Yazının başlangıcında da söyledim, şimdi bir daha söylüyorum. Şiir, yüreğin çığlığıdır. Benim şiirim, yüreğimden püskürülen lavlarla yazılır! Onun içindir de yıllardan bu yana hep söyledim ve yine söylüyorum: Şiir, yüreğin topoğrafyasıdır, ruhsal kimliğidir! Şiir, insanın yalansız kimliğidir! Dünya şiir trafiğine yol gösteren bütün büyük şairlerde ve bütün sahici şiirlerde de böyledir bu! Şiir; yüreğin lavlarıyla yazılır diyorum ya! İşte bir yanardağ ve püskürdükleri:
‘’Bekle beni geleceğim
Bütün gücünle bekle
Yağmurlar içinde bekle beni
Karlar tozarken bekle
Kimseler beklemezken bekle beni
Tek bir haber bile çıkmasa uzaklardan
Yalnız sen olsan bile bekleyen beni
Bekle beni geleceğim’’ KONSTANTİN SİMONOV
Yanardağların işlevleri benzerdir. İşte bir başka yanardağ ve lavları:
‘’Gece gündüz
Ortadan ikiye bölünse de gökyüzü
Çökse de üstümüze
Yanında olacağım.
Yerin yedi kat dibinde
Olsak bile sevdiğim
Bulurum seni
Yanında olacağım’’ MİCHAEL DEİ ANANG
Ve işte lavları, kilometrelerce göğe yükselen bir başka yanardağ ve hem gözlerimizi hem de yüreğimizi kamaştıran lavları:
'‘’Senelerce, senelerce evveldi;
Bir deniz ülkesinde
Yaşayan bir kız vardı, bileceksiniz
İsmi Annabel Lee;
Hiçbir şey düşünmezdi sevilmekten
Sevmekten başka beni.
Bir gün işte bu yüzden göze geldi,
O deniz ülkesinde,
Üşüdü rüzgarından bir bulutun
Güzelim Annabel Lee;
Götürdüler el üstünde
Koyup gittiler beni,
Mezarı ordadır şimdi,
O deniz ülkesinde.
Ay gelip ışır,' hayalin eşirir
Güzelim Annabel Lee;
Bu yıldızlar gözlerin gibi parlar
Güzelim Annabel Lee;
Orda gecelerim, uzanır beklerim
Sevgilim, sevgilim, hayatım, gelinim
O azgın sahildeki
Yattığın yerde seni… EDGAR ALLAN POE
Şiirin dış biçimi (beyit, dörtlük, bend) zamana, anlatılanlara ve şiir türüne göre biçimlenmiştir. Günümüzün hızlı temposu, başdöndürücü akışı; bütün biçimleri yerle bir etmiştir! Her şiirin formasyonu, şairin yürek vuruşlarıyla biçimlenir olmuştur. Şairin yürek vuruşlarının temposu da şairle hayatın etkileşiminden oluşur! Yani şiir bir yanıyla artık daha çok kişiseldir. Ve şiir, insanlığın yüreğine kazınabilme özelliğiyle de en toplumsal üründür aynı zamanda.
Tek bir ak saç yok ruhumda
Yaşlılığın çıtkırıldımlığı yok onda!
‘’Dünyayı bozguna uğratarak sesimin gücüyle
Yürüyorum, yakışıklı
Yirmi iki yaşında’’
-Ve gök gibi renk değiştirirken ansızın-
İster misiniz
öylesine yumuşayım, öylesine sevecen olayım ki
Hani erkek değil de pantolonlu bulut desinler bu!’’MAYAKOVSKİ
‘’ Bak tam karşımızda gecenin mumu/Damla damla nasıl eriyor
Nasıl doluyor ağzına kadar uyku şarabıyla
Gözlerimin simsiyah kadehi
senin ninnilerini dinlerken
Ve bak nasıl/Şiirlerimin beşiğine
Sen doğuyorsun, güneş doğuyor’’
FURUĞ (SÜRECEK...)