Roman bir kitap değil 72 yaşında 7 yıl önce emekli olmuş 1500 euro emeklisi ve oturduğu evi de kendisine ait olan bir Alman. "Çalışmayıp evde kalırsam fazla yaşayamam" diyerek kayıt olduğu taşeron firması adına aylardır bizimle çalışıyor...
Roman şen şakrak hareketli, bir dakika dahi yerinde durmayan heyecan dolu bir arkadaş. Sonra, Roman herkese de uyum sağlayan, kimse arasında zerre kadar ayrım yapmayan, bir o kadar da yardımsever bir insan...
Bir ara bantların boş döndüğü bir ortamı fırsat bilerek ona "Roman, artık yeter 72 yaşına gelmişsin, sonra ömür boyu çalışılmaz ki. Biraz da yaşamaya bak" dedim ama anlayan kim. Roman öldüğü güne kadar çalışmayı kafasına koymuş bir defa. Söylediklerim bir kulağından girip ötekisinden çıkınca ben de fazla soru sormadım artık...
Roman'ın bana anlattığına göre iki oğlu bir de kızı varmış ancak onlarla her karşılaştığında ya da bir araya geldiğinde çocukları, ona "hey emekli" diye hitap ederek dalga geçiyorlarmış. Bu da Roman'ın oldukça zoruna gidiyormuş...
Çocuklarının kendisine böyle hitap etmelerinin sonu gelmeyince, bir gün artık dayanamayarak, çocuklarına "Ben emekliyim evet ama çalışarak hak ettim. Her defasında bana böyle hitap etmeniz doğru değil" diyerek onlara küsüyor ve çocuklarıyla olan bütün bağlarını koparıyor. Zaman içinde de çocuklarını sahip olduğu binasından da kovarak onların yerine tanıştığı üçü Filipinli diğeri de Dominik Cumhuriyet'inden olmak üzere dört kadınla tanışıp arkadaş olmuş. Sonra da binaya yerleştirmiş, kazandığını ve neyi var neyi yok onlarla yiyip içmeye başlamış ve ömrünün sonuna kadar da bu şekilde yaşamaya yemin etmiş...
Roman, anlattığına göre şimdi söz konusu iki ayrı ülkeden olan bu dört bayanla gününü gün ederek yaşıyor ve çok da mutlu olduğunu söylüyor. Ama ilerlemiş yaşına rağmen çalışmayı da asla bırakmak istemiyor...