Özel Haber: Gözde Çağrı Özköse

2021 yılından bu yana barınma sorunlarını dile getirmek için örgütlenen öğrenciler, Barınamıyoruz Hareketi de dahil olmak üzere çeşitli hareketler kurdu ve çeşitli eylemlerle çözüm talep etti. Her ne kadar bu eylemlerin sonucunda öğrencilere hükümet yetkilileri ve ilgili kurumlar tarafından çeşitli taahhütlerde bulunulmuş olsa da, barınma sorunu güncelliğini koruyor.

Ankara'da 8'i devlet üniversitesi, 13'ü özel üniversite olmak üzere toplam 21 üniversitenin farklı ilçe ve semtlerde 80'e yakın yerleşkesi bulunuyor ancak 300 binden fazla öğrencinin yaşadığı ve eğitim gördüğü Ankara'da yurtlara başvuru koşulları, özel ve devlet yurtlarının kapasite yetersizliği gibi sebeplerden pek çok öğrenci kiralık evlere yönelmek zorunda kalıyor. Son açıklanan rakamlara göre, geçtiğimiz yıl içinde kira artışının en uç noktalara ulaştığı 3 kentten biri olan Ankara'da öğrenciler barınma sorunlarının devam ettiğini ifade ediyor.

Türkiye genelinde, 2022-2023 eğitim öğretim yılı verilerine göre toplam 208 yükseköğretim kurumunda 6.950.142 öğrenci bulunuyor. 2022-2023 eğitim öğretim yılında toplam 6.950.142 öğrencinin 6.204.078’i devlet üniversitelerinde, 735.433’ü vakıf üniversitelerinde, 10.631’i vakıf meslek yüksekokullarında öğrenim görüyor. 2022-2023 eğitim öğretim yılında üniversitelere toplam 1.846.654 kişi yeni kayıt yaptırdı. Bunlardan 1.620.688’i devlet üniversitelerine, 221.494’ü vakıf üniversitelerine, 4.472’si vakıf meslek yüksekokullarına kayıt oldu.

Ankara'da ise merkez ilçeleri başta olmak üzere üniversite kampüslerinin bulunduğu pek çok ilçesinde yaklaşık 35 KYK yurdu bulunuyor. Pek çok öğrenci tarafından tercih edilen bir üniversite kenti olan Ankara'da yalnızca 35 KYK yurdu olması eleştiri konusu olmayı sürdürürken, yine Ankara genelinde, özellikle Altındağ, Çankaya, Yenimahalle, Keçiören, Gölbaşı ve Etimesgut’ta bulunan yerleşkelerin çevresinde çok sayıda özel yurt bulunuyor. 

2023 yılı Temmuz ayı itibariyle Ankara yurt fiyatları yıllık en düşük 45.000 TL ile en yüksek 260.000 TL arasında değişmektedir. Yoğunlukla asgari ücret ile geçinen ailelerden oluşan Türkiye'de özel yurt ve kira ücretleri ise velilerin çocuklarını okutmasına engel olacak düzeyde.

Adalete güven gittikçe azalıyor

Öğrencilerin yurtlara yerleşmesinin önündeki tek engel yurt sayısı ve söz konusu yurtların kapasitesi de değil. Hem Yükseköğretim Kurulu (YÖK) hem de Ankara Büyükşehir Belediyesi yurt başvuru koşullarına göre öğrenciler, "Cumhurbaşkanına hakaret, devletin egemenlik alametlerini aşağılama, Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama" gibi suçlarından mahkum oldularsa, yurtlara yerleştirilmek için başvuru yapamıyorlar.

2022 Adalet İstatistiklerine göre Cumhurbaşkanına Hakaret suçunda sanık olan güncel kişi sayısı 16.753. Bu 16.753 kişiden 1377'si ise çocuklardan ve öğrencilerden oluşuyor. Adalete inancın gün geçtikçe azaldığı Türkiye'de söz konusu durum, çeşitli ideoloji ve kimlikten öğrencinin barınma sorununun devam edeceğini düşündürüyor.

Yeni öğretim yılı öncesinde barınma sorununu, konunun öznesi olan öğrenciler, ilgili STÖ'ler ve Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) yetkilisi ile konuştuk.

