Yerel seçimler öncesinde Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi, Şırnak’ın Silopi ilçesinde 7-8 Ekim tarihlerini kapsayan 2 günlük “Yerel Yönetimler Kadın Politikaları Çalıştayı” düzenledi. Çalıştayda, birçok atölyenin yanında “Dil, Kültür ve Sanat Atölyesi”nde yerel yönetimlerin dil, kültür ve sanat üzerindeki önemine ilişkin tartışmalar yapıldı.
Atölyeye katılan HDP Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu üyesi Hatice Kiye ve Mezopotamya Dil Kültür ve Araştırma Derneği (MED-DER) yöneticisi Dilan Güvenç, yürütülen tartışmalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Dil kurumlarının hedef alınması
Bir halkın kimliğini hedef alan egemen güçlerin ilk olarak o halkın diline yöneldiğini belirten Hatice Kiye, “2016 ve 2019 yıllarında iki defe belediyelere kayyım atandı. Kayyımlardan önce Kürdistan’da dil, kültür ve sanat alanında olabildiğince önemli çalışmalar yaptık. Özellikle birçok yerde dil ve kültür evleri açarak hizmet vermeye çalıştık. Ancak belediyelere atanan kayyımlarla birlikte bu kurumlara bir yönelim oldu. Adeta dil kültür ve sanat arşivi ortadan kaldırıldı. Bu nedenle bu anlamda yerel yönetimlerin önemi bir kez daha açığa çıktı. Bir çalışma yapılacaksa o kentin esaslarına uygun yapılmalıdır. Bu esasları da en iyi bilen yerel yönetimlerdir. Yerel yönetimler halkın taleplerine göre hareket ettiği zaman, halk da kendini bu sistemin içinde görür ve benimser. Önümüzde yerel seçimler var. Kendimizi yerelden yönetmek ve yeniden kurmak için bu seçimler önemlidir. Her ne kadar karşımızda faşizan bir sistem olsa da belediyeleri kazanmak için her türlü engellemeler yapılsa da bunları aşıp kazanımlarımızı elde etmeliyiz” dedi.
‘Her topluluğa kendi dilinde, kendi kültüründe ve kendi sanatını icra etme hakkı tanıyor’
Dil ve kültüre yönelik saldırıların nedeninin toplumun farklılıklarını ortadan kaldırmak olduğunu söyleyen Kiye, “Bu nedenle yerel yönetimlere önem veriyoruz. Yerel yönetimlerde toplumun farklılıklarını bir arada yaşatma politikası vardır. Her topluluğa kendi dilinde, kendi kültüründe ve kendi sanatını icra etme hakkı tanıyor. Bu konuda partimizin politikaları bellidir. Partimiz yerel yönetimler çerçevesinde kendi sistemini kurarak, birçok farklı kurum oluşturdu. Örneğin çocuk kreşleri, kadınların dertlerini anlatabileceği ve sığınabileceği evler, dengbêj evleri gibi. Halkımız da kendini bu kurumların içerisinde görüyor ve kendini tanımlıyor. Yerel yönetimleri yeniden kazandığımızda çalışmalarımız kaldığı yerden tekrar devam edecek” diye konuştu.
'Amaç farklılıkları yaşatmak'
Mezopotamya Dil Kültür ve Araştırma Derneği (MED-DER) yöneticisi Dilan Güvenç, yerel yönetimlerin dil ve kültür üzerindeki önemine değinerek, “Yerel yönetimler aynı zamanda dil, kültür ve sanatın ne kadar önemli olduğunu bizlere gösteriyor. Atölyemizin esas konusu da buydu. Yerel yönetimlerin amacı o bölgenin dil, kültür ve sanatıdır. Eğer bir yerel yönetim bir toplumu esas almıyorsa o zaman yerel yönetim toplumu ve kenti de esas almıyor demektir. Bu nedenle yerel yönetimlerin kırmızı çizgisi öncelikle halkın dilini, kültürünü ve sanatını dikkate almak olmalıdır. Kayyım sistemine de bakıldığında en fazla saldırdığı alanlar dil ve kültür olmaktadır. Bununla bir halk gerçekliği yok edilmektedir. Bu nedenle tek dil, tek ulus, tek din ve tek kültürlü toplum yaratılmak isteniyor. Yerel yönetimlerin dil, kültür ve sanata dair politikaları nasıl olmalıdır? Halkın temel ihtiyacı nedir? Bunları göz önünde bulundurması gerekir. İki gün boyunca dil ve kültür atölyesinde bunun üzerinde tartışmalar yürüttük. Her toplumun bir dili, kültürü ve sanatı var. Yerel yönetimlerin de asıl görevi halkın farklıları yaşatmak ve büyütmektir. Teklik üzerinde bir politika yürütmek değildir” diye belirtti.
‘Tek dil ve tek kültür anlayışını yok edeceğiz’
Güvenç, kadınların dil, kültür ve sanat alanında önemli bir role sahip olduğuna işaret ederek, “Birçok yerde kadın şahsında kültürel kırım devreye konuldu. Maalesef bugün devletin her kurumunda Kürtçe yasaklanmış durumda. Yerel yönetimlerin asıl amacı da bu politikaların önüne geçmektir. Dil ve kültürün gelişmesi yerel kurumlar sayesindedir. Yerelde akademiler olduğunda dil, kültür, edebiyat ve bilim alanında da önemli çalışmalar yapılıyordu. Ancak kayyımlarla birlikte bu kazanımların hepsi yok edildi. Kayyımlarla birlikte büyük bir boşluk oluştu. Sivil kurumlar olarak bu boşluğu doldurmaya çalıştık ancak yeterli olmadı. Bu konuda kurumlaşmaya gidilmelidir. Bu aynı zamanda halka ulaşmayı da daha kolaylaştırır. Çünkü kadınlar dil ve kültür konusunda önemli bir misyona sahip oldukları için özel savaş özellikle kadınlar üzerinde yürütülmektedir. Bu politikalara karşı doğru bir mücadele yürüttüğümüzde aynı zamanda tek dil ve tek kültür anlayışını da yok edeceğiz. Bu da ancak yerel yönetimlerin sayesinde olur ve halka ulaşır” şeklinde konuştu. (Kaynak: MA)