Gündem

3. Altınoluk Alevi Festivali sürüyor

Altınoluk Alevi Festivali’nin Tahtacı köyü Doyran’daki etkinliğinde konuşan Narlıdere Tarihi Tahtacı Cemevi Sorumlusu Merih Ünsal, “Biz Tahtacılar adına Hızır paşaların sofrasına oturanları ve Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığını tanımıyoruz” dedi.

SUR AJANS- Alevi Kültür Dernekleri’nin Balıkesir’in Altınoluk ilçesinde bu yıl üçüncüsünü düzenlediği Altınoluk Alevi Kültür ve Sanat Festivali 2. gün etkinlikleri Tahtacı köyü Doyran’da devam etti.

Doyran Köyü’nde gerçekleşen etkinlikte ‘Anadolu Aleviliği ve Tahtacı Türkmen Sürekleri’ konulu söyleşiye İzmir Narlıdere Tarihi Tahtacı Cemevi Sorumlusu Merih Ünsal ve Gazeteci-Televizyoncu Zeynel Gül katıldı.

Açılış konuşmasını yapan Doyuran Köyü muhtarı Altınoluk Alevi Kültür ve Sanat Festivali’nin 2. gününün kendilerine ayrılmasına teşekkür ederek, “Böyle etkinliklerin devamını birlikte yapmayı planlıyoruz” derken, daha sonra söz alan Alevi Kültür Dernekleri Altınoluk Şube Başkanı Veli Doğan ise, “Bu geleneği, düşünceyi birlikte yaşatacağız” diye ifade etti.

Tahtacı semahının dönülmesinin ardından Ömür Kuloğlu, Zakirler Dilan Bal, Sinan Budak ve Süleyman Tik’in seslendirdiği nefesler sonrasında ise söyleşiye geçildi.

Ünsal: Hızır Dede’nin Narlıdere evi ocak merkezi oluyor

Söyleşide ilk söz alan Tarihi Narlıdere Yanyatır Ocağı ve Tarihi Tahtacı Cemevi Sorumlusu Merih Ünsal, Tahtacıların Ege bölgesine göçüne dair bilgi vererek, “Biz Tahtacılar hep ulu ağaçların gölgesine sığınmışız ama Yezitlerin gölgesine sığınmadık. Atalarımız zorlu şartlarda, sığ dağlarda yaşasa da asla taviz vermemişler. Herkes bizleri farklı tarif ediyor ama hepsinin uzlaştığı nokta bizlerin Alevi olduğudur. Ocak farklılığımız var ama diğer ocaklarla asla farkımız yok. Yol bir nehir ise onu besleyen ırmaklarda sürüklerdir ve hepimiz biriz. Baskılar ve zulümlerden dolayı dağlara kaçan Tahtacıların tahtacılık mesleğini Torosların en yüksek yaylarındaki Rumlardan öğrendiği bilgisi var. Ege’ye gelen Tahtacılar Narlıdere tarafına 16 çadırla iniyor. 16 çadırın içinde de Durhasan Dede’nin torunu Hızır Dede olduğu için Narlıdere Ocak merkezi olarak kabul ediliyor. 1870’lerde bu ocak yapılıyor ve o cemeviniz ocak merkezimiz oluyor” dedi.

Tahtacılar adına Cemevi Başkanlığı ile görüşenlere tepki!

Tarihi Tahtacı Cemevinin oluşum sürecine dair paylaşımda bulunan Ünsal, ayrıca son dönemlerde Tahtacılar adına Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ile görüşenlere tepki gösterdi. Ünsal, “Hızır paşaların sofrasına oturup oruç açanları Tahtacılar tanımıyor, tanımayacak. Bizler Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığını tanımıyoruz. Ege Tahtacılar Derneği’nin genel merkezi bir bildiri yayınladı ve bu kurumu tanımadığını söyledi. Bizde o bildirinin arkasındayız. Kimse biz Tahtacıların adını kullanarak böyle bir kuruma tabi olamaz” diye konuştu.

Gül: Tahtacıların ve yöredeki Alevilerin dostluğu geliştirmeli çok önemli

Gazeteci-Televizyoncu Zeynel Gül ise, Tahtacılara dair kimi Türkologların yaptığı araştırmalar ve tarih yazımlarına temkinli yaklaşmak durumunda olduklarını kaydetti. Gül, Tahtacıların tarihinin çözülmesi için arkeologlara ihtiyaç olduğunu sözlerine ekleyerek, “Tahtacıların tarihini konuşmak adına çok bir araştırma yapılmamış. Baha Sait gibi Türkologların araştırmaları var ve söyledikleri doğrudur gibi algı var. Bunlar Tahtacılar adına tarih yazarken kanıt aldıkları belgelerde çokça fark var. Ne Türkologların ne de oryantalistlerin yazdıkları Tahtacıların tarihini yansıtmıyor. Tahtacıların araştırılması arkeologlara ihtiyaç var. Her tahtacı köyünde bir ziyaret ve taşlar vardır. Arkeologlar bu taşların kaç yıllık olduğunu ölçebiliyor. Farklı süreklerde olan Aleviler bugün tanıştı ve birlikte mücadele etmeye başladı. Alevilerin hak taleplerine dair ortak söz kurdular. Tahtacıların ve yöredeki Alevilerin dostluğu, yoldaşlığı geliştirmeleri çok önemli” diye belirtti.

Doyran Köyü’nde gerçekleşen etkinliğin sonunda ise geleneksel Tahtacı giysileri giyen kadınlar mengi (yoz semahı) döndü.