Dersim’de yıllardır yaşanan göç, gençlerin yurtdışına çıkmasıyla daha görünür hale geliyor. Resmi olmayan rakamlara göre; yaklaşık 7 bin genç Avrupa ülkelerine göç etti. Bu göç sonucunda kentte birçok köy okulu “nüfus yetersiz” gerekçesiyle kapanma riskiyle karşı karşıya. Yine kentteki öğretmenler, ilk ve ortaokul öğrencilerinin dahi ülkede bir gelecek hayali kuramadığını, yurtdışına göç hayali kurduğunu söylüyor. Yaşanan göçün nedeni ise işsizlik, gelecek kaygısı ve politik nedenler olarak ifade ediliyor.
1980 ve 1990’lı yıllarda başta siyasal ve ekonomik nedenlerle sürekli göç veren Dersim, gelinen aşamada nüfusu en az olan kent durumuna geldi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre; genç nüfus oranı en düşük ikinci il olan Dersim’de mikrofon uzattığımız yurttaşlar, göç sorununun yerelde oluşturulacak çalışma projeleri ve demokratik bir ortamla aşılacağını söyledi.
İşsizlik ve göç
Gençlerin iktidar tarafından yaratılan umutsuzluktan kaynaklı kenti terk ettiğini söyleyen Erdoğan Çakar, gençlerin en önemli sorunlarının ekonomik ve gelecek kaygısı olduğuna işaret etti. “Okulunu okuyan gençlerimiz bu ülkede iş bulamaması sonucunda Avrupa hayalleri kuruyor” diyen Çakar, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümü mezunu kızının da Türkiye’de herhangi bir yerde iş bulamadığını ve Avrupa’ya gitmek istediğini belirtti.
‘Sistem ağlarını örmüş’
“Çevrede kiminle konuşursak, Avrupa’ya gidiyor” diyerek, var olan durumu özetleyen Çakar, “Birincisi siyasal rejimin tek adam rejimine dayalı antidemokratik uygulamaları ve topluma umut vermemesidir. Çok büyük bir umutsuzluk var. İkincisi de işsizlik, gençlerimiz üniversite bitiriyor ve iş bulma kaygısı taşıyor, iş bulamıyorlar. Çünkü sistem kendi ağlarını örmüş, bu ağların dışındaki öğrencileri işe almıyor. Üçüncü sorun ise bu kentte yaratılan algı, başta kentteki yerel yönetimler olmak üzere, kentteki işsizlik, umutsuzluk. Bu nedenle gençler yönünü Avrupa’ya dönmüş durumda, ciddi bir göç var” dedi.
‘Dile de inanca da bir saldırı var’
Kentte dile, kültüre ve inanca yönelik saldırıların olduğunu ifade eden Çakar, “Toplumumuzun inancına, kimliğine dayatılan bir sistem var. Bu yeni bir politika değil, yüz yıllık bir politikadır. Cumhuriyet kurulduğundan beri bu toplumun inancı, kültürü, değerlerine karşı bir saldırı söz konusu, özellikle son 20 yıldır ciddi bir saldırı var. Gençlerimiz kendi inancından, itikatından, edep erkanından kopmuş durumda. Bu da ciddi bir umutsuzluk yaratıyor” diye belirtti.
Kimlik bunalımının da göçleri tetiklediğinin altını çizen Çakar, şunları söyledi: “Aslında toplumun tümünde bir kimlik bunalımı yaşanıyor. Kendinizi kimliğinizle ifade edemiyorsanız, kopuş olur. Dolayısıyla bu kimlik bunalımı da kentteki antidemokratik uygulamalardan kaynaklanıyor. Alevi toplumu ve inancını kabul etmemesi, cemevlerimizi kabul etmemesi, hala dernek statüsünde olması, bu toplumun anadilinin unutulması ve asimile edilmesi de gençlerimizin kendi toplumundan ülkesinden kopmasına neden oluyor.”
