Türkiye'nin en büyük 3'üncü kampüsünde ulaşım krizi Türkiye'nin en büyük 3'üncü kampüsünde ulaşım krizi

İrfan Erdoğan/ Almanya

Fotoğraflar: Enver Enli

Çok sayıda Alman konuğun katıldığı serginin açılışında bir konuşma yapan şair, yazar ve fotoğraf sanatçısı Enver Enli şunları söyledi: “Merhaba Arkadaşlar, Red Fotoğraf ve Görülmüştür Kollektifi'nin hazırlamış olduğu "Özgürlüğün Sesi" Fotoğraf sergimize hoş geldiniz. Kollektifimizi genişleten yanımızda olan sevgili Gisela şahsında Kültür Quer Quer Kültür Rhein-Neckar Derneği ve Sevgili Abendakademie yetkililerine sonsuz teşekkürler. Ayrıca bize maddi manevi destekler sunan fotoğrafların asılmasında teknik yardımlarını esirgemeyen dostlarımız ve arkadaşlarımıza yürek dolusu teşekkürler.”

‘İçeriden dışarı, dışarıdan içeri bir köprü oluyoruz’

Özgürlüğün Sesi sergisi hakkında bilgilendirmede bulunan Enli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Zor ve tırnaklarla kazınan bir süreçte Özgürlüğün Sesi sergisinin oluşumu, yoktan var etmek gibi bir şey oldu, burada da aynı süreci yaşadık. İçeriden dışarıya, dışarıdan içeriye bir köprü Özgürlüğün Sesi. 50 Politik Tutsak ve 50 Fotoğrafçının kollektif emeğiyle oluşturulan ve yürekler dolusu bir çalışma Özgürlüğün Sesi. İğneyle kuyu kazmak, tırnaklarla kazımak yaşamı Özgürlüğün Sesi. Yıllardır, kendimin de eski bir politik tutsak ve bir sürgün olarak, dayanışma içerisinde olan, onların zor koşullarda ürettikleri eserleri görünür kılmaya çalışan "Görülmüştür Kolektifi" ve "Red Fotoğraf Grubu" ile aynı kollektiften olmaktan onur duyuyorum. "Özgürlüğün Sesi" adlı çalışmamızda, içlerinde yazar ve şairlerin de yer aldığı 50 Tutsak ve farklı coğrafyalarda yaşayan 50 Fotoğrafçının "Özgürlük" imgelerinin buluşması sağlandı. Tutuklu ve hükümlü tutsakların, "Özgürlük" kavramını yeni boyutlara taşıyan özgün imgelerle taçlandıran şiir ve metinler, Red Fotoğraf Grubundan fotoğrafçılar tarafından fotoğraflandı. Kollektif bir çaba sonucu hazırlanan sergide 50 Fotoğrafçı ve 50 Politik tutsak bulunuyor. Görülmüştür Kolektifi ve Red Fotoğraf Grubu daha önce de benzer çalışmaları hayata geçirdi. Ve çalışmalarına yeni projelerle devam ediyor. Türkiye ve benzeri bir çok ülkede politik tutsakların sayısı gittikçe artıyor. Tutsaklar Ceza içinde ceza çeker duruma geldiler. Çıkarılan birçok anti demokratik yasalarla tutsakların üzerindeki baskıların dozu gittikçe artarken, her gün hapishanelerden ölüm ve ağır hastalık haberleri alıyoruz, yetmiyor tahliye olması gereken hatta ceza süreleri biten tutsakların serbest bırakılmaması sorunu gittikçe ağırlaştırıyor. İşte böylesi dönemlerde tutsakların tutunduğu en önemli şey, zihinsel olarak kendilerini diri tutabilecekleri üretimler oluyor... Bizler elimizden geldiğince içeriden dışarı, dışarıdan içeri bir köprü oluyoruz, ve seslerine ses katıyoruz. Bu ses bizim de bütün dünya ezilenlerinin de sesi aynı zamanda. Günümüzde, savaş tamtamlarının çaldığı, işgal politikalarının zalimce hayata geçirildiği bu günlerde bu sese öyle ihtiyacımız var ki. Yaşasın barış ve kardeşlik söylevinin hayata geçirilmesi dünyamıza öyle güzel yakışırdı ki. Bu söylevin hayata geçirilmesi ancak seslerimizin yüreklerimizin bir olmasıyla mümkün.”