'Çoğu öğrenci çalışmak zorunda'

ODTÜ Endüstri Tasarım Öğrencisi Elif Aslan, okula başladığı tarihten beri bir yandan çalışarak eğitimini sürdürmeye çalıştığını ifade ederek, daha önce KYK bursu aldığını ancak artık çeşitli sebeplerden kendisine burs çıkmadığını, bursların da kağıt üstünde çok sembolik şeylere bakarak verildiğini ve bu nedenle pek çok öğrencinin burs alamadığını belirttiyor.

Dahil olduğu siyasi faaliyetler sonucu gözaltına alınmasının da burs almasına engel olduğunu belirten Aslan, verilen bursların da zaten yaşam giderlerini karşılamaya yeterli olmadığını söylüyor. Şu anda üç kişi bir öğrenci evinde kaldıklarını ve kirayı ve geri kalan masraflarını çalışarak karşılayabildiğini ifade eden Aslan, şu şekilde devam ediyor:

"Okula başladığım zaman KYK bursu alıyordum, bir yandan da çalışıyordum, bir şekilde yetmesi için çabalıyordum. Kirayı ve faturaları verdikten sonra kendime de az da olsa bir para kalıyordu. Şimdi o da yok, çalışarak masraflarımı karşılamaya çalışıyorum. Fatura ve kirayı ödedikten sonra elime hiç bir şey kalmıyor diyebilirim. Tabi o zamandan bu zamana ekonomide de büyük yıkım yaşandı. Her şeyin fiyatı günden güne artıyor. Öyle olunca yetişemiyoruz biz de. Bir de bizim kiramız diğer arkadaşların evlerine göre düşük. Kişi başı bin liraya kalıyoruz. Şu anda 100. Yıl'daki evlerin kiraları 15 bin liraya kadar çıkmış durumda. Yani şu an bir öğrencinin ailesinden destek almadan barınması imkansız gibi bir şey oldu. Yalnızca kiralar değil yurt fiyatları da karşılanabilecek gibi değil. Örneğin ODTÜ yurtları 700-800 lira. KYK en son bin 200 lira veriyordu. Öğrenciye bir ay geçinebilmesi için 400 lira kalıyordu. Barınma dışında da masraflarımız oluyor öğrenci olarak, gıda, okul malzemesi gibi kalemleri de düşününce, öğrenciye hiçbir şey kalmıyor. Aile evinde kalanlar için de yol masrafları ciddi bir masraf kalemi. Yani elbette dışarıdan gelen öğrenci kadar çekmiyorlar ama yol masrafları da fahiş."

'Çalışan öğrenci dezavantajlı durumda eğitim alıyor'

Okul arkadaşlarının da çoğunun çalışmak zorunda olduğunu ifade eden Aslan, öğrencilerin genel olarak yazları çalışarak geçirdiğini ve okul döneminde de garsonluk, özel ders gibi işlere yöneldiğini aktarıyor. Aslan, okul döneminde çok fazla vakit aldığından garsonluk yapılamadığını, derslere vaktinin kalmadığını, çalışarak okumanın da eğitim hayatlarında aksamalara yol açtığını dile getiriyor.

"Özel ders vermek de aslında muhakkak yapmam gereken bazı şeylerin önüne geçiyor ama o parayı kazanmak zorunda olduğum için derse değil işe öncelik vermek zorunda kalıyorum. Pek çok arkadaşım da bu şartlarda yaşıyor. Düşündüğünüz zaman bu durum, aileleri tarafından desteklenebilen öğrencilerle aramızda ciddi bir dezavantaj durumu oluşturuyor. Her şeyden önce bıkkınlık oluşturuyor ve notlarımız düşüyor" 

'Umudumuz yok..'

Öğrencilerin 2021 yılından beri barınma hakkına yönelik yaptığı eylemlerin sonucunda, devlet yetkilileri ve belediyeler tarafından kimi taahhütlerde bulunulduğunu ancak bunun yeterli olmadığına atıfta bulunan Aslan, durumun düzeleceğine dair bir umut taşımadığını sözlerine ekliyor.

