SUR AJANS/ Diyarbakır’ın Sur ilçesinde tarihi Dört Ayaklı Minare’nin önünde katledilen Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi Davası’nın son duruşmasında yaşananlar, SEGBİS çözüm tutanaklarına yansıdı. Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki silahlı çatışmaların kültürel miras varlıkları üzerinde yarattığı tahribata dikkat çekmek amacıyla 28 Kasım 2015'te Dört Ayaklı Minare önünde yapılan basın açıklaması sırasında çıkan çatışmada öldürülen Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi’nin faillerinin bulunun için açılan davanın 7’inci Duruşması 23 Kasım 2022 tarihinde görülmüştü. Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın duruşmasında Mahkeme Başkanı ile avukatlar arasında yaşanan diyalog gündeme damga vurmuştu ve Mahkeme Başkanı heyet üyelerine sormadan duruşmayı sonlandırarak, salondan ayrılmıştı. Mahkeme Başkanı’nın duruşmayı sonlandıran tutum ise Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı Başkan Yardımcısı Av. Neşet Girasun’un “Kendi bireysel yargıçlık tarihinizde bir hikaye oluşturma veya çocuklarınıza iyi bir hikaye bırakmak istiyorsanız, bir müdahale olmadan siz kendiniz adil ve şeffaf bir yargılama ile Tahir Elçi dosyasında gereğini yapın” sözleri sonrası gerçekleşmişti. Duruşmayı sonlandırmadan önce Mahkeme Başkanı Girasun’a yönelik sert bir tutum ve tonda, “Benim çocuğumu karıştıramazsınız” ifadesini kullanması tartışmaların fitilini ateşlendirmişti. Duruşmada bulunan avukatlar ise Mahkeme Başkanının tutumuna tepki göstermiş, Girasun’un beyanında kullandığı ‘çocuk’ sözüyle Mahkeme Başkanının çocuğunu değil ülkede yaşayan bütün çocukları kast ettiğine açıklık getirmişti. TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Av. Sezgin Tanrıkulu ve bazı avukatlara “Siz konuşamazsınız. Otur yerine” diyerek azarlamıştı. Avukatlar da “Mahkemeyi babanızın çiftliği gibi yönetemezsiniz. Adil yargılama yapın. Talimat almadığınızı gösterin” demişti. Hâkimlerin bulunduğu kürsünün önüne giden İzmir Barosu eski Başkanı Av. Özkan Yücel Mahkeme Başkanı ile tartışmıştı. Bu sırada avukatlar hakimi alkışlarla protesto etmişti. Mahkeme Başkanı, “Duruşmanın disiplinini ve düzenini bozuyorsunuz. Ben böyle devam edemem, duruşmayı kapatıyorum.” deyip cüppesini çıkartarak duruşmayı sonlandırma kararı almıştı. Ardından Diyarbakır Barosu Başkanı ve yöneticilerin duruşmanın devam etmesi için uzun çaba sarf etmişti. Sanıklar olmadan devam eden duruşma verilen ara kararın ardından 05 Temmuz 2023 tarihine ertelenmesine oy birliğiyle karar verilmişti. 23 Kasım 2022 tarihinde görülen Tahir Elçi Davası’nın 7’nci duruşmasında Avukatlar ile Mahkeme Başkanı arasında geçen konuşmalar SEGBİS çözüm tutanağına böyle yansıdı: “Avukat Muhammet Neşet Girasun: Türkan Elçi, Ömer Elçi, Mehmet Elçi, dedi. Katılanlar Türkan Elçi, Ömer Elçi, Mehmet Elçi vekilleri Av. Muhammet Neşet Girasun: Öncelikle bizi bu duruşmada yalnız bırakmayan baro başkanlarına, meslektaşlarımıza ve diğer misafirlere hem katılanlar adına hem Tahir Elçi vakfı adına hem de bir meslektaş olarak kendi adıma teşekkürlerimi sunmak istiyorum.

