Gündem

Diyarbakır’da 9’uncu yılında 5 Haziran anması

SUR AJANS- Diyarbakır'da 5 Haizran'da yaşamını yitirenler için Urfakapı’dan İstasyon Meydanı’na yürüyen kitle burada katliamın 9’uncu yıldönümünde anma yapıyor.

İstasyon Meydanı'nda HDP mitingine dönük DAİŞ saldırısında yaşamını yitirenler anılıyor.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 5 Haziran 2015 tarihinde Diyarbakır’ın İstasyon Meydanı’nda düzenlediği “Büyük İnsanlık” mitingine yönelik DAİŞ’in gerçekleştirdiği bombalı saldırıda yaşamını yitirenler, katledilişlerinin 9’uncu yılında anıldı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nin (DEM Parti) düzenlediği anmaya çok sayıda kişi katıldı. Sur ilçesinde bulunan Urfakapı’da toplanan kitle, katliamın yaşandığı İstasyon Meydanı’na yürüdü.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) öncülüğündeki yürüyüşe, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Tarık Tatlı, DEM Parti milletvekilleri Ceylan Akça ve Sinan Çiftyürek, katliamda yaralananlar ve çok sayıda kişi katıldı.

Meşaleli yürüyüş

Sur ilçesinde bulunan Urfakapı'da toplanan kitle, meşalelerle katliamın yaşandığı İstasyon Meydanı’na kadar yürüyüş düzenledi.

‘Katliamcıları unutmayacağız’

DEM Parti İl Eşbaşknaı Abbas Şahin, katliamları yapanları hiçbir zaman unutmayacaklarını vurguladı. Şahin, "Katliamlara karşı her zaman hafızamızı diri tutacağız. Ülke demokrasiden 9 yılda uzaklaştıkça uzaklaştı. OHAL koşulları had safhaya ulaştı. Bizler Kürtler ve Türkiye halkları asla vazgeçmedik. Katliamda yaşamını yitirenleri anıyoruz” dedi.

‘Geri adım atmayacağız’

Katliamda yaşamını yitiren Necati Kurul’un abisi Hayati Kurul, "Her türlü kirli siyaseti yaparak İŞİD ile bu katliamları gerçekleştirdiler. Bu katliamlara karşı her zaman mücadelemizi sürdüreceğiz. Geri adım atmayacağız. Her ne olursa olsun bu davanın arkasında durmaya devam edeceğiz. Bütün hukuksuzluk ve adaletsiz yargılamaları asla kabul etmedik ve etmeyeceğiz” diye konuştu.

‘9 yıl önce yaşamını yitirenleri anıyoruz’

Van Milletvekili Sinan Çiftyürek, "Kürt halkının tarihi, Türkiye halklarının tarihi katliamlar tarihidir. Her katliam bir yeraltı karanlık gücü tarafından geliyor. Bu 5 Haziran katliamı da 7 Haziran öncesinde halk üzerindeki siyasete yön vermek içindi. 9 yıl önce yaşamını yitirenleri anıyoruz. 400 yaralıyı da selamlıyorum" ifadelerini kullandı.

DEM Partili Ceylan Akça, polis amirinin megafonla konuşmalara müdahale etmesine tepki gösterdi. Akça, "Ankara katliamını yapan İŞİD organizatörü 40 defa MİT’e girdi, onun için mikrofonlarınız niçin kalkmadı? Ama acılı bir aile acısını ifade edince mikrofonlarınız ses çıkarabiliyor” dedi.

Ardından yaşamını yitirenler için saygı duruşu yapıldı. Anma, yaşamını yitirenlerin fotoğraflarının yanına karanfil bırakılmasıyla son buldu.

5 Haziran 2015 tarihinde HDP’nin Diyarbakır mitingine IŞİD tarafından düzenlenen katliamda 5 yurttaş yaşamını yitirirken 400’e yakın yurttaş da yaralandı.

DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Serhat Eren, TBMM Genel Kurulu’nda DEM Parti grup önerisi olan 5 Haziran 2015 tarihinde HDP’nin Diyarbakır mitingine IŞİD tarafından düzenlenen katliama ilişkin meclis araştırması açılması teklifi hakkında yaptığı konuşmada şunları dile getirdi:

“Miting alanına bombaları yerleştiren Orhan Gönder’in babası 2014 yılında oğlunun hal ve hareketlerinden şüphelenir ve Adıyaman TEM Şubeye haber vererek oğlunun IŞİD’e katılmak üzere evden ayrıldığını bildirir. Yakalanan Orhan Gönder, sadece bilgisine başvurularak serbest bırakılır.

Daha sonra Suriye’ye geçen Orhan Gönder, 2015 yılının ocak ayından itibaren ailesini 3 kere arar.

Ailesi, aradığı numaraları Adıyaman TEM Şubesine verir ve bir kez daha oğullarının bulunmasını ister. Aile bununla da yetinmez AKP il kongresinde o dönem başbakan olan Davutoğlu’na ulaşarak yardım ister.

Orhan Gönder’in ailesinin verdiği bütün bilgilere, yardım taleplerine ve çabalarına rağmen istihbarat birimleri ve güvenlik güçleri sadece izlemekle yetinirler.

Katliamdan hemen sonra açılan soruşturmaya 1 gün sonra, yani 6 Haziran’da jet hızıyla “gizlilik” kararı getirilir. 

Soruşturma sürerken Orhan Gönder’in 26 Mayıs 2014 tarihinde Suriye’den Türkiye’ye giriş yaptığı, 2 Haziran’da ise Diyarbakır’a gelerek hazırlıklar yaptığı anlaşılır.

3 Haziran’da yani katliamdan 2 gün önce “asker kaçağı” olduğu gerekçesiyle kaldığı otelin polisler tarafından basıldığı ve Orhan Gönder hakkında sadece tutanak tutulduğu ortaya çıkar.

Hazırlanan iddianamede gerçekleri açığa çıkaracak tahkikatlar yapılmaz. Miting alanına bakan kamera kayıtlarının tamamını görüntüleyen 63 DVD toplatılmasına rağmen dosyaya eklenmez.

Yine Orhan Gönder’in Suriye sınırından Türkiye’ye nasıl girdiği, kimlerle irtibat kurduğu, Diyarbakır’a nasıl geldiğine ilişkin hiçbir araştırma yapılmaz.

Bir yılı aşan gizlilik kararının ardından soruşturma dosyası açıldığında, artık bu tip delillere erişme imkânı büyük oranda ortadan kalkmıştır.

Katliamın sanıkları olan Orhan Gönder, İsmail Korkmaz ve Mustafa Kılınç hakkında mahkûmiyet kararı verilir.

Antep’te katliamın diğer sanıklarıyla aynı araçta yakalanan Sami El Bakravi, önce serbest bırakılır daha sonra ise sınır dışı edilir. Sınır dışı edildikten sonra Brüksel Havaalanı’nda bombalı bir katliam daha gerçekleştirir.

Orhan Gönder, sabah saatlerinde miting alanına elinde bombalarla gelmiş, 2 bin 360 polisin arasından rahatça geçmiş ve daha sonra soğukkanlı biçimde bombaları patlatmıştır.

Miting alanı ve çevresine bu bombaları nasıl soktuğunun üzerindeki sis perdesi kaldırılmamış, sanıkların bağlantıları ortaya çıkarılmamış ve kovuşturma genişletilmemiştir.

Katliamın öncesinde, önleyici sorumluluğun yerine getirilmediği, katillerin arkasındaki karanlık odakların açığa çıkarılmadığı, delillerin toplanmadığı, adil bir yargılamanın yapılmadığı, hakikatin kasten açığa çıkarılmadığı ve kamuoyundan saklandığı aşikardır.”