"Öğrencilerin insani koşullar altında eğitimlerine odaklanabileceği bir durum malesef yok" diyen Aslan, şöyle.devam ediyor:

"Hayat çok pahallı. Belediyelerin çalışmalarıyla önüne geçilebilecek bir durum değil bu. Üniversite yönetimlerinin de öğrencilerin hayatını kolaylaştırma yönünde bir çalışması yok. Bir öğrencinin çalışmak zorunda kalmadan eğitim alabilmesi için bursların ciddi anlamda artması ve yaygınlaşması gerekiyor ki bu da ufukta pek görünmüyor. Durumumuzun değişeceğine dair bir umudumuz yok"

'Kısır döngüye mahkumuz, hayatta kalmaya çalışıyoruz'

Barınamıyoruz Hareketi adına Sur Ajans'a değerlendirmelerde bulunan ODTÜ Biyoloji öğrencisi Sabreen Sabha, evsizlikle karşı karşıya kalmak, yemekhaneye para yetiştirmeye çalışmak, yetmeyen burs ve kredilerle geçinmek gibi nedenlerle öğrenci olmanın gittikçe zorlaştığını dile getiriyor.

"Gözlemlediğimiz kadarıyla birçok sıra arkadaşımızın ekonomik durumu, hakları olan rahat bir öğrencilik imkanını sunmuyor. Yetersiz burs ve kredilerle geçinemeyen arkadaşlarımız dersleriyle birlikte genelde yarı zamanlı işlere girerek hayatlarını sürdürebilir hale getirmeye çalışıyor" ifadelerini kullandı. Bütün bunların asıl hedef olan eğitim almayı neredeyse imkansız hale getirdiğini sözlerine ekleyen Sabha, şu şekilde devam etti: "İşle beraber gelen yorgunluk ve yoğunluktan öğrencilerin notları düşüyor, bursları kesiliyor. Böylece kısır döngüye mahkum kalıyoruz-okumak için emek harcarken birden ilk odağımız hayatta kalmak oluyor. Böylece okulu bırakan ve donduran birçok arkadaşımız var. Şu anki ekonomik durumu gözeterek bu durumun daha da yaygın olacağını biliyoruz."

'Barınamıyoruz Hareketi: Kamuoyundan yeterli desteği göremedik'

2021 yılından itibaren süren 'Barınamıyoruz Hareketi' eylemlerine değinen Sabha, "Çok fazla hedef gösterildik. Kimi ünlüler ve milletvekilleri desteklerini belirtse de kamuoyundan yeterli destek göremedik" diyor ve şöyle ekliyor:

"Barınma sorununu kendi kendimize çözmemiz beklendi. Yine de birçok hükümet yetkilisi ve bakanın hak arayışımızı kriminalize etme çabasına rağmen, direniş sonucunda kökten çözümler olmasa da barınma sorununun yükünü azaltacak çözümler geldi. Mesela bazı belediyeler misafirhaneleri öğrencilere açıyor, ya da maddi destek veriyor barınamayan öğrencilere. İhbar hattımıza gelen ihbarlar sonrası öğrencilerle birlikte bir yol çiziyor ve sorunun çözümüne dair pratik sergiliyoruz. Örnek verecek olursak geçen sene Edirne Selimiye KYK Yurdundan devasa bir böcek çıkmıştı. Bu meseleyi gündem etmemizin ardından başta Edirne Selimiye KYK Yurdu olmak üzere ülke çapındaki tüm KYK yurtları ilaçlandı"

'Mesele hayatta kalmak değil, onurlu yaşamak'

Öğrencilerin barınma konusundaki en asli taleplerinden birinin sadece barınma değil nitelikli barınma olduğuna dikkat çeken Sabha, "Biz yola çıktığımız ilk günden bu yana barınmaktan anladığımızın sadece bir çatı olmadığını dile getiriyoruz. Öğrenciler nitelikli barınma hakkı istiyor, açmak gerekirse güvenli yurtlar, temiz ve sağlıklı yurt yemekleri, temiz yurt odaları, musluklardan çamur ya da soğuk su yerine erişebilir sıcak su akması gibi insani ihtiyaçlara yönelik talebimiz var. Barınamıyoruz Hareketi bir eylemlilik ile barınma sorununu görünür kıldığı günden bu yana çeşitli eylemler gerçekleştirmeye devam ediyor." diyor ve şöyle ekliyor:

