’dan özel görevle gönderilen İhsan Sabri Çağlayangil’in denetiminde yapılan bir mahkeme neticesinde Elazığ Buğday Meydanı’nda idam edildi.
Mezar yerleri hala bilinmeyen Seyit Rıza ve yol arkadaşları bugün Dersim Seyit Rıza Meydanı’nda anıldı.
Dersim Emek ve Demokrasi Platformu’nun çağrısıyla yapılan anmaya Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, HEDEP Dersim Milletvekili Ayten Kordu, DAD Eş Genel Başkanı Musa Kulu da katıldı.
Anma çerağların uyandırılması ve saygı duruşuyla başladı. Anmada konuşan DAD Eş Genel Başkanı Musa Kulu, 86 yıl önce idam edilen Pir Seyit Rıza ve arkadaşları Wusênê Seydi, Aliye Mirzê Sili, Hesen Ağa, Findik Ağa, Resik Uşen ve Hesenê Ivraimê, mezar yerlerinin hala açıklanmadığına dikkat çekerek, Dersim halkının dilinin, kültürünün ve inancının yok sayıldığını belirtti. Kulu, yok saymaya ve asimilasyona karşı mücadele edeceklerini ifade etti.
Dersim Emek ve Demokrasi Platformu adına açıklamayı okuyan Pir Sultan Abdal Kültür Dermeği Dersim Şube Başkanı Ali Ekber Kaya, Koçgiri ile başlayan Alevi Kürt soykırımının Şeyh Sait, Ağrı, Zilan ve Dersim Katliamı’yla devam ettiğini söyledi.
“Sel Harekatı” olarak adlandırılan Dersim Katliamı’nın inançsal, kimliksel, tarihsel hedef aldığını dile getiren Kaya, “Şu anda gelecek yüzyılda ülkemizde halkların, inançların, mazlumların ve bütün ötekilerin birlik içinde ayağa kalkarak ortak vatanda barışı, kardeşliği tesis etmemiz her birimiz için tarihsel bir sorumluluktur” dedi.
Kaya, son olarak, “Arşivler açılsın, hakikatler ortaya çıksın, seyitlerimizin mezar yerleri açıklansın, ailelerine teslim edilsin, hakikatle yüzleşilsin” şeklindeki taleplerini sıraladı.
‘Diz çökmediniz, diz çökmedik’
Açıklamanın ardından konuşan DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar da, 15 Kasım’ı ‘kara gün’ olarak değerlendirerek başladığı konuşmasında, şunları ifade etti: “Cumhuriyet kurulurken kimse kimseye sen Kürt müsün, Alevi misin diye sormadı. Beraber savaşlara girince de “Siz Alevisiniz ve sizin bizim savaşımızda yeriniz yok” demediler. Ama nasıl ki dışarda savaş bitti, ülke kurtuldu, dış düşmanlardan kurtuldular, bu defa da Kürtleri ve Alevileri düşmanlaştırdılar. Bizimle savaşmaya başladılar ve hala da bizimle savaşıyorlar. Sesimizi yükseltelim. Kürdistan’da tek bir hakikat var, o hakikat biziz, sadece bizde de değil, dağımızda, taşımızda, ağacımızda, suyumuzdadır o hakikat. Bugün bu hakikate sahip çıkalım. İdamdan sonra, ‘Dersim kendi kendini idare ediyor, böyle olmaz’ dediler. Devlet bir plan yaptı ve bu plan dahilinde memleketimize gelerek kadınlarımızı, çocuklarımızı, yaşlılarımızı, pirlerimizi öldürdüler. Ziyaret yerlerimizi bombaladılar. Cumhuriyetin bu yüzyılında insanlık ne kadar kötülük gördüyse Dersim halkı hepsini gördü. Ama biz de bırakmadık, vazgeçmedik. Dilimizi, ziyaretlerimizi, pirlerimizi bırakmadık, bundan sonra da bırakmayacağız.
Seyit Rıza ve arkadaşları duysun sesimizi; çocuklarınız, torunlarınız olarak buradayız ve baktığımız yer yerde sizi, sizin direnişinizi görüyoruz. Siz bu devletin önünde diz çökmediniz, biz de çökmedik. Yolumuz sizin yolunuzdur. Unutmadık, unutmayacağız.”
‘Dersim isminin iade edilmesini istiyoruz’
HEDEP Dersim Milletvekili Ayten Kordu ise, Seyit Rıza’yı, yoldaşlarını ve katliamda yaşamını yitiren onbinleri anarak başladığı konuşmasında, şunları dile getirdi:
“Cumhuriyet’in 200’üncü yılındayız. Cumhuriyetin demokratikleştirilmesi Türkiye’deki katliamlardan yüzleşmekle geçer. Katliamlarla yüzleşilmelidir, sorumluları da yargılanmalıdır. Dersim isminin iade edilmesini istiyoruz. Dersim’in kayıp kızlarının nerelere verildiği konusunda araştırmalar yapılmalıdır.
Mezar yerlerimizin açıklanmasını istiyoruz. Bu ülkede hafızayı silmek için mezarlarımız verilmiyor. Bu mezarlıksızlık politikası hala devam ediyor. Bunun somut örneği cumartesi anneleridir. Hala oturarak evlatlarının mezar yerlerini istiyorlar. Bu zihniyete karşı mücadele hep devam ediyor. Aleviliğimize ilişkin yapılan saldırılara karşı da dilimizi konuşmak, inancımızı sürdürmek, ziyaretlerimizde çıralarımızı uyandırmak, analarımız ile pirlerimizle hakikat yolunda yürümeye devam etmektir.”