Hülya Aslan/ÖZEL HABER
Kürt tiyatrosunun ilk kurumsal kurumlarından olan Amed Şehir Tiyatrosu’na yetişkinlerin ilgisi her geçen gün artıyor. Bölgenin siyasal atmosferi ve politik süreci bütün sanat alanlarını etkilediği gibi tiyatroyu da etkiledi.
1990 yılında ‘Diyarbakır şehir tiyatrosu’ olarak kurulan Amed Şehir Tiyatrosu, Kürtçe dilinin önündeki siyasi engellerden kaynaklı sürekli baskı ile karşı karşıya kaldı. Amed Şehir Tiyatrosu 1990 yılından günümüze değin Kürtçe tiyatronun devamlılığı ve gelişimi için mücadele ediyor.
2003 yılında ilk Kürtçe oyunla başlayan süreç, 2009 yılından sonra repertuarının tamamı Kürtçe’nin Kurmanci ve Zazaki lehçelerinden oluşan bir sürece evrildi. 2016 yılının Kasım ayında ilk kayyum atamalarıyla beraber, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi 2017’in Ocak ayında tüm tiyatro oyuncularının sözleşmelerini feshetti.
Yaşadıkları duruma karşı bir araya gelen Diyarbakır Şehir Tiyatrosu oyuncuları, Şanoya Bajer a Amedê (Amed Şehir Tiyatrosu/AŞT) olarak yoluna devam etme kararı aldı. Şubat 2017 yılında yeni ismiyle, Diyarbakır Yenişehir Galeria İş merkezinin zemin katında kiraladığı mekanda tiyatro yapmaya devam etti.
İzleyici kitlesinin gösterdiği ilgiden dolayı Galeria İş merkezindeki alan AŞT için küçük geldi ve 2020 yılında seyirci, meslek odaları, tiyatro grupları, EED ve Goethe Enstitüsü gibi kurumların desteğiyle Kayapınar ilçesi Diclekent Bulvarı’nda 150 kişilik bir tiyatro merkezi inşa edildi.
“Kürt tiyatrosu son yıllarda çok iyi bir noktada”
AŞT’nin inşa ettiği bu alan kent için bir ilk oldu. Oynanan oyunlar seyirci kitlesini dahada artırdı. Gazetemize konuşan Amed Şehir Tiyatrosu’nda oyuncu ve yönetici kadrosunda yer alan Berfin Emektar, Kürt tiyatrosuna ilginin çok iyi bir noktada olduğunu söylüyor.
“7 yıldır oyunlarımızın yüzde 90’ını kapalı gişe olarak oynatıyoruz. Bizim mekan değiştirmemizin temelinde seyircinin yoğunluğuyla ilgiliydi. Bu yoğunluk her geçen gün katlanarak devam ediyor. Kürt tiyatrosu son yıllarda çok iyi bir noktada. Sadece Diyarbakır değil Türkiye’nin birçok ilinde de bu durum öyle. Müthiş bir seyircisi var. Kendi konjonktürel durumu içerisinde baktığımızda dünyada tiyatroya ilgi azalırken Kürt tiyatrosunu ilgi artıyor. Kürt tiyatrosu kısıtlı imkanlarıyla kurumsallıklarını yaratmaya çalışıyor.”
