Eğitim

Türkiye’de Ekonomik krizin gölgesinde öğrenim gören öğrenciler ne diyor?

Zelal Sinayiç/ ÖZEL HABER

Ekonomik krizin altında kalan üniversite öğrencileri kaliteli bir eğitimden yararlanamıyor. KYK bursu ile geçinemeyen öğrenciler kira, elektrik, su ve doğalgaz faturalarını ödeyebilmek için ya ailelerinden destek alıyor ya da güvencesiz işlerde çalışmak zorunda kalıyor.

Yükseköğretim kurumu(YÖK) 2022-2023 verilerine göre Türkiye’de 6 milyon 204 bin 78’i devlet üniversitelerinde, 735 bin 433'ü vakıf üniversitelerinde, 10 bin 631'i vakıf meslek yüksekokullarında olmak üzere toplam 6 milyon 950 bin 142 öğrenci öğrenim görüyor.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)’nın 9 Eylül 2022 verilerine göre 22 Haziran 2022 itibariyle Türkiye’de Kredi ve Yurtlar Kurumu’na (KYK) bağlı 776 yurtta toplam 759 bin 838 kişilik kapasite bulunuyor. Ülke genelindeki özel öğrenci yurtlarının sayısı ise 4 bin 692. Toplam 463 bin 365 yatak kapasitesine sahip bu yurtların arasında 200 bin 342 yatakla dernek yurtları, 124 bin 694 yatakla ticari özel yurtlar, 71 bin 597 yatakla vakıf yurtları yer alıyor.

KYK, 2023-2024 eğitim öğretim yılı için yurtların kapasitesini 950 bin çıkarmış olsa da öğrencilerin barınma sorunun önüne geçemedi. Dolayısıyla üniversite öğrenimi görmek için başka illere giden öğrenciler büyük bir barınma problemi ile karşı karşıya bırakıldı. Son yıllarda artan kira ücretleri, özel yurtlar ve apartlar için istenilen fahiş fiyatları aileleri ve öğrencilerini çok zor duruma bıraktı.

Öğrencilerin kira problemine Türkiye’deki ekonomik krizi eklendiği zaman durum çok daha vahim bir hal alıyor. Ekonomik krizden en çok etkilenen gruplardan biri de öğrenciler oluyor. Ulaşım, kira, doğalgaz, su, elektrik faturaları ve gıdaya olan fahiş zamlar da eklendiği zaman öğrencilerin sağlıklı bir şekilde eğitim görmeleri imkânsız bir hale geldi. KYK’nın verdiği burs öğrencilerin ihtiyaçlarını hiçbir şekilde karşılamazken, öğrenciler ya ailelerinden destek alarak ya da part time işlerde çalışarak eğitim hayatını sürdürmeye çalışıyor.

Geçinemeyen öğrenciler okurken oldukça kötü koşullarda, düşük ücretlerle güvencesiz işlerde çalışmak zorunda kalıyor. Yemeğinden, giyimine ve sosyal yaşama kadar her şeyi kısıtlamak zorunda kalıyor. Hal böyle olunca da kaliteli ve verimli eğitimden uzak bir öğrenim hayatını sürdüren öğrenciler, sadece derslerini geçmeye çalışıyor. Ekonomik anlamda geçinemeyen birçok öğrenci de ya okulu donduruyor ya da okulu bırakmak zorunda kalıyor.

Sur Ajans’a konuşan üniversite öğrencileri, mevcut ekonomik çöküşün kamburu altında nasıl bir öğrenim hayatı sürdürdüklerini anlatıyor.  

“Gelen burslarla geçimimi karşılamam imkânsız”

İstanbul Üniversitesi, Hukuk Fakültesi 3.sınıf öğrencisi Cuma Odabaşı 2 yıldır kirada yaşıyor. 12 bin 500 lira kirayı tek başına ödeyemediği için 3 arkadaşı ile aynı evi paylaşıyor. KYK bursuyla beraber 3 bin 500 lira aldığını söyleyen Odabaşı yaşadığı ekonomik sıkıntıyı şöyle aktarıyor:

“Aldığım burslar geçimimi hiçbir şekilde sağlamadığı için ailemden destek alıyorum. Maalesef ailemin desteği olmasına rağmen rahatlıkla geçinemiyorum ve dönem dönem part time işte çalışmak zorunda kalıyorum.  Ortalama olarak faturalar doğalgaz 900, su 200, elektrikte 350 lira civarında geliyor ve gelen burslarla geçimimi karşılamam imkânsız.”

Sosyal aktiviteler yapamıyorlar

Artan ekonomik krizlerle beraber sosyal aktivitelerde kısıtlamalara gittiğini söylen Odabaşı: “Sosyal aktivitelerimden birisi şehirleri gezmeyi çok seviyorum ama maalesef buna vakit ayıramıyorum ki vakit ayırabilsem bile bütçem yeterli olmuyor.             Çünkü ulaşım ve konaklama fiyatları bırakın bir öğrenciyi çalışan bir devlet memurunu bile zora sokacak kadar pahalı. Geçen yıl ekonomik şartlar bu yıla oranla daha iyiydi en basitinden geçen yıl haftada 3 gün dışarıya çıkıyordum ama bu yıl bazen haftada 1 bazen 10 günde 1 dışarı gezmeye ya da bir yerlerde oturup bir şey içmeye çıkıyorum” dedi

Öğrenciler kalitesiz beslemiyor

Ekonomik krizle artan gıda fiyatları öğrencileri sağlıksız beslenmeye itiyor. Dışarıda yemek yemenin daha uyguna geldiği ifade eden Odabaşı, şöyle diyor:

“Genel olarak dışarıda yemek yiyorum. Bunun en büyük sebebi market masraflarının çok pahalı olması. Evde yemek yapmak yerine döner tantuni gibi yemekler yemek daha uygun oluyor ve zamandan kazanmış oluyorum.”