“38 talepten 20’si mahkemenizce reddedildi”

Şimdi az önce benden önce söz alan meslektaşlarım genel olarak iki buçuk yıldır devam eden yargılamadaki hukuksuzluğu ya da etkisizliği ya da isteksizliği ifade ettiler. Bu dava açıldığı ilk günden bu yana yani ilk duruşmadan bu yana 21 Ekim 2020 tarihinde başlayan duruşmadan bu yana 6 duruşma geçti. Bu 6’ıncı duruşma. İlk 5 duruşmada mahkemenize karşı daha doğrusu mahkemenizden katılanlar olarak duruşmada 38 tane talepte bulundu. Bu taleplerin yirmisi mahkemeniz tarafından reddedilmiş üçü atiye bırakıldı. Çok daha dosyayı etki etmeyecek belki sizin nazarınızdaki taleplerin bir kısmı kabul edildi. Ancak bu dosyayı bir yere götürme ihtimali olan ya da bir takım kritik verilere ulaşmamızı sağlayabilecek bütün taleplerimiz net bir şekilde reddedildi. Kabul edilen talep, bu etkili olabilecek taleplerden sadece biri kabul edilmişti. Davutoğlu'yla ilgili tanık olarak dinlenmesi meselesi o da geriye alındı. Yani aslında bu talebimiz de reddedilmiş sayıldı.

“3 savcıyla ilk duruşmaya çıktınız, biz bunu hayra yorduk”

Aslında buradaki hukuksuzluklar ya da hukuki olmayan yargılama sadece sizin mahkeme heyetiniz ile ilgili değil. Biz defalarca sizi reddettik bu sebeple, reddinizi talep ettik. Aslında bir de iddia makamı tarafı var. İlk duruşma 3 savcıyla çıktınız. Biz bunu hayra yorduk. Yani daha etkili bir yargılamanın yapılacağı konusundaki bir iyi niyet göstergesi olarak değerlendirdik, ancak o günden bu yana iddia makamının çizdiği profili sizinle kısaca paylaşmak istiyorum.

“Savcının duruşmalarda müdahalesiz kalması”

İlk celsedeki üç savcı hiçbir şekilde söz almadan herhangi bir beyanda bulunmadan ilk celseyi bitirdiler. Ondan sonraki celselerde de sonraki dört celsede de o üç savcıdan biri devam etti, 5. celseye kadar. İlgili savcının dört duruşmada sadece iki defa müdahalesini görüyoruz. Hatta biri duruşma dışı bir müdahaledir. Bu müdahalelerinden biri 4’nolu celsede dinlenen Deniz Ataş isimli tanığın beyanları üzerine yaptığı müdahaledir. Hatırlıyorsanız Deniz Ataş, Tahir Elçi dosyası daha soruşturma aşamasındayken kolluk tarafından emniyet makamları tarafından baskıya uğradığını, işkence gördüğünü, bizzat savcı Kenan Karaca tarafından tehdit edildiğini açıkça ifade etti.

“Aslında savcı komik duruma düştüğünün farkında değildi”

Bunun üzerine duruşma esnasında savcı şöyle bir beyanda bulundu, ben duruşma esnasında katiplerimden bu dosyayı istedim. Deniz Ataş'ın örgüt üyeliğinden yargılandığı dosyayı istedim. Bu kişinin işte Sur olaylarında yer aldığını ve ceza aldığını, bu dosyada savcılık yaptığını, bu sebeple de aslında şuraya getirmek istedi. Örgüt üyeliğinden ceza alan birinin tanıklığının kabul görülmeyeceğini, aslında bir anlamda şikayet edilen ya da sözü edilen savcının Kenan Karaca'nın savunmanlığını üstlendi ve bunu sanki çok büyük bir şey başarısıymış gibi lanse etmeye çalıştı salona ama komik bir duruma düştüğünün maalesef farkında değildi. Aynı savcının bu dosyadaki ikinci müdahalesi, ikinci aktif müdahalesi. Çünkü her zaman şey kalmıştır, pasif kalmıştır. Maddi gerçeğin ortaya çıkarılması veya katılan arabasıyla iş birliği içerisinde olması bakımından. Davutoğlu'nun tanık olarak dinlenmesi kararının geri alınması yönündeki talebidir.