‘İki sene boyunca insanlara ulaştıramadık fotoğraf sergisini’

Serginin hazırlanma sürecine değinen Enli, “Bizler, ekip olarak, tutsaklara özgürlüğü sorduk, onlar yanıtladı. Ve yine aynı ekip özgürlük sorusuna verilen yanıtlara fotoğraflarla yanıt olmaya çalıştık. Büyük bir emekle hazırlandı bu çalışma. Mektupların ulaşması sorun oldu, kimilerinin ailesine ulaşıldı derken epey zamanımızı aldı sergiyi hazırlamak. Araya Pandemi süreci de girdi bu arada. İki sene boyunca insanlara ulaştıramadık fotoğraf sergisini. Sonuçta; sergimiz Türkiye‘de birçok ilde Almanya ve Avrupa‘nın çeşitli yerlerinde sergilendi, ses oldu moral oldu. Hapishanelerde tecridin baskının bu denli yoğun olduğu bir dönemde, tutsaklarla dayanışma en önemli görevlerden biridir. Hapishanelere ihtiyaç duyulmayacak bir toplum oluşana dek mücadelemiz ve umuda dair inadımız her alanda devam edecektir. Bitirmeden, az evvel de bahsettiğim gibi dünyanın belli bölgelerinde savaşlar işgaller ve ölümler gittikçe artıyor. Bu sorun bütün dünyayı etkiliyor ve etkileyecektir de daha fazla. Çok yakın geçtiğimiz sürece dönüp bakarsak, yani Ukrayna‘dan başlayıp gelen ve geçtiğimiz ay Dağlık Karabağ‘ın işgal edilmesi, kuzey Suriye'de Rojava‘nın işgal edilmesi ve bombardımana tutulması ve geldiğimiz son durum da İsrail-Filistin savaşı dünyamızı tedirgin ederken yine Balkan coğrafyasında Sırbistan ve Kosova‘da provakasyon girişimleri önümüzdeki günlerin çokta iyi geçmeyeceğinin sinyallerini veriyor.

Kısaca anlatmaya çalıştığım bu süreçte, yaşanan olumsuzlukların hiç birinde yeterli tepki gösterilmedi gösteremedik. Herkes kendi penceresinden bakıyor dünyaya ve herkes kendi acısına ağlar duruma geldi. Nereye kadar gidecek böyle. Gidişat iyi değil ama yüreklerimizi birleştirirsek bu sorunların en azından yakıcılığını en aza indirebiliriz. İşimiz zor, ama imkansız değil. Geleceğe güzel miras bırakmamız gerekiyor, bu miras mal mülk, para ya da sınırlar olmamalı. Sınırsız barış içerisinde, mutlu ve eşit bir dünyada yaşamak herkesin hakkı. İnsanlığın, onura, vicdana ve gerçek adalete ihtiyacı var..."dedi.

Serginin açılışında katılımcılara Akın Demircioğlu ile Şiyar Çelik de Adana ağıt'ı ile bir açılış yaprak hoşça vakit geçirtirlerken yazar Ethem Kavallı da yapılan konuşmaları alman konuklara Almanca tercüme etti.

20.10.2023 ile 15.11.2023 tarihleri arasında açık kalacak olan sergiyi günün her saatinde gezmek mümkün.

Ayrıca sergi ile ilgili bilgi almak isteyenler...

Funda Uzun

[email protected] veya 0621 1076-150 No’lu telefon ve mail adresine başvurabilirler.”

Editör: Ali Abbas Yılmaz