Kışı bekliyorum
Gözyaşlarım donsun diye
…
Eski surlar içindeki bin tanrılı şehri geride bıraktım
Göğe çıkan yüzlerce merdiveni, feniküleri
çiçek döken oymalı taş pencereleri…
…
Rahibin ellerini birleştirdiği çift, katedral avlusundan
göğe yükselen aşk mektubu, hiç değişmeyen boz mevsim
sırtımdan geçmeyecek kahverengi yaralar
ve acılarımın gölgesi hâlâ benimle.
…
Yaklaşılmayan duvarların ardında merhamet var mı?
…
Bağışlanmak için seçilmedim ben,
Sistine’nın bacasından çıkan siyah duman böyle söylüyor,
gözyaşım her düştüğünde toprakta açan kırmızı çiçekler.
…
Altın fresk, kilitli oda, incir yaprağı
Yıkılsın gizlenişin duvarı!
…
Yıkıldı,
O’na dokundum, sağ ayağına
Kelebekler çarmıha gerildiğinde,
kesilmez ak taşlardan sızan kan- demiştim anımsa!
…
Bağışlama