Uzman öğretmenlik nifakı

Yeni eğitim öğretim yılı önümüzdeki pazartesi başlıyor.

Milyonlarca öğrenci ve yüz binlerce eğitim emekçisi okullara akacak.

Pandeminin bıraktığı derin korkular, ağır tramvalar sanırım atlatıldı.

Fakat, öğretmenler için maalesef bu eğitim öğretim düzeni yeni travmalar üretmekten kendini tutamıyor.

Zaten ekonomik kriz ve getirdiği ağır buhranla boğuşan öğretmenleri bir de “uzmanlık”, “başöğretmenlik” unvanı alma, alamama tramvasına soktular.

Yaz tatilini ekran başında aslında çoğu kendini ilgilendirmeyen ve eğitim-öğretim sürecine doğrudan katkı sunmayan videoların başında geçiren öğretmenler, şimdi de “uzmanlık” sınavında hangi sorular sorulacak telaşına düştüler.

Bazı uyanık öğretmenler de özel ünüversitelerin üç-beş ayda parayla sattığı yüksek lisans belgelerinin peşine düştü.

Hemen her özel üniversitenin internette ilanını görebilirsiniz. Yüksek lisans belgesini yedi bin ila yirmi bin lira arasında satıyorlar.

Biliyorum, kaba oldu, ama gerçekten satıyorlar. Akademik bir belge olan yüksek lisans eğitimini de bu ülke ayağa düşürdü maalesef.

Çünkü yüksek lisans belgesi olan sınava girmeden “uzman” öğretmen oluyor.

Doktora belgesi olan da “başöğretmen” oluyor.

Bazı iktidar iltisaklı ve bağlantılı sendikaların üyeleri için toplu kampanyalarla üniversitelerden yüksek lisans programları belgeleri aldıklarını biliyoruz. Parayı basan, sendikaya üye olan herkes yüksek lisans belgesini aldı açıkçası, bunu herkes biliyor!

Okullarda iyi kötü işleyen bir mekanizma var. Öğretmenler odasında kariyer anlamında eşitlikçi bir huzur ortamı var.

Bu uzmanlık, başöğretmenlik uygulamasıyla ortama nifak sokuluyor. Öğretmenlerin huzur ve dayanışma ağı kopuyor, birliği zedeleniyor.

Öğretmenlerin ekonomik koşulları düzeltilmek isteniyorsa başka argümanlar var olmalı, öğretmenleri bir kast sistemine sokmak, zorlamak yanlıştır.

Şimdiden kayıt sürecinde duyuyoruz ki, bazı veliler kayıt esnasında “Çocuğumu uzman öğretmene kaydetmek istiyorum, parası neyse vereyim!” diyormuş.

Öğretmenler odasında “ Ben uzmanım, ben başöğretmenim” diye kasılmalar başlayacak.

Nereden bakarsanız, bu uygulama öğretmenlerin tamamı arasında bir huzursuzluk yaratmıştır.

Yüksek lisans veya doktora belgesi olan öğretmenler dışındaki hemen her öğretmen, bu uygulamanın karşısında ve uzmanlık sınavının iptalini talep ediyor!

Benden söylemesi…