“İzleyici beğenmediği oyuna karşı çok net bir tavır sergileyip izlemiyor”
Kürt tiyatrosu için yıllardır verilen emeğin çıktılarına değinen Emektar, “Artık kendi dilinde tiyatroya önem veren, çok ciddi bir kitlemiz var. Türkçe bilmeyip Kürtçe tiyatro izleyen bir izleyici kitlemiz var” diyor ve şöyle ekliyor:
“Diyarbakır’ın çok nitelikli ve kaliteli bir tiyatro kitlesi var. İzleyici beğenmediği oyuna karşı çok net bir tavır sergileyip izlemiyor. Beğendiğini de sonuna kadar izliyor. Bu çok değerli bir şey. 10-15 yıl önce Kürtçe olsun izleyeyim diyen izleyici şu an öyle demiyor. Oyunun kalitesine, oyunun içeriğine, oyun söylemine bakıyor. Bunu yaratmadaki etkimiz mutluluk verici. Seyirciye de bir şeyler kazandırmak ve buna yönelik eleştiriler almak çok güzel. Bunu Diyarbakır’daki bütün etkinlikler için söylüyorum. Oyun kötü ise kötüdür ve izleyici bunu izlemeye gitmiyor. İyiyse de sonuna kadar izliyor, paylaşıyor, reklamını yapıyor”
İzleyici kitlesinin yüzde 60’ı kadın
Amed Şehir Tiyatrosu’nun izleyici kitlesinin yüzde 60’ının kadınlardan oluştuğunu aktaran Emektar, kadınların neden daha fazla Kürt tiyatrosunu tercih ettiğini ise şu cümlelerle açıklıyor:
“Kadınların daha fazla tercih etmesinin sadece tiyatroyla alakalı olduğunu düşünmüyorum. Yaptığımız işin diliyle, kalitesiyle çok alakalı olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda kadınların dışarıya açılmasının, bir sosyalleşme arayışıyla ilgili olduğunu düşünüyorum. Kadınların kendilerini sosyal alanda, en doğru yerde temsil etmesiyle ilgili bir durum. Hem seçtiğimiz dünya klasiklerinde hem de kendi yaptığımız tüm ürünlerde cinsiyetçi unsurlara karşı oyunlar yapıyoruz. Genel anlamda birçok metinde, dünya klasiklerinde, Türkiye’de komedi programlarında kadınları öteleyen, aşağılayan, cinsiyetçi, komedi adına her türlü küfrü reva gören işler yapılıyor. Tabi bu durum seyirci potansiyelini de belirliyor.”
“Zamansal ve ekonomik nedenlerden dolayı Hinek Henek’e ara verdik”
Politik atmosfer değişikliğinden kaynaklı yaşadığı baskıların yanı sıra Ocak 2020 yılından dünya genelinde yayılmaya başlayan pandemi sürecinde de Amed Şehir Tiyatrosu zorlu günler geçirdi. Bu süreçte de izleyicisini yalnız bırakmayan AŞT, ‘Hinek Henek’ adlı komedi ve eğlence programıyla dijital platformda izleyicisiyle buluştu.
O döneme değinen Emektar, “Hinek Henek bizim, pandemide herkesin evlerine çekilmek zorunda kaldığı ve herkesin sosyal medyada hayatı takip etmeye başladığı bir dönemde hazırladığımız bir projeydi. Sosyal medyada çok ilgi gördü” ifadelerini kullanıyor ve şöyle devam ediyor:
“Biz bir tiyatro topluluğuyuz, sosyal medya ayrı bir mecra, tiyatro yapmadığımız bir dönemde o işe daha fazla ağırlık verip yaptığımız bir çalışmaydı. Ya tiyatro yapacaksın ya da sosyal medya projesi yapacaksın. Hem zamansal hem de ekonomik açıdan bizi zorladığı için bu sene ara vermek zorunda kaldık”
Tiyatro oyuncuları başka işlerde çalışmak zorunda kalıyor
Amed Şehir Tiyatrosu yakaladığı başarının yanında ‘olumsuz bir tablo’ ile de mücadele ediyor. “Hiçbir tiyatro oyucusu kendi salonunda yaptığı gişe ile geçinemiyor. Dünyanın her yerinde bu durum böyledir. Kürt tiyatrosu maddi destekten azade bir şekilde hayatının sürdürmeye çalışıyor bir şekilde. Turneler yapıyoruz, Avrupa destekli projelerden destek alarak kendi kurumsal varlığını sürdürmeye çalışıyor” diyen Emektar, kendi oyuncu kadrosunda yer alan bazı arkadaşlarının aynı zamanda başka işlerde de çalıştığını söylüyor.
