M.Ö yaşamış Syrus:“Değiştirilmeyen bir düzen, kötü bir düzendir!” demiş.
1694’te doğmuş, Fransız İhtilalini (1789) göremeden önce ölmüş ünlü düşünür Voltaire de: “Sıradan hırsız paranızı, cüzdanınızı, bisikletinizi çalar. Politik hırsız ise geleceğinizi, bilginizi, eğitiminizi, sağlığınızı, gülümsemenizi çalar. İkisi arasındaki fark; sıradan hırsız sizi seçer, siyasi hırsızı ise siz seçersiniz.” demiş.
1835 yılında doğmuş Amerikalı ünlü yazar Mark Twain de: “Siyasetçiler ve bebek bezleri sık sık değiştirilmeli, aynı sebeple!” demiştir.
Peki, ben ne diyorum? Dolaysız ve net diyorum: Yenileyelim kendimizi. Onlarca yıldan bu yana eşitlik ve özgürlük, toplumsal yapımızın dışına çıkarılmış. Eşitliği ve özgürlüğü istemenin bedeli hep ağır olmuştur! Dolayısıyla özgür iradeye tahammül yok, düşünce özgürlüğü yok ve hele bunları dile getirme özgürlüğü hiç yok!
YÜREĞİNİZİN KAPILARINI KIRACAĞIM!
Bak ben söylüyorum, isterseniz inanmayın!
Yeşilin bütün ifritlerini uyandırdım
Başladı ormanların uğultusu
Tozkoparan fırtınalar salacağım!
Kıracağım yüreğinizin kapılarını!
Eşitlik, özgürlük ve kardeşlik uğruna
İçinizi köpürteceğim!
Şarkılar duyulacak güzellikler adına
Gözyaşlarınızdan anlayacağım insanlaştığınızı
Bulutlar hafifliğinde duyumsamalara
Rahatınızı seviyorsanız, bak yine söylüyorum:
Susturacağım kölelik homurtusunu
Yeşilin bütün ifritlerini uyandırdım
Başladı ormanların uğultusu
Tozkoparan fırtınalar salacağım!
Kıracağım yüreğinizin kapılarını
Eşitlik, özgürlük ve kardeşlik uğruna
Koçbaşı şarkılarla, şiirlerle
İçinizi havalandıracağım!
Sonsuzluğa çıkacak basamaklarınız olacak!
Ve artık bulutlar hafifliğinde şarkılarla
Şampanya sesi taşıyan âşklara
Korkuyorsanız insanlaşmaya!
Asla bir daha çıkmayın karşıma!
1985
AYDIN ALP
YÜREĞİNİZİN KAPILARINI KIRACAĞIM ( j&j YAYINLARI 2019 )
İnsanlığı daraltan yalanlara, riyakârlığa, yasaklara yeter diyelim. Korkuyu yenelim. Rant düzenine, soyguna dur diyelim. Cinayetlere, baronlara lanet olsun. Lanet olsun ölümlere, öldürümlere diyelim. 21. yüzyılın bilim ve teknolojisinden koptuk. Rasyonel düşünmek gerilerde kaldı. Ekonomi dibe vurdu. Sadece ekonomi değil, her alanda irtifa kaybetmişiz. Hukukun, adaletin olmadığı yerde yaratıcılık ve sağlıklı üretim olamaz. Gidişat, başaşağı. Neredeyse yaygın bir açlık sorunuyla karşı karşıyayız! Sadece karın açlığı değil; beyin açlığı, sevgi açlığı, kültür açlığı, güven açlığı… Çok şey eklenebilir bu yoksunluklara. İnsanlar işsiz, aç, evsiz, geleceksiz… İnsanlarımız boynu bükük ve çaresiz… Yoksulluk ve yoksunluk, yaşama kültürünü öldürür. Uygar dünyada yerimiz yok! Ah, ne zaman insan onuruna yaraşır bir hayata ulaşacağız; açık, şeffaf, temiz ve uygar bir yaşama ne zaman?
Ekonomi politikası bilim dışıysa, rasyonel değilse üretim artmaz. Sınırlı olan ürünlerin fiyatları dizginlenemez! Sanayimiz, orta ölçekli ve dışarıya bağımlı. Tarım ve hayvancılık, yok oluş sürecine girmiş! Toplumsal standartlarımız her alanda çok gerilere çekildi. Sanat, eğitim, kültür; artık ateş pahası. Demokrasi, altyapısı sağlam bir ekonomiye dayanan ve her bakımdan özgür olmakla elde edilen bir düzendir. Pahalı bir düzendir. Özgür düşüncenin olduğu yerde hırsızlık, yolsuzluk olmaz! Yasakların ve zorbalığın olduğu yerde yaşam daralır, yaşama kültürü de. Biz artık dünyaya beyinle ve yürekle bağlı olmaktan kopuyoruz! Bilim, kültür, yaratıcılık ve sanat; biz emekçi kesimlerin hayatından silinecek bu gidişle. Biz milyonlarca yurttaş, yoksulluk sınırın altında yaşıyoruz! Bizim dünyayla bağımızı sağlayan sadece midemiz kaldı. Çünkü karın doyurmak artık zorlu bir çabayı gerektiriyor. Ekmek, soğan ve sıcak bir çorba bile lüks artık!
Irkçılık ve bağnazlık, bulaştığı toplumu ölüme sürükleyen lanetlerdir. Böylesi toplumlarda mutlak savaş gereklidir! Çünkü savaş, ciddi vurgunların yapıldığı bir rant alanıdır!
Bakış açımızı değiştirelim. Yasaklardan, eskimiş, kokuşmuş, köhnemiş her şeyden kurtulmak gerekir! Ağızda sakız olan tek tek tekleri topluca silkeleyelim. Çoğulculuk, hukuk, adalet ve demokrasi mutlaka. Bilim ve teknoloji göz ardı edilemez. Sanat, felsefe ve kültür mutlaka! Savaşa, şiddete karşı yaşama ve yaşatma kültürünü savunalım. Cinayetlerin hesabı sorulsun. “Cumartesi Anneleri”nin gözyaşlarını silelim. Farklılıklarımızın bir zenginlik olduğu algılayalım artık! Tek tiplik; günümüz dünyasında ölümcül bir yok oluştur, bilelim! Barış, eşitlik ve özgürlük iklimi içinde bir üretim seferberliğine başlamak gerekir. Temiz bir hayat için ellerimizi, kollarımızı sıvayalım. Bakın Amed’imiz ve Amed yürekliler, demokrasiyi inşa etmek için kararını çoktan vermiş. Kayyumculara ve Amed yoktur diyenlere yanıtımız açık ve net: Bir oyumuz Yeşil Sol Parti’ye, bir oyumuz da Kılıçdaroğlu’na. Hıdrellezin bereketiyle bol oksijenli, yeşil ve yenilenebilir bir hayat için bu son dönemeçte bahar temizliği mutlaka!
NOT: Darağacında Üç Fidan’ı saygıyla, rahmetle anıyorum. Düşünce, suç olmaktan çıkarılmalı! Faşizm, kireçli kuyulara gömülmeli artık! Sevgiler, saygılarımla… AYDIN ALP