"Örneğin Ankara'da bütçe görüşmeleri yapıldığı sırada meselenin özneleri olduğumuzu söyleyerek Ankara yollarındaydık. Enes Kara arkadaşımız tarikat yurdunda, gelecek kaygısından dolayı yaşamına son verdiğinde Taksim sokaklarındaydık. Yurt koşullarını eleştirdiği için yurttan atılan YTÜ öğrencisi arkadaşımızla atıldığı yurdun önündeydik. Ve ülkenin dört bir köşesinde nitelikli barınma hakkı için yurtlarının bahçelerinde ses çıkaran öğrencilerleydik. Şimdi de gerektiği her yerde bu sesleri yükseltmeye devam edeceğiz. Daha önce de belirttiğim gibi, yaşamak, hayatta kalmak tek mesele değil, onurlu bir şekilde, insani şartlar altında yaşamak önemli. Herkesin üzerinde bir çatı olabilir ama o çatının niteliği çok önemli"

Öğrenciler bakımsız evlere mahkum ediliyor

Üniversitelerin büyük çoğunluğuna yakın olması sebebiyle pek çok öğrencinin barındığı Ankara'nın Ayrancı Mahallesi'nde emekçi dostu emlakçı Osman Çal, öğrenciler ve depremzedeler için çalışmalarıyla biliniyor. Ev arayan öğrencilerin ne gibi sorunlar yaşadığını, şartlarının ev sahiplerinin taleplerini karşılayıp karşılamadığını sorduğumuz Çal, üniversitelere yakın mahallelerin pek çoğunun bir üniversite öğrencisinin ailesinin desteği olmadan ulaşamayacakları kadar pahallı olduğunu ifade ediyor.

Genel olarak bu semtlerde öğrencilerin ancak 2-3 öğrenci birleşerek kira giderini karşılayabildiğini ifade eden Çal, bu öğrencilerin ailelerinin de bu koşulları karşılamakta zorlandıklarını, ailelerin okuyan başka çocukları da olabildiği için çocuklarına nitelikli barınma koşulları yaratmakta sıkıntı çektiğini dile getiriyor. 

Deprem sonrasında Ankara'nın büyük göç aldığını, ve nispeten uygun ve eşyalı dairelerin bu nedenle tutulmuş durumda olduğunu ifade eden Çal, Ayrancı, 100. Yıl, Kurtuluş, Cebeci ve Esat'ın belirli bölgeleri gibi öğrenci semtlerinde ev arkadaşlarıyla beraber bile ev tutsa, bir öğrencinin o eve yerleşme masrafının 15 bin lirayı bulduğunu, bunu ödeyebilmek için de ailenin bunun dört katı bir aylık geliri olması gerektiğini belirtiyor.

"Saydığım semtlerde de öğrenciye uygun evler nispeten eski, bakımsız evler oluyor. Bu anlamda şöyle bir çıkarım yapmak mümkün, Ankara'da öğrenciye uygun, ucuz semt kalmadı." Söz konusu bakımsız evlere de fahiş fiyatlar istendiğini belirten Çal, "Bu evlerin çoğu kentsel dönüşüme girmek üzere, bu nedenle ev sahipleri eve herhangi bir bakım yapmıyor ve pek çok öğrenci de hem okula ulaşım açısından hem de daha iyi bir daireyi karşılama koşulları olmadığından bu evleri zorunluluktan tutuyorlar. Bu durum hakkaniyetli mi? Tabii ki hayır. Yani, hakkaniyet deyince, Türkiye'de hakkaniyet zaten bir bütün olarak kaybolmuş durumda şu an. Maalesef bu hakkaniyetsizlik hali de toplumumuz tarafından sorgulanmıyor ve barınma sorununu çözmek de, sorunun öznesi olan öğrenci ve ailesine kalıyor."

'Yoksul aile çocukları tarikat yurtlarına itiliyor'

Uzun yıllardır öğrencilerin barınma sorununun çözümlenmesine ilişkin çalışmaları ve talepleri olduğunu dile getiren Veli- Der Genel Başkanı Ömer Yılmaz, özellikle Büyükşehir belediyeleri ile bazı çalışmalar yaptıklarını ve büyük şehirler nezdinde kısmen de olsa bazı çözümler üretebildiklerini söylüyor.