‘Diyarbakır’da daha çok tiyatro grubuna, oyununa ihtiyaç var’
Yüzde 90’nının anadili Kürtçe olduğu bir kentte beklentilerin tek başına karşılamanın imkansız olduğunu söyleyen Emektar: “Burası artık koca bir metropol kent ve yüzde 90’nının anadili Kürtçe. Sonuçta biz sadece bir tane tiyatroyuz. Bütün seanslarımız dolsa dahi biz bu ihtiyacı karşılayacak konumda değiliz. Alternatif grupların, toplulukların artmasıyla seyirci artar. Çünkü tiyatro kendi seyircisini yaratır. Daha çok tiyatro grubuna, oyununa ihtiyaç var” dedi.
Emektar, Kürtçe çocuk oyunlarına ilgilerin çok yetersiz olduğunu ve bu durumun yeni kuşağı çok ciddi bir asimilasyon ile karşı karşıya bıraktığını dile getirdi.
“Son 8 yıl da yetişkin oyunların aksine çocuk oyunları tam tersi bir durumda. Kürtçe çocuk oyunlarına ilgi maalesef çok az. Bu da şu demek oluyor, 10 yıl sonra aslında Kürtçe diye bir dil olmayacak. Çünkü yeni kuşaklar bu konuda çok ciddi bir asimilasyon ile karşı karşıya. Aslında bizdeki inat hep buradan geliyor. Bir dilin varlık sürecine katkı sunmak meselesi bizim durum. Z kuşağı artık dille bir alakaları yok. Bunlar artık sosyal medya çocukları. Kendini hiç bir yere, hiçbir dile ve hiçbir kültüre ait hissetmeyen bir kuşak. Kürt dili çok büyük bir riskle karşı karşıya. Bunun için dil üzerinde daha çok durmak gerekiyor. Dil yok olmuyor sadece dezenformasyona uğruyor. Kürtçe okullarda ders olarak verilmediğinden kaynaklı dezenformasyona uğrama riski çok çok daha fazla. Bunun içinde direnmek yaşamak gerekiyor. Çocuklarının kendi diliyle olan etkinliklerle buluşturması gerekir ve buna karşı duyarlı olmak lazım"
“Oyunlar her yönüyle bizi sevindiriyor”
Emektar ile konuştuktan sonra akşama doğru Amed Şehir Tiyatrosu’ndaki atmosferi izlemek için oynanacak oyunu bekliyoruz. Oyuna dakikalar kala salon dolmaya başlıyor. Oyun başladığı anda ise salondaki atmosfer Emektar’ın anlattığı ‘kapalı gişe’ sözünü perçinleştiriyor. Oyundan sonra gelen izleyicilerle konuşuyoruz.
Eski tiyatro oyuncularından Ramazan Agürt, Amed Şehir Tiyatrosuna destek için zaman buldukça geldiğini ifade ediyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Tiyatroya sürekli olmasa da vakit buldukça gelmeye çalışıyorum. 90’lı yılardan beri sık sık Kürt tiyatrosunu takip ederdik, Cegerxwîn zamanından beri tiyatroyla içli dışlıyım. Cegerxwîn’de sinema alanında çalışıyordum. Burada ki oyuncular eskide beraber oynadığımız arkadaşlar. Amed Şehir Tiyatrosu kayyum sürecinden sonra yeni bir oluşum oldu ve bir şekilde ayakta durmaya çalışıyorlar. Bunu desteklemek gerekiyor biz de bu yüzden buradayız. Oyunlar gittikçe daha fazla kaliteli olmaya başlıyor ve bu durum çok sevindirici. Oyunlar her yönüyle bizi sevindiriyor. Gayet başarılı gidiyorlar. Bence herkesin gelip izlemesi gerekir.”
“Daha önce bu tür tiyatrolara gitmedim”
Daha önce Kürt tiyatrosu ile tanışmayan Gülistan Ziret, Diyarbakır’da ikinci Kürtçe tiyatro oyununu izlemek için salonda bulunduğunu aktarıyor ve sözlerini şöyle sonlandırıyor, “Bu Diyarbakır’da izlediğim ikinci tiyatro oyunu ve daha önce bu tür tiyatrolara gitmedim. Tiyatrolar gayet güzeldi, herkes gelip izleyebilir”