Toplumsal yaşantımızda kesintisizlik yok gibi. Budanıyoruz ve yeniden, budanıyoruz ve yeniden! Hiçbir konuda gelenek ve birikime izin verilmedi. Her alanda derin bir köksüzlük var. Normal bir yaşama kavuşmak, bugünden yarına da olacak gibi görünmüyor. Toplumumuzun işi öyle zor ki…
M.Ö yaşamış Syrus: “ Değiştirilmeyen bir düzen, kötü bir düzendir.” demiş. Engizisyon tünelinden geçiyoruz. Tekçilik girdabında boğuluyoruz. Su çürüdü, tuz koktu!
Ben işte hayatın ve düzenin acımasızlığından ötürü, bir şair olarak şiiri bir dil oyunu, bir süs olarak görmüyorum. Şiirin işlevi göz boyama olamaz! Peki, şiir göz kamaştırmaz mı? Şiir yürekleri kamaştırdığı için, insanların gözleri parlar! Bunu ayırt etmek önemlidir.
İnsanın yazgısını paylaşan şiir, bütün sanatlar içinde en arkaik türdür. Dilin boğumlanmadan önceki halidir. Eskilerin nida dedikleri, taşkın duyguları taşıyan bütün ünlemler ve çığlıklar; ilk şiirlerdi. Şairlerin atalarının kabile reisi büyücüler olması boşuna değil. Hani adına ozan kam, baksı, oyun, şaman dediğimiz büyücüler…
Yıllardan bu yana hep söyledim, yine söylüyorum: Benim şiirim, yüreğimin topoğrafyasıdır. Yalansız, ruhsal kimliğidir. Dünya şiir trafiğine yol gösteren bütün büyük şairlerde ve sahici şiirlerde de böyle olduğunu biliyorum.
Benim şiirim ırkçılığa, bağnazlığa, ayrımcılığa, önyargılara, şiddete, bencillik ve sevgisizliğe bir başkaldırıdır. Kapitalizmin dini, imanı, felsefesi; her şeyi kârdır. Şimdilerde tekellerin borusu ötüyor! Ben yine de sahte şiirleri, sahici şiir diye yutturmaya politikanın da, para babalarının da, AVM’deki kitapçıların da gücünün yetmeyeceğini biliyorum. Çünkü şiir, sol tarafında yürek taşıyanların işidir. Yürekler de güzelliklerden yanadır.
ÜLKESİNİ YÜREĞİNDE TAŞIYANLAR
Ülkesini yüreğinde taşıyan kardeşlerim
Kırmızılar soyundanız
Gelincikler rengiyle yazılmış kaderimiz
Ha bire kanlar içinde
Gün ışır ama biliyoruz
Her şey ayan beyan
Her şey gözler önünde
Gök, mavidir düşlerimizde
Yeryüzü, saklı bahçe
Ülkem, dört yapraklı bir yonca
Yemyeşildir yüreklerimizde boylu boyunca
Ateş böcekleridir her yaprağın sevdalıları
Cengaverleridir ulusumun, yarıyor karanlıkları
Yüreğinde ülkesini taşıyan kardeşlerim
Hayatımız tarumar
Gençliğimiz paramparça
Ey, yüreğinde ülkesini taşıyan kardeşlerim
Güneşli Dicle’de yüzmüyoruz artık
Azgın gözyaşları nehrinde kulaç atıyoruz
Kederin dev dalgaları üstünde…
Yığınlara ölü toprağı da serpilse
Düşman da kılınsa kardeşlerimiz bize
Muhteşem dağlarımız, çığlıklı uçurumlarımızla
Kederli nehirleri ve gözyaşı ovalarıyla
Bombalanmış surlarımız ve sokaklarımızda
Acıların tanığıyız, dehşet içinde
Yüreklerimiz bir nükleer reaktör
Ve işler halde
Tik tak, tik tak, tik tak
Yaratıklar görecek günü geldiğinde!
Ülkesini yüreğinde taşıyan kardeşlerim
Korkuya yenilirsek namert olalım
Kahrolsun ölüm tacirleri
Eşitliğin güzelliğiyle özgür yaşama
Bütün değerlerimiz üzerine yemin olsun
Mutlaka ve mutlaka! AYDIN ALP
ÜLKESİNİ YÜREĞİNDE TAŞIYANLAR (Toplu Şiirler-2) J&J ARALIK 2023
Ben sıcak, candan, samimi, sahici; yani yürekten söylenen şiirlerden yanayım. Gel gör ki sahtelik akıyor toplumumuzun gözeneklerinden! Hangi alan olursa olsun, toplumumuzun önüne sürülenler; sahici değil!
Öncelikle kalıcı şiiri oluşturmak gerekir. Ve bu sahici şiirleri kitlelerle buluşturmak lazım. Güzellikler o zaman topluma mal olur.
NOT: Fuarda beni yalnız bırakmayan bütün okuyucularımın ve vefalı dostlarımın yüreğinden öpüyorum. 24 Aralık Pazar akşamına kadar imza maratonuna devam. Sevgiler, saygılarımla…
AYDIN ALP