Ses, lâ mekân mıdır? Doğurmayan hiçliğe bağlanma söz konusu olduğunda ses mekânsızdır. Doğuran hiçlikte her doğum ses olduğuna göre, ses mekânsız değildir; her ses, her varlığın mekân olduğunun kanıtıdır; her varlığı, ses onaylar.

Sesin onay vermediği varlık, zaten yok demektir; onu var kabul etmek, metafizik-idealizme teslim olmak, ses kaynağı olarak bedenimizi, bir daha geri dönmemek üzere göklere uçurmak demektir.

Demek ki örgütlenmeye fırsat bulamayan sesin patlama olarak adlandırdığımız muazzam gürültüsü, evrenleri içinde barındıran gizil bir nesnelliktir. Varlıktan hiçliğe düşünsel yolculuk yapılabilirse, yani varlıklar, kendi çocukluğuna, yani kendi karanlığına-bâtınına taşınabilirse gizil gerçeklikle buluşulabilir.

Bu yolculuk, -Sesten, ses olmamış sesin mekânına nasıl taşınabiliriz? sorusuna verilen bir yanıt olacaktır kuşkusuz. Yanıtın izinde, seslerin toplamı olarak algılanan bu-dünyadan firar edeceğiz ve sesi, kendi çocukluğuna götüreceğiz. İşte bunu gerçekleştirdiğimizde, dünyayı soymuş, sesin öyküsünü sesle yazmış olacağız.

Esat Korkmaz