Büyük kentlerde her sene olan %100'e yakın kira artışları nedeniyle bu sorunun seneden seneye daha da içinden çıkılmaz bir hal aldığını sözlerine ekleyen Yılmaz, "Mevcut koşullarda, büyük kentlerde öğrencinin ev tutabilme şartı tamamen ortadan kalktı" diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Öğrencileri ev tutmaya iten zaten yurtların yetersizliği. Kira fiyatlarının artışı ile pek çok yoksul aile çocuğu ücretsiz ya da çok cüzi miktarlarda ücretlerle tarikat ve cemaat yurtları ve evlerine itiliyor. Bu evlerin öğrenci barındırmak dışında bir misyonu olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bu yapıların genel olarak siyasal islamcı ideolojiye sahip olduğunu biliyoruz. Bu gençler bu evlerde bu ideolojilere göre şekillendirilmeye çalışılıyor. Bu durumun bir son bulması için yurt sayısının artması gerekiyor. Bu olmuyorsa da bu gençlere eğitim desteği verilmesi gerekiyor ki bu cemaat ve tarikatların ellerine düşmesinler"

'Geçen yıl üniversiteyi kazanan 110 bin öğrenci kayıt yaptıramadı'

Geçen sene pek çok öğrencinin üniversiteyi kazanmış olmasına rağmen maddi yetersizlikler nedeniyle kayıt yaptıramadığına değinen Yılmaz, "Geçen sene 110 bin öğrenci üniversiteyi kazanmış olmasına rağmen kayıt yaptıramadı" ifadesiyle barınma sorununa dikkat çekiyor.

Eğitim uzmanları ile yılmazın verdiği rakamlara göre üniversiteyi kazanıp da kayıt yaptıramayanların sayısı her geçen yıl artıyor ve tablonun bu şekilde devam etmesi durumunda bu sayının 710 bini aşacağı tahmin ediliyor. 

"Bu seneki rakamlar da önümüzdeki günlerde açıklanacak. Biz bu sayının artmış olacağını düşünüyoruz. Yoksulluk ülkemizde aktif olarak derinleşirken, biz bu sorunun çözümünün bu kadar da zor olmadığı kanaatindeyiz. Devletin inisiyatif alarak yurt sorununu acil olarak çözmesi gerektiğini belirtiyoruz. Ama elbette ki bu bir tercih meselesi ve ve çocukların gerici ve siyasal islamcı yapıların eline düşmesi durumu da belli ki tercih edilen bir durum. Bu durum iktidarın işine geliyor.

Devletin yurtlar yapması, bu öğrencilerin eğitim hakkının engellenmemesi, tüm çocukların bu haklardan yararlanması, yurtlara yerleştirilemeyen çocuklara eğitim desteği sağlanması gibi taleplerimiz olmuştu. Ancak şu ana kadar iktidar bu konuda bir politika geliştirmedi. Bunun da bilinçli bir tercih olduğunun tekrar altını çizelim. Ekonomik kriz derinleştikçe bu sorunlar da giderek artacak. Örneğin önümüzdeki sene 5 milyona yakın öğrenci sınava girecek. Herhangi bir hazırlık yok. Bu işin içinden nasıl çıkacaklarını kara kara düşünüyorlardır herhalde. Biz düşünüyoruz açıkçası"

'İktidarın çözümü nitelikten kısmak'

İktidarın bu sorunları çözmek için bulduğu çözümün nitelikten kaybettirdiğini söylüyor Yılmaz.

"Bu irade zaman zaman barınma sorununa çözüm olarak kimi enteresanlıklar ortaya koyuyor. Örneğin küçücük odalardaki ranza sayısını iki katına çıkarmak, ya da zaten küçük olan odaları bölmek gibi çözümler öneriyor ve uyguluyorlar. Bunlar olumsuz çözümlerdir. Hali hazırda yurtların koşulları zaten iyi değil. Nitelikli barınma ve nitelikli beslenmeden faydalanamıyor yurtlardaki öğrenciler. Ama keşke oturup da bunları konuşabilsek, niteliği iyileştirmeyi konuşabilsek. Biz ne konuşuyoruz, sokakta kalan öğrenciyi, cemaat ve tarikatlari konuşuyoruz. Bu durum çok üzücü.

