Rekabet tiksinti vericidir. En sevilmeyen insan, kendi rakibidir. Tiksinti verici rekabet, süreçleri savaşlara götürecek enerjiye sahip. Spor, seyir ve katılım olarak ikiye ayrılır. Seyir sporu rekabet tarzını oluşturur. Spordaki rekabet kapitalizmin aynasıdır. Seyir sporu kapitalist kültürün bir parçasıdır. Katılım sporu, iş birliği ve dostluk üretir, haz verir. Hırs ve bireycilik yarışmasına dayalı spor, kapitalist sporculuktur. Spor ile yarışma arasında içsel bir ilişki var. Gündelik yaşamda doğrudan yarışma çok azdır, yarış genel olarak dolayımlıdır, sislidir, pek görünmez. Spor ise, doğrudan ve acımasız bir yarış içerir. Sporda yarış, dosdoğru ve açık şekilde görülür tarzdadır. Gündelik yarışmalar, genellikle bulanık ve karanlıktır. Spor ise görünür ve gözlemlemeye açıktır. Sporun çekiciliği, rekabetin gizemli olmaması, açık seçik olmasıdır. Rakipler, açık beyan ortadadır. Rakiplerin ve taraftarların açık olarak bilinmesi, çok etkileyicidir. Sporda yarışma açıkça görüldüğü için, adalet gerçekleşir. Dürüsttür zafer kazanmıştır. Kazanan, kazanmayı hak etmiştir. Spor karanlıkta yürümez, ama kapitalizm yürür.
*
Sporun süreci ile sonuçları, ayrı tanımlanmalı. Kazanan her şeyi aldığı için, her şeyi o yapmış gibi görünür ve kişiselleştirilir. Kişiselleştirilen spor, gizemi ve karanlığı yeniden üretir. Katılımsız, seyirlik kitleler, sosyolojik olarak, genellikle asosyal ve lümpen kitlelerden oluşur. Bu kitleler provokasyona müsaittirler. Bursa Spor ile karşılaşan Amed Spor’a reva görülen çirkin hadiseler bu meyanda okunmalı. Ülkelerin spor planlamaları ve projeleri, insan vücudunun anatomik yapısından kaynaklı, her uzvun ve organın içindeki gizemli enerji miktarının ne tür işlevler meydana getirebileceği, spor sayesinde anlaşılır ve kullanılabilir. Sportif yeteneklere kavuşulduğu zaman, toplumun davranış kalıpları da sportiflik kazanır. Bu sportiflik, yürümesine, oturuşuna, vücut diline, belli bir estetik kazandırır. Enerjik görüntü sergiler. Tam tersi, insanların vücut dili, hantal, bodur, yağ tulumu, sarkık ve çarpık bir görüntü sergiler, uzuvlar arası bağlantıda, enerji alış verişinde, dengesiz yapılanır. Spor vücut içindeki zararlı oksit ve molekülleri ter marifeti ile dışarı atar. Spor, Böylece vücut içindeki zararlı eriyikleri, kendine yuva yapıp oracıkta saklanma ve üreyerek, vücudun bir parçasına dönüşmesini engeller. Vücut içinde oluşturacak cep şeklindeki yuvaları ancak spor marifeti ile ter şeklinde dışarı atar. Deri gözenekleri daha iyi oksijen alma konumuna gelir. Buna halk dilinde sağlıklı yaşamda denir. Spor böylesi bir süreçte, ulusun kültürüne dönüşür. Profesyonel daldaki çalışma ve katılımcıların sayısı artar. Bunları gönülden destekleyen ve moral veren toplumsal bir mutabakat oluşur. Sporun şeffaf olması, rekabetçi olması, kazanmada hile yapma şansının olmaması, insanlara güzelleşme ve estetik bir görüntü vermesi, ayrıcalıklı birleşendir. Öbür birleşenler ekonomik gelişmişlik ve kaliteli eğitimdir. Dünya insanlarına bakıldığında, bu üç bileşene sahip olanların, görüntüleri çok cezbedicidir. Ancak kapitalist sitem her olguyu metaya dönüştürme gibi kötü bir huya sahip. Bu üç bileşeni, parasal değer haline getirip, yozlaştırır. Özgür olmayan ülkelerin insanları, birleşenlerin üçünden de mahrumlar. Geri ve kalitesiz ekonomi, kalitesiz spor, kalitesiz eğitimli bu insanların kendini yakışıklı görmesi acı bir ironi.
Not: 55 yıllık spor deneyimimin bir özetidir bu yazı.
İkram BİLGE