‘Yerel yönetimler alternatif oluşturmalı’
“Çözüm buna karşı mücadelede” vurgusunda bulunan Çakar, var olan muhalefetin de ülkenin siyasi atmosferinde yeterince etki yaratamadığını söyledi. Çakar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kendi aralarındaki parçalı duruştan kaynaklı seçim kaybedildi. Tek adamın devam etmesi de daha çok göçe neden oldu. Buna karşı demokrasi güçlerinin, özellikle yerel yönetimlerin örgütlemesi ve duruş sergilemesi gerekiyor. Bir araya gelip, demokratik muhalefetin ayaklarını örüp, güçlenmek gerekiyor. Özellikle Dersim özeli için söylemek gerekirse, yakında bir seçim var. Bu kente seçilen belediye başkanı bir umut yaratmalı. Küçük küçük alternatifler kurmalı, politikalar geliştirmeli. Gençlerimiz buraya gelip yakın köylerde topraklarına kavuşmalı, o topraklar yeniden üretime açılması sağlanabilir. Küçük dokunuşlarla atölyeler kurarak, gençlerimizin tekrar Dersim’e dönüşü sağlanabilir. Özellikle sanatsal faaliyetler geliştirilebilir. İşsiz kalan gençlerimize bir meslek kapısı açılabilir. Meslek okulları kurulabilir. Bunları yerel yönetimlerin yapması gerekir. Bugüne kadar böyle bir şey göremedik. En çok da göç bu dönem de oldu. Yerel yönetimler bu açıdan çok önemli.”
‘Toprağımızı terk etmeyelim’
Yurtdışına göçün kurtuluş olmadığını söyleyen Nuray Tayhava, “Gençler işsizlikten ve önünü göremedikleri için gidiyorlar ama orası da kurtuluş değil. Ben Avrupa’ya da gittim, gördüm. Orası kurtuluş değil. 30 yıl İstanbul’da yaşadım, 30 yıl sonra Dersim’e döndüm. Ben buradaki doğa ve güzellikler için geldim. Oğlum üniversiteyi bitirdi ve gitti. Engel olmaya çalıştım ama olamadım ve gitti. O da işsizlik nedeniyle gitti. Memleketimiz çok güzel, bir şeyler yapmaya çalışsınlar, üretim yapsınlar. Biz bu yaşta bir şey yapmaya çalışıyorsak, onlar da çalışsınlar. Köylerimiz de üretim yapılabilir. Benim işim olmazsa, ben de köyümde çalışırdım. Herkesin toprağı vardır, ekilebilir. Toprağımızı terk etmeyelim, toprağımız verimlidir. Üretim insanın kendi elindedir” ifadelerini kullandı.
‘Dersim’in eski günlerini özlüyorum’
Yıllardır yaşadığı toprakları terk etmeyen 65 yaşımdaki Abdullah Gök de Dersim’in eski günlerini özlediğini söyledi. Gök, gençlerin göç etmesinin nedeninin işsizlik olduğuna işaret ederek, var olan tabloya ilişkin duygularını “çok acı hissediyorum, eskiden kent iyiydi” sözleriyle özetledi.
‘Geri dönüşler için olanak yaratılmalı’
Emine Bilbay, gençlere geri dönmeleri çağrısı yaparak, “Burada bir gelecek görmedikleri için gidiyorlar. Üzülüyoruz. Yeni beyin yok, yaşlılar ne yapabilir ki? Gelecek güvencesi olmadığı için ve ekonomik nedenlerden kaynaklı gidiyorlar. Benim oğlum üç üniversite bitirdi ama iş yok. Burada iş yok, gelecek yok. Gençlerin geri dönmesi için hayat pahalılığının düşmesi gerekir, iş, aş ayarlanmalı. Bunlar olursa gençler gitmez, memleketimiz çok güzel” diye konuştu. (Kaynak: MA)