“Yeni savcının henüz pratiğini göremedik”

Dolayısıyla bu dosyada bu yargılamada sadece mahkeme heyeti açısından bir problem yok. Aynı şekilde dosyayı yürüten savcılar açısından da sağlıklı bir yargılamanın yapılması bugüne kadar mümkün olmadı. Bu celsede yeni bir savcı var. Henüz bunun pratiğini görmediğimiz için bir ön yargıda bulunamayacağız. Ancak eğer diğer savcı devam etmiş olsaydı, her ne kadar pozitif düzenlemelerde savcının reddi kurumu mümkün olmasa da hem genel ilkeler hem doktrin hem de bazı mahkeme kararları çerçevesinde bu savcının dosyadan çekilmesini talep edecektik. Bu vesileyle bunu da ifade etmiş olayım.

“Tahir Elçi’nin Davası önemli bir davadır”

Şimdi biz, bizim avukatlığını yaptığımız kişi evet katılanların vekiliyiz ancak biz aynı zamanda Tahir Elçi'nin de avukatlarıyız. Tahir Elçi evet bütün kamuoyunun bildiği üzere evet, çok önemli bir baro başkanıydı. Saygın bir insan hakları savunucusuydu. Bir bütün olarak avukatlık pratiği, insan hakları savunuculuğu dikkate alındığında, insan hakları savunuculuğu, kimliği ve pratiği dikkate alındığında Kürt meselesinin de seçkin bir Kürt meselesinin çözümünde de seçkin bir temsilci olma potansiyelini taşıyan bir aktördü. Aynı zamanda Tahir Elçi ve maalesef bu toplumda bu rolü oynayabilecek kişilerin sayısı da yok denecek kadar azdır. Bu yönüyle de bu dava önemli bir davadır.

“Tahir Elçi’nin yıllarca takip ettiği davalardan örnekler sıraladı”

Ancak Tahir Elçi'nin bu kimliğinin dışında Tahir Elçi'yi farklı bir yönden anlatabilmek için onun takip ettiği yıllarca takip ettiği birkaç dosyadan örnek vermek istiyorum. Özellikle doksanlı yıllarda, doksanlı yılların başında, ilk yarısında, Cizre'de, Şırnak'ta, Silopi'de olağanüstü hukukun uygulandığı ya da hukukun hiç uygulanmadığı, JİTEM'in ölüm mangalarının kol gezdiği ve yargılama süreçlerini yürüttüğü, yani kısa yoldan keyfi yargısız infazlar yaptığı dönemde Tahir Elçi henüz bir yıllık avukat iken bu ülke tarihinin en önemli davalarında avukatlık yapmıştır ya da başvurucu vekilliği yapmıştır. Örnek olsun diye söylüyorum, 1994 yılında Mart ayında Şırnak'ın Koçağalı ve Kuşkonak köyleri gün ortasında köylüler günlük işlerini icra etmişken ederken, 38 kişi savaş uçakları vasıtasıyla bombalandı. Daha doğrusu köy bombalandı. 