Türkiye'de kadına şiddet her zaman vardı ancak bu AKP iktidarıyla iyice çığırından çıkarak günlük olağan bir hâl aldı neredeyse. Gün geçmiyor ki bir kadın şiddet görmesin, cinayete kurban gitmesin. İşin buraya kadar olanını anladık da efkarlanınca, zorda kaldığımızda ya da moral bulmak için sığındığımız türkülerin kadına uygulanan şiddete çanak tutacağını, ötekileştireceğini, taraf olacağını biliyor muydunuz?
İsterseniz gelin bunu bazı örneklerle birlikte inceleyip görelim...
Diyarbakırlı Celâl Güzelses kadınlar için bestelediği bir bestesinde şöyle diyor:
"Gidersen uğur ola Nare
Gül çimen yolun ola Nare
Benden başka seversen Nare
İki gözün kör ola Nare"
Dörtlükte aşık söz konusu Nare'yi seviyor sevmesine de ola ki Nare'ye kavuşamasa da Nare'ye beddua ederek "madem bana yar olmadın başkasına da yar olma" diyerek Nare'yi hem ötekileştiriyor hem tehdit ediyor…
Sivaslı Osman Şan ve Ömer Şan da bir dörtlüklerinde şöyle diyorlar:
Entarisi tireden...
Su doldurur dereden...
Tek canımız sağ olsun...
Malı veren yaradan...
Dörtlükte de çok açık bir şekilde aşık sevdiğine gönül verdiğine bir yandan methiyeler dizerken diğer yandan da sevdiğini mal yerine koyuyor...
Sinoplu Münire Tarabuş ile Ali Canlı'nın bestesi olan bir dörtlükte de şöyle deniyor;
"Entarisin ben diktim...
Ateşine ben düştüm...
Ne talihsiz başım var...
Hayırsız yâre düştüm..."
Dörtlükte yine sevdiğine, sevgiliye âşık olma hali var. Hatta elbisesini de kendi elleriyle dikiyor ama sevdiği başkasına gittiği için de hayırsız olmakla itham ediliyor. Ama belli ki âşık olduğunun kendisine karşı duygusal bir durum yaşandığından haberi bile yoktur...
Yine Çankırılı Ahmet Altuner ve Hüseyin Zevk 'ten alınan bir dörtlükte de şöyle deniyor kadınlara:
"Köprünün altı bostan
Yıkılsın Arabistan
Arabistan kızları
Ne don giyer ne fistan "
Bu dörtlükte aşığın ne sevdiği belli ne sevmediği. Çünkü bir yandan kadına söz ile sarkıntılık yaparken diğer yandan da alay ediyor...
Halk arasında önemli bir yere sahip olan türkücü Diyarbakırlı Celal Güzelses de bir dörtlüğünde kadınlar için şöyle der:
"Ah ellisinde sızı iner dizine
Altmışında duman çöker gözüne
Altmış beşte hiç bakılmaz yüzüne
Ahireti gözetir Süphana benzer "
Şimdi bu dizeleri gerçekten derin düşünüp incelemeden "ne var bunda" diyebilir insan. Ama dörtlüklerde apaçık kadının yaşlandığında hiçbir işe yaramayacağını ifade ediyor. Yoksa “Altmış beşte hiç bakılmaz yüzüne” cümlesini nasıl anlamak gerekir...
Sözde kadınlarımız için söylenmiş ve onlara yakılmış kadınları ötekileştirici bu türkülerin örneklerini çoğaltmak mümkün.
Ülkemizde her gün onlarca kadının sokak ortasında öldürülmesinde bu vb. türkülerin de payı yok mu?
Bu çok kapsamlı konuya birkaç örneklemeyle dikkat çekmek istedim. Kapsamlı bir inceleme ve örnekleme başka bir yazının konusu olabilir diyerek şimdilik burada noktalayayım...
Kaynak: Tüm türküler kitabı...(Türkü sözlüğü)
En geniş türkü sözleri arşivi...
Yazar: Selami Yücel...
Baskı tarihi 2009 Ankara...