Baba şimşek çaktı yağmur yağıyor
Hayır oğlum Leyla'nın gamzeleridir karanlıkta parlayan havada aşk kokusu var...
Dersimiz Türkçeydi ve ben seni seviyordum üstelik sen sevmek faşizm de olmuyordu.. Sonra seni Kürtçe de seviyordum seni sen saf halimle ;üstelik bölücülük de olmuyordu.. Çünkü ben senin bütün hallerini bütün dillerde seviyordum ve senin beş aşk halini seviyordum...
Senin saçının her telini ayrı ayrı sevdiğim gibi ismin hallerini de ayrı ayrı sever, ayrı ayrı koklar, öper ve naftalinle çekmeceme koyar saklardım.
Ve her limana bir sevgili ektim. Ektikten sonra da gülüşmek üzere dedim her gülüşmemizde. Sonra baktım ki her sevgilinin her şehirde diktiği benmişim. Ve bir kadın tanıdım kendi elleriyle açtığı, tırnaklarıyla kazdığı 11 buçuk mezarın üstünü kapatırken..
İsmin bütün hallerinde sen vardın ve bütün hallerinde seviyordum seni... İsmin bütün halleri sen gibi ayrı bir güzellikte. Güneş halin, Ay halin, ay ışığı halin, aşk halin ve mavi olmak üzere güzelliğinin beş hali vardı ismin beş hali gibi.
İsmin beş hali güzellikteydi evren ve ismin bütün halleri de sende mevcuttu...
İsmin bütün hallerini ayrı ayrı seviyordum.. Seni bir daha seviyordum. Bir kat daha seviyordum üşümemek için..
Seni sevmek Lale'liden tramvaya binmek ve dünyaya açılmak gibi bir şeydi ki henüz Süreyya bile tek y ile yazılıyordu ve hiçbir harf ıslanmamıştı cümleler uslanırken… Ve Kadıköy'de ve Karaköy'de paragraflar üşüyordu, sözcüklere kar yağıyordu usul usul; karbonmoksit devrimci gecelerde...
İsmin beş aşk halini de senin dört mevsim açık büfe halini de seviyordum senin varoluşçuluğuna delalet diye. Seviyordum dört mevsim her halini.
İsmin hallerinden sadece den halini sevmiyordum. O da senden ayrılığa delalet ettiği için...Elbet cehennemden cennete olsaydı ayrılış severdim ismin den halini ;ama güzelliklerden çıkma halini kim sever ki? Hele sen-den ayrılığa hangi yürek dayanabilir ki? Çat diye çatlamaz mı orta yerinden orta direk limon ağacında fıstık...
İsmin e halini hep sana olsun diye yönelmem ve sana yöneldiğim için seviyordum...
İsmin de halini hep sende kaldığım ve kalbinde dokuz ay dokuz gece büyüdüğüm için seviyordum... Sana sevdam deyip gözlerinde tutuklu kalmak ve oraya gömülmek istediğimse herkesçe aşikâr...
İsmin i halini, seni öptüğüm ve damla damla sevdiğim için seviyordum. İsmin i halini senin bendeki bedendeki en saf, en temiz, en sen halini gösterdiği için seviyordum...
İsmin açlık ve çıplaklık hali de vardı lakin insana en çok koyan ismi aldatılmak hali idi ki o da işin bebek hali idi. O da sahnede sahte bir kabadayının tespihinde...
Bütün cümlelerim ben seni seviyordum ile bitiyordu...
Ve ben dünya yıkılsa kıyamet kopsa ismin beş aşk halinde ve ismin bütün hallerinde seni seviyordum...
Dün de seviyordum
Bugün de seviyorum
Ve yarın da seveceğim... Nazım'ı kıskandıra kıskandıra...
Üstelik özne hep ben, nesne de hep sen olacaksın sevmenin uzaydan bize açtığı kapılardan. Geriye kalanlar ise aşkımıza hep birer basamak olacak. İsmin beş aşk halinde ve ismin bütün hallerinde gülüşmek üzere...