38 kişi hayatını kaybetti. Bu 38 kişinin arasında çocuklar, yaşlılar, kadınlar, hatta henüz nüfus kaydı olmayan bebekler bile vardı. Böyle bir olay yaşanmamıştı aslında kamuoyu nezdinde ya da yargısal makamlar nezdinde ya da dönemin siyasal iktidar nezdinde. Ancak Tahir Elçi, 20 yıllık hukuk mücadelesi sonucunda o savaş uçaklarına bombalama emri veren kişiler hakkında iddianame düzenlenmesini sağladı. Her ne kadar dava düştüyse de ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarihinin en önemli ihlal kararlarından birine imza atmasını sağladı. Bu dosya bağlamında ya da Silopi'nin Görümlü köyünde Şırnak Silopi'nin Görümlü köyünde 7 köylünün gözaltına alındığı günlerde henüz 7, 8 aylık avukatken Uluslararası Af Örgütü'ne acil eylem çağrısı yaptırarak Türkiye'nin gündemine sokan, bunu 21 yıllık meslek hayatı boyunca bu davayı takip edip daha sonra ilgili kişiler hakkında yine dava yani failler hakkında dava açılmasını sağlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde yine önemli bir kararın çıkmasına ön ayak olmuş biridir. Öte yandan kamuoyunun ilgisini çekmemiş ya da pek çok pek kimsenin bilmediği başka trajik meselelerde çok ağır insan hakları ihlallerinde yer almıştır, avukatlık yapmıştır. Mesela Silopi'de tarlasından traktörüyle çocuğuyla birlikte 9 yaşındaki çocuğuyla birlikte köyüne evine dönmek üzereyken kara yolunda seyir halindeyken dikiz aynasından beyaz Toros marka aracı gören kişinin can havliyle ilk petrol ofisine girmesinden sonra çocuğunun gözleri önünde, çocuğun bağırışları ve haykırışları arasında götürülüp gözaltına alınmadan yargısız infaz edilen o çocuğun da avukatıydı Tahir Elçi. Aynı zamanda 94 yılında Cizre'de bu duruşma salonunda failleri yargılanan JİTEM Cizre davası olarak bilinen dosyanın bu dosyaya da konu olmuş olaylardan biri, iki kardeş sabahın erken saatlerinde evleri basılıyor, avlulu bir ev. Çocuklarıyla birlikte yeni uyanmışlar, hatta henüz üzerlerinde pijama durur vaziyetteyken, bir silahlı birkaç kişi tarafından ev basılıyor, yani JİTEM unsurları tarafından. Bunların, bunlardan birinin iki kardeş, bunlardan birinin eşi alelacele eşinin kimliğini getirmeye çalışıyor, vermeye çalışıyor eşine. Eşi şey o esnada şeylerden biri o gözaltı. Gözaltı işlemini yapmaya gelenlerden biri başını yukarı doğru sallayarak gerek yok dedikten sonra adam da yani kadının eşi de şu sözleri söylüyor. Bizi gözaltına almıyorlar bizi infaz edecekler diyor ve 5 dakika sonra kapılarının önünde dış bahçenin kapısı önünde her iki kardeş de infaz ediliyor. Bunları niye anlattım Tahir Elçi öyle bir avukattı ve bizler de böyle bir avukatın avukatları olduğumuz için iddia makamı da, mahkeme heyeti de bu davayı sonuçlandırmak konusunda yani maddi gerçeğin ortaya çıkarılması konusunda etkisiz ve isteksiz olsa da biz bu davanın peşini bırakmayacağız. Tahir Elçi'nin bu mirası bu konuda bize en büyük ışık olacaktır.

