SUR AJANS- Yeni eğitim ve öğretim yılının başlamasıyla milyonlarca öğrenci ders başı yaptı. Ancak anadilde eğitim ve öğretmen açığı gibi pek çok sorun çözüm beklerken, artan masraflar ise aileleri kara kara düşündürüyor. Yüzbinlerce çocuğun anadilde eğitimden mahrum bırakıldığı sistemin önemli bir diğer sorunu okul yetersizliği ve öğretmen açığı. Sadece Urfa’da 11 bin 600 öğretmen açığı bulunurken, Eyyübiye ilçesinde bin 600 sözleşmeli öğretmen alımı yapıldı. Bir ilkokul öğrencisi için temel kırtasiye malzemeleri, çanta ve diğer gereksinimler hesaba katıldığında toplam maliyet 3 bin ile 5 bin TL arasında değişirken, ortaokul ve lise öğrencileri için bu maliyet 6 bin TL’yi geçiyor. Teknoloji ihtiyaçları (tablet, hesap makinası) da eklendiğinde bu rakam 10 bin TL’nin üzerine çıkıyor.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Urfa Şubesi Eşbaşkanı Murat Oruç, yeni eğitim ve öğretim dönemini değerlendirdi.
Kriz eşitsizliği derinleştiriyor
Yeni eğitim yılının her çocuk için eşit koşullarda başlamadığını belirten Oruç, “Yoksul, emekçi ailelerin çocukları artan enflasyonla birlikte dezavantajlı bir şekilde başlamakta. Ekonomik kriz öğrenciler arasındaki eşitsizliği derinleştirmekte. Eğitimin ticarileşmesi her geçen gün artıyor. Sadece özel okullarda değil devlet okullarında da bir ayrımcılık söz konusu. Özellikle kırsal bölgeler ile kentler arasında bu eşitsizlik üst seviyeye çıkıyor. Urfa’nın birçok kırsal mahallesinde öğretmene ulaşmak mümkün değil” diye belirtti.
Öğretmen açığı
Türkiye genelinde derslik başına düşen öğrenci sayısının resmi rakamlara göre 20 olduğunu ancak bu sayının Urfa’da 51’i bulduğunu aktaran Oruç, “Derslik başına düşen öğrenci sayısında Türkiye’nin hiçbir yerinde 51 yok. Birçok kırsal yerde öğretmen olmayacak. Sözleşmeli öğretmenler uzak yerlere gitmek istemiyor. Birçok okulda öğretmen olmayacak. Urfa’da mevsimlik tarım işçiliği yaygın. Okullar bugün açıldı ancak binlerce öğrenci Kasım ayında ancak okula gidebiliyor. Bu kronik bir sorun ancak şuana kadar bir çözüm bulunabilmiş değil. Bu neredeyse bütün okullarda aynıdır. 183 gün okula gitmesi gereken bu çocuklar sadece 70 gün okula gidebiliyor” ifadelerini kullandı.
Anadilde eğitim
Anadilde eğitimin temel insan hakkı olduğunun altını çizen Oruç, “İnsanlar ancak anadilleriyle kendilerini geliştirebilirler. Zihinsel gelişme anadil ile bağlantılı. Bu dünyada böyledir. Bir çocuk kimliğini anadili ile elde edebilir. Ancak çocuklar kendilerine yabancı olan bir dille eğitime başlıyor. Dolayısıyla bu eğitimin sağlıklı olması nasıl beklene bilinir?” diye sordu.
Seçmeli Kürtçe derslerin yeterli alt yapısının olmadığını vurgulayan Oruç, “Bu dersler göz boyamadan öteye gitmeyen dersler. Alt yapı yok, öğretmen atamaları yok. 2012 de üniversitelerde bölümler açıldı ancak şuana kadar geçen 12 yılda sadece 132 öğretmen atanmış durumda. Geçen yıl 10 bin öğretmen atandı ancak bunlar arasından 2 tane Kurmanckî ve 2 tane Kurmanci öğretmen vardı. Resmiyette seçmeli olarak gözüküyor. Ancak idare ‘yeterli talep yok ya da ders verecek eğitmenimiz yok’ gerekçeleriyle velilerin taleplerini görmezden gelmektedir” ifadelerini kullandı.
'Eğitimde tasarruf olmaz'
MEB’in taleplerine rağmen okullara dair resmi veri paylaşmadığını söyleyen Oruç, şöyle devam etti: “Yakın zamanda bir deprem yaşandı. Mart 2024’te bakanlığa bir yazı yazarak resmi bir şekilde hasarlı binalarla ilgili bilgi istedik ancak henüz bize bir dönüş yapılmış değil. Şuan kaç çocuk hasarlı binalarda eğitim görüyor bilmiyoruz. ‘İş Gücü Uyum Programı’ adı altında temizlik görevlileri sadece haftada 3 gün okulları temizleyecek. Günde 576 TL ücret alacaklar. Eğitimde tasarruf olmaz. Bir okulda yaklaşık 2 bin öğrenci var. Bu kadar öğrencinin olduğu bir okulda 3 günde nasıl hijyen sağlanacak? Kalan iki günde nasıl temizlenecek? Tasarruf sadece yoksul halk çocuklarına uygulanıyor. Parası olan özel okullara gidiyor. Devlet bir şirket değil, okulların sağlıklı bir şekilde temizlenmesi gerek. Bir okul çantası 5-10 bin TL arasında doluyor. Bu yoksul insanlar için ciddi bir külfet. Bunun sosyal yardım adı altında karşılanması gerekir.”