Bir nesli, bu ülkenin geleceğini heba ediyorlar. Bu gençlere karşı iktidarın bazı görevleri var ve bu görevleri yerine getirmiyorlar. Bu durum biz velileri derinden incitiyor. Bu konuda sorumluluk almak, görevlerini yerine getirmek yerine, oda bölmek, ranza sayısı arttırmak gibi saçma sapan şeyler yapıyorlar. Böyle çözüm olmaz. Ellerinde bu sorunu çözecek kaynak olduğunu ve bu sorunun çözümüne kaynak aktarılmadığını biliyoruz"

Velilerin de çocuklarına sağlıklı bir eğitim ortamı sağlayamamaktan dolayı içlerinin rahat olmadığını belirten Yılmaz, velilerin büyük çoğunluğunun asgari ücret düzeyinde veya yoksulluk sınırı altında maaş aldığının altını çizdi. "Paran kadar eğitim" stratejisi uygulandığını belirten Yılmaz, velilerin niteliksiz eğitim nedeniyle özel okullara yönelmek zorunda kaldığını, ancak pek çok ailenin bunun altından kalkamadığını ifade etti.

Üniversiteyi kazanan öğrenciler kayıt yaptıramıyor

Eğitim-Sen Genel Sekreteri İkram Atabay ise, mevcut ekonomik krizle birlikte yoksul halk kesimlerinin çocuklarının artık kazansa bile üniversiteye kayıtlarını yaptıramayacak duruma geldiğini kaydediyor.

Sekiz buçuk milyon öğrencinin daha 2023-2024 öğrenim yılında üniversiteye girmeye hak kazandığını belirten Atabay, Kredi Yurtlar Kurumu'nun (KYK) kapasitesinin çok sınırlı olduğunu yıllardır dile getirdiklerini hatırlatıyor ve şöyle devam ediyor:

"KYK yurtlarının 850 bin kişilik kapasitesi var. Bu kapasite asla varolan öğrenci sayısının barınma ihtiyacını karşılamıyor. Bu durum çocuklarımızın cemaat, vakıf ve tarikat yurtlarına itilmesine sebep oluyor. Ev bulmak, ev kirası karşılamak zaten mümkün değil diyebiliriz. Bu çok ciddi bir sorun. Buna dair de sürekli açıklamalar yapıyoruz ama malesef siyasiler bu soruna yönelik çözüm üretmiyor, üretmek gibi bir niyeti de yok zira bu bilinçli bir tercih. Bu sene de tespit ettiğimiz sorun ve sıkıntılara ilişkin raporlarımızı ve önerilerimizi açıklayacağız, bu konuda hazırlıklarımız var. Üniversitelerin açılmasına yakın gerekli bilgilendirmeyi kamuoyu ile paylaşacağız"

ABB yetkilisi: Tek bir öğrenciyi açıkta bırakmayacağız

Barınma sorunu çeken öğrencilere dair yerel yönetimlerin rölü öğrenciler tarafından önemseniyor ve öğrenci ile veliler yerel yönetimlerin adım atması gerektiğini belirtiyor.

Barınma sorununa dair ulaştığımız Ankara Büyükşehir Belediyesi'nden (ABB)  bir yetkili ise üniversite öğrencilerinin barınma sorununa ilişkin eylem planı hazırlamak ve açıklamak için Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) başvurularının bitmesini beklediklerini dile getiriyor. 

KYK yerleştirmelerinin neredeyse bitmek üzere olduğunu belirten yetkili, bu sürecin sonunda ihtiyaç sahibi aileleri belirleyip onların yurtlara yerleştirilmesi için çalışma başlatacakları bilgisini paylaşıyor. Kira ücretleri yalnızca öğrenciler için değil emekçiler ve aileler için de fahiş fiyatta ve yurt sayısı ise kapasiteyi kaldırmıyor.

council

"Önceki sene de öğrencilerin barınma sorunları gündeme gelmişti. O zaman da ABB olarak ihtiyaç sahibi öğrencileri tespit edip her birini yerleştirmiştik. Bu sene de Ankara'da tek bir öğrenciyi bile açıkta bırakmayacağız. Şu anda buna ilişkin hazırlıklarımızı yapıyoruz. Şu kadar kapasitelik bir yerimiz var diyemiyoruz çünkü ABB'ye ait yurtlar yok ancak yine önceki yıllarda olduğu gibi oteller, misafirhaneler tutarız, kimseyi dışarıda bırakmayız."