Eğitime dair ne gibi yatırımlar yapılıyor?

Öğrencilerin ekonomik sıkıntılardan dolayı gelecek için herhangi bir yatırım yapamadıklarını anlatan Odabaşı şöyle sonlandırıyor:

“Maalesef eğitimime hiçbir şekilde yatırım yapamıyorum. Bunun en büyük sebebi ise ekonomik sıkıntılar. Eğitimde düşündüğüm tek şey biran önce dersleri geçip kurtulmak sonra tekrar ekonomik sorunlarla uğraşmak. Öğrencilerin kaliteli bir eğitim almalarını için en başta yaşam koşullarını iyileştirmesi gerekir.  Öğrenciler ekonomik sorunları düşünmekten ne eğitimlerinde ne de yaşamlarında kendilerine birşeyler katabiliyor.”

“Günübirlik bir mücadele içerisindeyiz”

Gaziantep Üniversite, Gazetecilik Bölümü, Yüksek Lisans öğrenci Lavin Çiçek yaş kriterinden kaynaklı yurda alınamayan öğrencilerden. Geçinemediğini ifade eden Yıldırım da yaşadıkları ekonomik problemler yaşadığını anlatıyor ve ekliyor:

“Yüksek lisans öğrencisiyim. KYK yaş kriteri getirdiği için yurt başvurusunda bulunmadım. Mecburen kiralık ev arayışı içine girdik. Kaldığımız ev, diğer evlere nazaran daha düşük gibi geldi, değil aslında kötünün iyisini seçtik bir yerde. İş sadece kira ile bitmiyor ki burs alıyorum, ama aldığımız burs kiraya gidiyor haliyle. Aidat, Elektrik, su, doğalgaz, mutfak giderleri de olunca sosyal aktivitelere ne zaman ne de bütçe ayırabiliyoruz. Ev arkadaşım part time çalışıyor. Haftalık maaşını aldığı için ödemelerimiz aksamasın diye parça parça biriktiriyoruz. Geri kalan küçük bir kısmını ise yol ve belki bir kahve için ayırıyoruz. Günübirlik bir mücadele içerisindeyiz ama maddi kısmı için sürekli olarak bir düşünce içerisindeyiz. Barınma, yaşamını idame ettirecek bir gelir, yemek gibi konuların da eğitim alanlar için kolaylaştırılması gerekir”

Sanki, apartman yöneticisi olacaksın”

Eğitimin hiçbir değerinin kalmadığını söyleyen Çiçek, öğrencilerin gelecek için güven problemi yaşadıklarını aktarıyor ve şöyle devam ediyor:

“Ülkede eğitim yerlerde. Bunun düzeltilmesi için çok yönlü bir çaba gerektirir. Öğrencinin en başta eğitim yoluyla kuracağı gelecek için güven problemi var. Bu ilişkinin düzeltilmesi lazım, yani torpillerin ortadan kaldırılması gerekir. Düşününce, Kemal Sunal'ın, "Sanki, apartman yöneticisi olacaksın" repliğinin somut hali, şu an ki eğitim. Bence en önemli mesele bu. Çünkü çoğu insanın beklentisi eğitim ile bir gelecek kurmak. Ama bir yerden sonra insanın buna olan güveni azaldı. Haliyle insanlar okulunu mesleğini bırakıp gidiyorlar.”

“Alternatifler üretmek zorunda kalıyoruz”

Diyarbakır, Dicle Üniversitesi, Matematik Bölümü son sınıf öğrenci Abdullah Kaya, 5 yıldır kirada kalıyor. Herhangi bir yerden burs almayan Kaya, yaz tatillerinde çalışarak biriktirdiği para ile geçinimini sağlıyor. Kaya da tüm öğrenci arkadaşları gibi ekonomik problemleri yaşıyor ve şöyle ifade ediyor:

“Aynı evde iki arkadaş yaşıyoruz. Yaz tatilinde kazandığın para bana yetmediği için ara ara online satışlar yapıyorum. Orada da çok iş olmuyor. Bir sonraki ayın kira ve faturaları nasıl ödeyeceğimizin derdine düşüyoruz. Doğalgazla bizi bu biraz zorlayacak. Bu yüzden sürekli alternatifler üretmek zorunda kalıyoruz. Şuana kadar kimseye muhtaç olmadık, bir şekilde geçinmeye çalışıyoruz.”

Gezmeyi çok sevdiğini söyleyen Kaya: “Sosyal aktivilerim arasında gezmek yer alıyor. Zaman olduğu sürece arkadaşlarla farklı şehirlere gitmeyi, gezmeyi seviyoruz. Maddiyat bizim gezmememiz önünde bir engel değil. Arkadaşlar arasında birbirimizin bu maddi açığını kapatıyoruz” dedi.

“Evdeki hesap, çarşıya uymuyor”

Kaya da dışarıda yemek yemenin, evde yemek yemekten daha az bir maliyete denk geldiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor.

 “Sabah kahvaltısı hariç, dışarıda yemek yiyiyoruz.  Çünkü market fiyatları çok yüksek, dışarıda yemek yemek daha uygun fiyata geliyor. Hiçbir şekilde planlama yapamıyoruz, çünkü hergün ayrı bir zamla karşı karşıya kalıyoruz. Dolayısıyla evdeki hesap, çarşıya uymuyor. Bu yüzden ileriye dönük planlarla değil, şuana bakıyoruz.”