Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve 81 baronun imzasının bulunduğu açıklamada, tutuklama nedenlerinden hiçbiri bulunmadığı halde "Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100.maddesine açıkça aykırı şekilde gerekçesini belirtmeksizin 'adli kontrol hükümlerinin yetersiz olacağı' denilerek tutuklama kararı verilmesi keyfiliktir, kendini kanundan üstün görmektir. Bu hukuksuz uygulama, hakimlik vakarını ve güvenilirliğini ağır biçimde zedelemiştir" denildi.

Açıklamanın devamında şunlara yer verildi:

“Gerek gözaltı işlemi ve uygulanan usul, gerekse TCK.m.265/2 kapsamında “Görevi yaptırmamak için direnme” isnadıyla tutuklama istemiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilme ve ardından tutuklama kararı verilmesi, yargı görevlilerinin görevlerini açıkça ve ısrarla kötüye kullanmasıdır. Suç teşkil eden bu keyfi uygulama, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının açık ihlali olup basite indirgenemez, yanlış bir hukuki değerlendirme denilerek geçiştirilemez.

Hakimler ve Savcılar Kurulu, bu açık hukuksuzluğa sebebiyet verenler hakkında gereğini hemen yapmaz ve mesleki taassupla hareket ederse işini hakkıyla yapan binlerce yargı mensubunun güvenilirliğini bizzat kendi elleriyle yok edeceğini de kabul etmelidir.

Diyarbakır’daki uyuşturucunun ulaştığı boyut, Eren’in önergesiyle ortaya çıktı Diyarbakır’daki uyuşturucunun ulaştığı boyut, Eren’in önergesiyle ortaya çıktı

Adli ve idari başvuruların yapılması suretiyle yasal sürecin tüm yönleriyle Türkiye Barolar Birliği ve 81 İl Barosu tarafından en üst düzeyde hassasiyet ve kararlılıkla takip edildiğini kamuoyunun bilgisine sunuyor ve tekrar hatırlatıyoruz;

Yargı yetkisi kullanılarak gözdağı verilemez.

Yargı yetkisi kullanılarak had bildirmeye çalışılamaz.

Yargı yetkisi keyfi şekilde kişisel tatmin aracı olarak kullanılamaz.”

Editör: Ali Abbas Yılmaz