Zulu Kralı Shaka, halkına; açmışınız, eviniz mi yok düşmanlarımıza saldırın onları parçalayın kızartın ve yeğin sonra malları ve arazileri sizin olur ve öğle yaptılar.

Hastalık-yüksek nüfus-organize suç patlaması-kaynak kıtlığı-mülteci göçleri-devlet sınırlarının aşınması-özel ordular-uyuşturucu kartelleri-

Anayasalar; içerik olarak yurttaşlar ile devletin sorumlulukları, görevleri, yurttaşların kendi aralarındaki anlaşmazlıkların çözüm adresi, yurttaşların korunmaları, eğitim, sağlık, alt yapı, yurttaşların kendi başlarına yapamadıkları kamu hizmetlerini sunmaları olarak tanımlanır.

1998-2003 yılı Afrika savaşlarında 5 milyon insan katledildi, buna açlık, hastalıklardan ve ölümler dahil değil.

Afrika ve özellikle Kongo dünyanın tecavüz merkezidir. Kaplan logolu Nijerya suç, kirlilik, aşırı kalabalık. Siyasi rakiplerin en çok öldürülen kıtasıdır. Devlet başkanları bütün maden ocaklarının gelirini gasp etmek zimmetlerine geçirme geleneğine sahip. Afrika kıtasında sık sık ceset haberleri verilmektedir. Çevrede sürekli çöp tepelerine rastlanır. Kötü koku ve fareler cirit atar. Korku cenderesi çok yıpratıcı, kadınların dayak yemesi, patronların tecavüz ve paralarını ödememesi karşısında şikâyet etmeye bile cesaret edememeleri, sıradan insanların güçlü guruplardan merhamet beklemeleri Afrika’nın kaderi olarak duruyor.

Gözlerin acınma bakışları, kendini beğendirmek için yaltaklık, yağ çekme, dik ve onurlu duruş sergilemenin imkânsız olduğu bir toplumsal yapı. Özgürlük talep eden bu meyanda örgütlenen sivil guruplar yok düzeydedir.

Dini Büyücüler, öldürülmesi gerekenler diye verilen fetvalarla 100 binlerce insan öldürülüyor. Ortalama yaşam süresi 37 yıldır. Afrikalılar sürekli öldürülme korku ve tehlikesi altında yoksul, Böyle bir ortamda üretime de yer yoktur.

Hobbes; Devlet korkutucudur fakat herkesin birbirlerinden korkmaktansa devletten korkmak daha iyidir der. Devlet ayrıca çöpleri toplayabilir, kötü kokulardan kurtara bilir, elektriği getirebilir. 

Devlet, insanların birbirlerini yok etme korkutma çabalarını engelleyebilir.

Monarşi, aristokrasi, demokrasi ne olursa olsun mutlaka devlet olmalı. Aksi taktirde iç savaş süreklilik kazanır.

Devlet güçlü değilse gerekli işlevlerini yerine getiremeyebilir. Yasaların uygulanması, ihtilafların çözümü, vergilendirme, alt yapının yapılması gibi.

Hobbes: paradoksal olarak mutlak güce sahip olan devletlerde halk örgütlü değilse, korku içinde yalnız, fakir, kötü, vahşi ve kısa ömürlü olurlar. Devlet despotik korkutucudur. Hapse atar, sakatlar, öldürür, Bütün emeklerine el koyar ve Hesap vermezler.

Yönetenlerin demokrasiden uzaklaşmasının biricik göstergesi böl ve yönet tekniğidir. Bu tekniği ülke gelirinin önemli bir kısmını kendini zenginleştirmek için despotik yasalarla uyum içine sokar.

Hemen hemen her konuda insanları cezalandırıcı yasalar çıkartılarak herkesin kendini suçlu hissiyatını oluşturur. Böylece toplumun büyük çoğunluğu kendini suçlu hissederek sürekli af diler konumuna düşürülür.

Anayasaların ilk hedefi iç huzuru sağlamak iken bu masum prensip iç huzuru sağlama adına halkın talepleri kanla bastırılır, ölüm tehlikesi iliklerine kadar hissettirilir.

Halk devlet politikalarına karşı örgütsüz ise çok hızlı bir şekilde yönetenler despotizme kayar. Anayasanın hiçbir etkisi olmaz.

Amerika’nın kurucu babaları: George Washington, James Madison, Alexander Hamilton:

Nesillerin Özgürlüklerini garanti altına almak için üç önemli tarafı olmasından dem vururlar:

 İlkin; halkın örgütlü olarak güçlendirilmesi veya örgütlü olanlara güçlü destek sunulması.

 İkincisi; Ekonomide eş güdümün sağlanması için federasyona gitme zorunluluğu.

 Üçüncüsü; devleti yönetenlerin kontrol edilmelerini sağlamak bir sonraki aşamada ise, devletin kendi içindeki kurumların birbirlerini denetleme otomasyonudur.

Devletin gücü bölünmeden kontrol altına alınamaz. (1787 Madison).

Demokrasi; devletin güçlerinin bölünerek denetlenmesidir. Toplum örgütlü ve sürekli siyasete müdahil olmalı, aksi taktirde güçlü bir devlet karşısında toplum bütün özgürlüklerini kaybeder ve esaret normal yaşam koşullarına dönüşür.

Anayasal güvenceler örgütlü olmayan toplumlar için fazla bir anlam taşımaz.

Halkın gücü kurumsal örgütlenme içinde değilse kolay ürkütülebilir.

ABD toplumu, ABD’nin kurucu babaları olan Madison ve Hamilton’a bile güvenmediler.

Her ülkenin toplumsal beyni, eğitim düzeyi kadardır.

Türkiye’de eğitim çok geri ve ilkel, beyin çocukluk düzeyde olduğu için, halk büyüklerinin her dediğine inanır.