“Aslında çözüm sürecinin bitişinin finali Tahir Elçi'nin öldürülmesidir”

Öte yandan bir hususa güncel bir husus üzerinden kamuoyunda da tartışılan bir husus üzerinden bir, iki söz söylemek isterim. Şimdi 2015 yılının Temmuz ayında eğer çözüm sürecinin çözüm süreci olarak kamuoyunda adlandırılan sürecin eğer bitişinin startı Ceylanpınar'da verildiyse iki polisin öldürülmesiyle. Aslında çözüm sürecinin bitişinin finalinin Tahir Elçi'nin öldürülmesidir. Bu, bu husus şu açıdan önemli güncel gelişmelerle. Eğer bir takım jestler yapılıyorsa, bir takım açıklamalar yapılıyorsa, bazı kişilerle ilgili veya durumlarla ilgili. Bu durum devam edecekse böyle bir müdahale sizin mahkemenize de gelebilir. (57:11-57:13 anlaşılmıyor) müdahale sizin mahkemenize de gelebilir.

“Duruşmaya damga vuran tartışmanın fitilinin ateşlendiği an”

Ancak bir meslektaş olarak bir size şöyle bir öneride bulunacağım. Eğer bireysel yargıçlık tarihinize veya bireysel yargıçlık tarihinizde bir hikaye oluşturmak veya kendi çocuklarınıza bir hikaye bırakmak istiyorsanız bence böyle bir müdahale olmaksızın Tahir Elçi davasını hakkı gereği gibi yürütmenizi talep ediyorum, teşekkür ederim, dedi. MAHKEME BAŞKANI: Avukat bey çocukları falan karıştırmayın. Kullandığınız üsluba dikkat edin. Hayır, çocukları karıştıramazsın, karıştıramazsın, geç yerine. Hayır karıştıramazsın. Benim çocuğumu karıştıramazsın. Yerine geç. Yerine geç. Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren: Bu ne biçim bir konuşma sayın başkan. Tespit Edilemeyen Avukatlar: Zapta geçirin, zapta geçirin. MAHKEME BAŞKANI: Siz karışamazsınız, siz karışamazsınız, dedi. Tespit Edilemeyen Avukatlar: Zapta geçirin şikayet edelim, dedi. MAHKEME BAŞKANI: SEGBİS kaydı var zaten, SEGBİS kaydı var, dedi. Tespit Edilemeyen Avukat: Bu üslup doğru mu, dedi. MAHKEME BAŞKANI: Onun üslubu doğru mu, bu arada siz konuşamazsınız, dedi. Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren: Ne söyledi başkanım, ne söyledi, dedi. MAHKEME BAŞKANI: Bu arada siz konuşamazsınız, dedi. Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren: Ne söyledi, dedi. MAHKEME BAŞKANI:  Hayır, bu arada siz konuşamazsınız, hayır, dedi. Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren: Çocuklarınıza bir hikaye, dedi. MAHKEME BAŞKANI: Hayır, hayır, lütfen. Siz Karışamazsınız, karışamazsınız, hayır, dedi. Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren: Başkanım, başkanım, söylediği cümlenin rahatsız edici yönü ne, dedi. MAHKEME BAŞKANI: Avukat bey, dedi. Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren: Çocuklarınıza iyi bir yargıçlık hikayesi bırakın, çocuklarınıza dair kötü bir cümle mi, dedi. MAHKEME BAŞKANI: Avukat bey, hayır, lütfen çocuklarımı karıştırma. Çocuklarımı karıştırma, hayır, dedi. Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren: Çocuklarınızla ilgili nasıl kötü bir şey, dedi. MAHKEME BAŞKANI: Hayır, hayır. Buna müsaade etmem ben, buna müsaade etmem, dedi. Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren: Çocuklarınızı demedi, sosyal çevrenize iyi bir hikaye bırakın demek istedi, dedi. MAHKEME BAŞKANI: Hayır, dedi. Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren: Çocuklarınızla ilgili ne dedi size, dedi. MAHKEME BAŞKANI: Hayır, lütfen karıştırmayın, dedi. Tespit Edilemeyen Avukat: Meslektaşımızın söylemi, meslektaşımızın söylemi sizin çocuğunuza yönelik değil. Bu ülkedeki tüm çocukların geleceğine yönelik söyledi, dedi. Tespit Edilemeyen Avukat: Ve hepimiz hepimiz çocuklarımıza iyi bir, dedi. MAHKEME BAŞKANI: Lütfen, dedi. Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren: Başkanım sizin çocuklarınızı sizden önce de koruruz, rahat olun, dedi. MAHKEME BAŞKANI: Avukat bey siz karışmayın zaten, dedi. Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren: Hayır, neden karışmayım sayın başkan, dedi. MAHKEME BAŞKANI: Savcı bey bir talebiniz var mı esas hakkında, dedi. Tespit Edilemeyen Avukat: Henüz bizim taleplerimizi, dedi. MAHKEME BAŞKANI: Hayır, hayır ben duruşmayı bitiriyorum. Böyle düzen ve disiplin olmadığı sürece duruşmaya devam edilmeyecek, dedi. MAHKEME BAŞKANI: Konuşmayın, duruşmanın düzenini bozuyorsunuz. O zaman bu şekilde bir duruma girmeyin, dedi. Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren: Sayın başkan, dedi. Tespit Edilemeyen Avukat: Bu kadar baro başkanı buradayken duruşmayı kapatamazsınız, dedi. Tespit Edilemeyen Avukat: Sayın başkan, bunun sesi nereden çıkıyor. Sayın başkan, dedi. Tespit Edilemeyen Avukat (Ayağa kalkarak ve heyetin önüne gelerek):Önce bir talepleri var mı diye katılan taleplerini sormadınız, dedi. MAHKEME BAŞKANI: Yerine geçer misin, yerinize geçer misiniz, hayır, duruşmanın düzen ve disiplinini bozan davranışlar var burada. Yerinize geçer misiniz, yerinize geçer misiniz, dedi. Tespit Edilemeyen Avukat (Ayağa kalkarak ve heyetin önüne gelerek): (59:46-59:58 Anlaşılmayan kısım) MAHKEME BAŞKANI: Dışarı çıkar mısın, dışarı çıkar mısın, dışarı çıkar mısın, hayır, dedi. Tespit Edilemeyen Avukat (Ayağa kalkarak ve heyetin önüne gelerek): (59:46-1:00:11) Anlaşılmayan kısım) MAHKEME BAŞKANI: Buyurun talep de bulunun (İddia Makamına), dedi. İDDİA MAKAMI: Olay tarihinde suç yerine yakın adreste fiilen faaliyet gösteren Mardin kebap evi isimli iş yerine ait, weraz marka kamera kayıt cihazı ile cihaza takılı, dedi. Tespit Edilemeyen Avukat (Ayağa kalkarak ve heyetin önüne gelerek): (59:46-1:00:20) Anlaşılmayan kısım) MAHKEME BAŞKANI: Evet, duruşmayı bitiriyorum, TUBİTAK inceleme raporu bekleniyor. Hayır kesinlikle. Ben duruşmayı bitiriyorum hayır, dedi. Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren (Ayağa kalkarak ve heyetin önüne geldiği görüldü) Kimliği Tespit Edilemeyen Avukat: Türkiye Barolar Birliği adına, dedi. MAHKEME BAŞKANI: Lütfen yazılı sunsunlar. Burada alkış çalma. Hayır, siz dediniz ki burada kargaşa olmayacak. Evet alkış çalınıyor, alakasız kişiler. Bu beyefendi çıkıp burada. Hayır lütfen lütfen, dedi. Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren (Ayağa kalkarak ve heyetin önüne gelerek): Bir değerlendirin, üyeleriniz ile birlikte değerlendirin. Hakime hanım, hakime hanım, heyet üyesi olduğunuzu hissettirin. Sizden habersiz karar verdi, dedi. 1.00:22'de bir kısım avukatların heyet masasının önüne gelerek heyete yönelik bir takım itiraz içeren konuşmalar yaptıkları ve birden çok kişinin aynı anda konuşması ve mikrofon olmaksızın konuştukları, ayrıca 59:22'den 01:01:03'e kadar yoğun bir şekilde birden çok kişinin aynı anda mikrofon olmaksızın konuştukları anlaşıldığından, yaşanılan yoğun gürültü ve karmaşıklıktan dolayı iş bu SEGBİS çözüm tutanağına bir kısım konuşmaların yazılamadığı anlaşıldı. Verilen aranın ardından açık yargılamaya devam olundu. MAHKEME BAŞKANI: Evet avukat bey az önceki söyledikleriniz beyan olarak geçelim. Onagöre devam edeceğiz, dedi. Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren: Başkanım bizim bugün burada bulunan baro başkanlarımız duruşmanın devamıyla aldığınız karara istinaden yeniden katılma konusunda talepleri olacak. Söz konusu baro başkanlarımızdan sonra da katılanlar adına bir meslektaşımız Mahsuni bey tevsii tahkikat taleplerimizi dile getirecek. İstediğiniz bu mu, Tutanağa geçmesini istediğiniz başkanım, dedi. MAHKEME BAŞKANI: Evet, dedi. Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren: Tamam, dedi. MAHKEME BAŞKANI: Duruşmaya başladık. Evet

8'inci duruşma 5 Temmuz 2023'e ertelendi

Duruşma, yaşanan tartışmalı ve gergin ortamın ardından tekrar başladı. Aranın ardında verilen karar ile Elçi Cinayeti Davası'nın 8'inci duruşması 5 Temmuz 2023 tarihine ertelendi. Tansiyonu yüksek geçen Tahir Elçi Davası’nın 7’inci duruşması sonrası Diyarbakır Adliyesi önünde yapılan basın açıklamasında konuşan Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı Yöneticisi Av. Neşet Girasun, 5 Temmuz 2023 tarihine çekilmesini Haziran 2023 tarihinde çıkacak HSK yaz kararnamesini hatırlatarak, “Haziran ayında çıkacak kararname ile kuvvetle muhtemel artık Diyarbakır Adliyesi’nde hakim olmayacaktır. Mahkeme başkanı bu davadan kaçmıştır” ifadesini kullanmıştı.